Merhaba, ben Diana. Bu nickname’i ben seçtim. Sanırım hayatımda seçebildiğim sayılı şeylerden. Sizi de hemen kasvetli yaşamıma çekmek istemiyorum. Bu yüzden gelin biraz Diana’yı konuşalım. Hayır hayır Prenses olanından bahsetmiyorum. Hani şu tanrıça olanından. Bu konuda beni yanlış anlamanızı istemem. Tanrıçalıktan kastım Prenseslik mertebesini küçümsemek ya da Tanrıçalık mertebesini yüceltmek değil. Roma mitolojisinde ayın ve avcılığın bakire tanrıçasıydı. Yunan mitolojisinde ki adı Artemis demekti.. Kardeşinden bir gün önce doğup Apollon ’un doğumu sırasında annesine yardım etmiştir. Annesinin çektiği acıyı gören Artemis evlenmemeye ve bakire kalmaya yemin etmiştir. Artemis yani Roma’da ki adıyla Diana ayı temsil ediyordu. ikiz kız kardeşi ise güneşi. Tabi ben gün yüzü göremediğim için ayı temsil eden kardeşi seçmiş olabilirim. Tek nedenim bu da değil. Diana adaleti de temsil ediyordu. adalet hayatımda uğrayamadığım yegane kavramdı. Adaletin temelinin hak kavramını da içine aldığını düşünürdüm. Tabii bu haklı olmanın yaşattığı haksızlıklara kadardı. Haklı olmak, insanda kendine güvenen, güvenilen ve gururlu bir insan özellikleri taşıması gerekirken bende bu mutsuzluk, kendine güvenirmiş gibi kabuk oluşturan ama aslında zerre kendine güvenmeyen o küçük kızı besledi.Az önce bahsettiğim gibi annesinin çektiği acıyı gören Diana evlenmemeye ve bakire kalmaya yemin etmiştir. Bir nevi annesinin kaderini yaşamaktan kaçan Diana.. Bendim.
Bu günlük burada kalsın. Hoşça’kalın.
DİANA.