Yediklerinizden ibaretsiniz
Yiyeceklerin insan vücudu üzerindeki en etkili faktör olduğunu biliyor muydunuz?
Beslenme ve yaşam tarzının güçlü tedavi yöntemi olduğunu, sıklıkla çok etkili olduklarını ve ilaçlardan fazla değilse bile daha az etkili olmadıklarını kanıtlayacak nitelikte olan Fonksiyonel Tıpla hep birlikte tanışalım.
Bütünsel sağlık bakış açısı altında fonksiyonel tıp, kişileri sadece beden değil, beden/zihin/ruh olarak değerlendirir ve sağlığın bu üç alanın birlikte sağlanmasıyla elde edileceğine odaklanır. Eğer kök neden ortadan kaldırılırsa vücudun kendi kendini iyileştirebileceğini ortaya koyan bu yaklaşımın tedavi uygulamalarında klasik tedavilerin yanında, hayat tarzı değişiklikleri, beslenme ve besin destekleri, çevresel toksik yükün yönetimi ve stres yönetimi ön plana çıkar.
Çağımızın gittikçe artan stres ortamından, yaşam tarzımızda aktif yaşamdan uzaklaşıldığından, çevresel toksik yükün gittikçe artmasından, beslenme alışkanlıklarımızda doğallıktan uzaklaşıldığından, sosyal yapının gittikçe bireyselleşmesinden ötürü kronik hastalıklar bir salgın gibi gittikçe artmaktadır. Fonksiyonel Tıp, hastalıkların tanılarından çok bu hastalıkların altında yatan kök nedenleri ortadan kaldırmayı hedeflediğinden, kronik hastalıklarda belirgin bir iyileşme ve yaşam kalitesinde yükselme sağlamakta etkin rol almaktadır. Sorunu iyileştirmeye yönelik diyet programları, stres yönetimi, gereken vitamin, mineral, besin takviyeleri, bitkisel destekler hastanın yaşamına adapte edilir. Bu süreçte hastanın uyumunu arttırmak için yaşam rehberliği de yapılıp hastaların iyileşmelerinde desteklendiklerini hissetmeleri sağlanır. Kronik hastalık bir eksikliğin sonucu olduğunda, ilaçlar problemin çözümü olmazlar. Semptomları tedavi etmeye çalışmak, çoğu konvansiyonel tıp uygulamasının yapmaya çalıştığı uygulama.
Yüzyıldan daha fazla bir zaman önce, Thomsen Edison, ‘geleceğin doktorları ilaç önermeyecek fakat hastasının genel durumu, beslenme tarzı, hastalığın nedenleri ve nasıl önlenebileceğine odaklanacak’ demişti.
Tüm kronik ve otoimmün hastalıklarla vücudunuz kendi kendiyle savaşıp iyileştirebilir. Eğer ona gerekli imkanı verirseniz hayatınızı tersine çevirebilirsiniz. Doktorunuz değil, eczacınız değil, şişeler dolusu ilaç değil. Siz. Güç sizin ellerinizde. Sağlıklı seçimler, zararlı genleri kapalı duruma ve sağlık getiren genleri ise açık duruma getirebilir.
Mitokondrilerinize ihtiyacı olanı veriyor musunuz?
Mitokondriler hücresel çalışma atlarıdır. Hayatımız ve sağlığımız için müthiş derece önemlidirler. Mitokondri olmaksızın bir hücre, bir arabanın boş kasasına benzer. Hücresel yakıtı yediklerimizden elde ederiz. Hücresel beslenme her şeydir. Hücrenin fonksiyonu bozulursa, nihayetinde organların fonksiyonu bozulur. Vücudunuzu mitokondrilerinizin en iyi besleneceği şekilde B vitaminleri, mineraller, antioksidanlar ile sulamaya başladığınızda, sağlığınız hücresel seviyeden başlayarak kendini tamir edecek.
Yeni reçeteniz: Yiyecekler
Bu konuda Wahls Diyeti olarak bilinen Dr. Terry Wahls’ın kitabında da yer alan yaygın ve umut veren sağlıklı bu önerilerini sizlerle paylaşacağım.
- Daha çok çiğ veya pişmiş yapraklı yeşillikler yenmeli ve kırmızı meyveler (domates, pancar, havuç ve kış kabağı) tüketmelisiniz.
- Kasların sağlığı için günlük rutin haline getirilmiş egzersizler yapmalısınız.
- Glutensiz beslenmelisiniz.
- Öğünlerinize deniz ürünleri ve sakatat eklemelisiniz.
Daha detaylı bilgi için Dr. Terry Wahls’ın bilimsel verilerini incelemek ve önerdiği 3 farklı sağlıklı diyeti detaylı öğrenmek isterseniz Wahls Protokolü kitabını okuyabilirsiniz.
Sağlıklı vücut , dirençli bir zihin demektir.
Sağlıcakla kalın.