Nasıl Okuma Alışkanlığı Kazanır veya Daha Fazla Okuruz?

“İki ömrüm olsun isterdim; biri yaşamak, diğeri okumak için.” -Goethe

İlkokul öğretmenimizin, sınıf kitaplığından kitap seçmemizi istemesinin ardından, içlerinden en kalını olduğu için Çocuk Kalbi’ni elime almamla başladı kitapları sevme hikayem. Berbat kitapları sevdim, çok iyi kitapları yarım bıraktım, yaşıma uygun olmayan kitapları annemden gizli dolabımın içinde okudum. Kimi zaman başka kitaplar okuyabilmek için elimdekileri sahaflara sattım, kimi zaman geldi elime aylarca kitap almadım. Ne olursa olsun dönüp dolaşıp tekrar onlara sarıldım. Yaşlandığımda kocaman okunmuş kitaplarla dolu bir kütüphanem olması hayalim asla sönmedi ve hep “Daha çok nasıl okurum?” sorusunun peşinde oldum.

Kitapların insan hayatında olumlu faydalarını anlatmama gerek yok sanıyorum. Nasıl ki midemiz için yemeğe, ruhumuz için müziğe, bedenimiz için spora ihtiyacımız varsa zihnimiz için de kitaplara ihtiyacımız olduğunu düşünmekteyim.

Bu yazımda sizlere eğer hiç okuma alışkanlığınız yoksa nasıl kazanabiliriz veya nasıl daha çok kitap okuyabiliriz sorularına kendi deneyimlerimle cevap vermeye çalışacağım. Çünkü inanıyorum ki kitap okumayı sevmeyen yoktur, kitap okumayı bilmeyen vardır.

Okuduğuna odaklanmak, kitap okumayı sevmek için;

  • Size uygun olan zaman dilimini bulun.

Kimimiz gece insanıyken, kimimiz sabahları daha verimliyizdir. Başlarda algınızın en açık olduğu saat dilimini seçin. Bu sayede uykunun gelmesi veya okuduğunu anlayamama sorununun üzerini çizmiş oluyoruz.

  • Önce sesli okumaya başlayın.

Eğer kitabın içine kolayca giremiyorsanız, elinize aldığınızda ilk birkaç sayfayı sesli okuyup daha sonrasında kafa sesine geçmeyi deneyin. Kendi sesiniz, etraftaki dikkat dağıtıcı sesleri bloke edecektir.

  • Yavaş okumayın.

Çok yavaş okumak, bir paragrafta takılı kalmak okumanızı yavaşlatmakla birlikte, anlam kaybı yaşamanıza da neden olur. Eğer bir yerde takılı kaldıysanız üzerinde fazla durmadan okumaya devam edin, beyniniz eksik kalan noktaları tamamlayacaktır.

  • Telefonu saklayın.

İşte en büyük dikkat dağıtıcı; Telefon! Okumadan önce telefonumu mutlaka gece moduna alıp olabilecek en uzak noktaya koyuyorum ve hedeflediğim sayfa sayısına ulaşana kadar kesinlikle telefona bakmıyorum. 1 saat habersiz kaldı diye kimse meraktan ölmez. Eğer endişe ediyorsanız baştan onları uyarın ki aklınızın bir köşesinde sürekli bu düşünce dolanıp durmasın.

  • Müzikli veya müziksiz.

Kimimizin dikkatini ses dağıtırken kimimiz hafif bir müzik eşliğinde daha iyi odaklanabiliriz. Bu bende dönem dönem değişiyor. Hatta bazen hafif bir müzikle birlikte coffitivity.com gibi websitelerden kafe sesi açıp, kendime bir kahve koyarak evde güzel bir ortam yaratıyorum. Özellikle, bu izole günlerde çok sıkılanlar için öneririm. Unutmayın kitap okumayı eğlenceli bir aktivite haline getirmek sizin elinizde.

  • Tek başınıza kafeye gidin.

En sevdiğim pazar eğlencesi. Hem kendimle zaman geçirebiliyor hem de kitap okuma amacıyla bir yere gittiğim için başka şeylerle oyalanmayarak sadece kitabıma odaklanabiliyorum. Kendinizle olmaktan korkmayın, bir kafeye gidin ve saatlerce okuyun.

  • Yürüyerek okuyun.

Evet yürüyerek ve hayır sesli kitaptan bahsetmiyorum (bu da ayrı bir öneri olabilir). Evde izole sebebiyle henüz keşfettiğim bu yöntem, kendi açımdan bir kitaba en iyi odaklanabildiğim yöntem oldu. Ben boş bahçede ileri geri yürüyor olsam da bu her zaman mümkün olmuyor. Evde etraftaki eşyalara takılmayacağıma emin olduğum bir yerde ileri geri veya yerimde sayarak yürüyor, bir taşla iki kuş vuruyorum.

Evde nasıl yürünür derseniz Youtube’da Leslie Sansone‘nin videolarına göz atabilirsiniz.

