Hiç merak ettiniz mi geceleri uyumadan önce veya herhangi bir şey ile meşgulken aklımızda birdenbire neden bir şeyler belirir? Neden şu anı bırakıp da geleceği kurgularız? Çünkü biz, bugünümüzü sevmiyoruz. Buna inandırıyoruz kendimizi. Yarının, bugünden daha iyi olacağına dair kaynağı belli olmayan bir his ve güven kaplıyor bir anda içimizi. Nereden biliyoruz ki. Veya nasıl emin olabiliyoruz? Yarınlarda belki de bugünü aratacak şeyler var. Bunu hiçbir zaman düşünmeyiz. Hayal denilince akla güzel, mutlu ve pozitif kavramlar geliyor. Kimse acılı, huzursuz ve kötü bir yarını düşünmüyor. Ve bunu düşünmek de istemiyor. Daima iyiye ve güzele inanıyor. Ancak hayat dediğimiz kavram yalnızca güzel şeyler sunmaz insana. Kurduğumuz hayaller çoğu zaman gerçek hayattaki yaşadıklarımızdan çok farklı oluyor. Bunu fark ettiğimiz anda ise hayal kırıklığı dediğimiz kavramı yaşıyoruz.
Neden hayal kuruyoruz? Çoğu zaman gerçekleşmesini istediğimiz için. Çoğu zaman hayallerin gerçekleşme ihtimali olduğu için. Kimse kırılması için hayal kurmaz. Yıkılacak bir bina inşa etmek istemeyen bir mimar gibi insan da yıkılacak hayaller kurmaz. Ama bazen ne kadar istemesek de hayallerimiz kırılıyor. Buna müdahale edemeyen bizler ise gözyaşları ve melankoli ile dost oluyoruz uzunca bir süre. “Tutarlı hayal kurma” kavramını duydunuz mu? Duymadınız çünkü ben söylüyorum şu anda. Evet, tutarlı hayal kurma. Hiçkimse bir tane elma hayali kurmaz. Herkes on tane elma hayali kurar. İnsan ulaşabileceği hedefler koymalı, yakalayabileceği hayaller kurmalı. Bunun sınırı elbette yok ancak hayal kırıklığı denilen illet o kadar kötü ki insanı zorla küçük hayaller kurmaya itiyor. Devrilecekse gökdelen değil iki katlı ev yıkılsın mantığında olduğu gibi insanlar da küçük hayaller kurmalı.
Neden hayal kuruyoruz? Bazen kaçabildiğimiz tek yer kafamızın içidir. Hoş, bazen oradan da kaçmak istiyoruz. Kafamızın içi, bizim kurduğumuz dünyadan ibarettir. Gerçek dünyayla yüzleşmemiştir. Bu yüzden uçuk kaçık hayaller kurabiliyoruz. Geceleri kafasının içine sığınan insanlara en güzel liman, hayalleridir. Hiç hayal kurdunuz mu gece yatmadan önce balkonda dolunay ışığında… Hepimiz yapmışızıdır. Ancak şunu söylemeliyim ki hayal kurmanın da bir zamanı vardır. Örneğin gece, çok üzgün durumda hayal kurmak sakıncalıdır. Daha doğrusu geceleri yatmak dışında her eylem sakıncalıdır. Hayal kurmak gibi, özlemek gibi. Bu duygular abartıldığında sakıncalıdır. Ama karanlıkta bir başka sakıncalı olurlar. Geceleri dolunayın hayalini kurarsın hayat sana kabuslar sunar. Veya sen hüznün hayalini kurarsın, hayat sana güneşi vaat eder. Kim bilir 🙂
Ama siz yine de küçük hayaller kurun. Minik şeyler kazansanız bile küçük şeylerden mutlu olmayı öğrenmiş olursunuz.