Daha çok okumak için;

  • “Kötü/Basit” kitapları okumaktan utanmayın.

Emin olun kimse Dostoyevski okuyarak başlamadı. Hepimiz bir zaman sonra asla elimize almayacağımız veya okudum demekten utanacağımız kitapları okuduk, hatta sevdik. Acele etmeyin, basitten başlayın yolunuzu bulacaksınız.

  • Yarım bırakmaktan korkmayın.

Kendinizi sakın bir kitabı bitireceğim diye zorlamayın. Bu okuma hızınızı düşüreceği gibi aynı zamanda sizi okumaktan da soğutur. Her kitabı seveceksiniz diye bir şey yok. Belki henüz o kitaba uygun değilsinizdir. Unutmayın kitapları biz değil, kitaplar bizi seçer. Uygun zamanda yarım bıraktığınız kitap sizi çağıracaktır.

  • Bir kitabı bitirdikten sonra ara vermeyin.

Kitabı okudunuz şimdi ne yapmalı? Birkaç gün ara verip dinlenmeli miyiz?

Kesinlikle hayır!

Nasıl spora ara verilen beden hamlaşırsa aynı şey beynimiz ve alışkanlıklarımız için de geçerlidir. Dilerseniz aralara çizgi roman, dergi gibi okunması daha kolay şeyler sıkıştırabilirsiniz. Peş peşe kitap bitirdikçe motive olarak daha fazla okumak isteyeceksiniz.

  • Çapraz okuma yapın.

Tıpkı aynı dönem birkaç dizi takip edebildiğimiz gibi birden fazla kitap da okuyabiliriz. Kimse tek bir konuya saatlerce kendini vermek istemez. Birbirinden farklı türlerde 2–3 kitap okumanız, daha çok kitap bitirmenizi sağlarken aynı zamanda onlarla daha çok vakit geçirmenize neden olacak.

Kendimden örnek vermem gerekirse; Genellikle üç kitap okuyorum. Bunlardan biri evimde duran ve asıl okuduğum kitap, ikincisi kafa dağıtmak için çizgi roman veya telefonumdan her yerde okuyabileceğim bir e-kitap, üçüncüsü ise sabah insanı olmam sebebiyle iş yerinde masamda duran okunmasını zor bulduğum bir kitap oluyor.

  • Canınızın çekmesini sağlayın.

Eğer onları görmezseniz okumak için heves de etmezsiniz. Kitaplarla dolu bir dünyaya girin ve canınızın çekmesini sağlayın.

Saatlerce belediyenin kütüphanesinde rafların aralarında gezinip durmak, tek başıma en çok yaptığım aktivitelerden biri. Ayrıca kitap okumadan önce Youtube’da kitap inceleme videoları izlemek, eğer hiç kitap okuyasım yoksa benim için büyük bir motive kaynağı.

Bol bol kitapçılarda gezin, kütüphanelerde takılın ve kitapların kokusunu içinize çekin. Onlara dokunun, karıştırın, inceleyin. Sosyal medyada Booktuber ve Bookstagram’ları takip edin. 1000kitap.com, goodreads.com gibi kitap platformlarında zaman geçirin. Yeni kitaplara göz atıp, eskilerin yorumlarını inceleyin. Ayrıca bu sitelerde kendinize hedef koyup ona ulaşmaya çalışabilirsiniz.

  • Paylaşmaktan ve konuşmaktan korkmayın.

Sosyal medyada herkes kendi dünyasını paylaşıyor. Herkes kendisinin ilgi alanına giren paylaşımlara dikkat ederken, ilgisinin dışında kalanlara laf atıyor. Kitaplarınızı paylaşmaktan çekinmeyin. Bu sayede kitaplarla ilgilenen diğer insanlarla iletişim kurabilir ve konuştukça daha çok okumak için teşvik olabilirsiniz. Kim bilir belki bu sayede kendi minik kitap kulübünüzü bile kurarsınız.

  • Minimalistliği bu konuda yıkabilirsiniz.

Aşırı tüketimden ben de hoşlanmam. Yıl içinde aldığım giysi sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Makyaj malzemesi bitirmedikçe almayı bıraktım. Ayakkabı? Sadece ihtiyaç dahilinde. Fakat kitaplar için bunu gerçekleştirmem mümkün değil. İçindekilerin hepsini okumuş olduğunuz koca bir kütüphaneye sahip olma hayali sizi teşvik ediyorsa vicdan azabı çekmeyin.

Son olarak, kitap okumayı kendiniz için zorunluluk olarak düşünmeyi bırakın. Okumanın müzik dinlemek gibi eğlenceli bir aktivite, yemek yemek gibi bir ihtiyaç olduğunu kabul edin.

Eğer tüm insanlar düzenli bir şekilde kitap okusaydı, Dünya çok daha iyi bir yer olabilirdi. Bu yüzen lütfen raflarda okunmayı bekleyen kitapları daha fazla ertelemeyin.

Keyifli okumalar.

Ceren Çıtak
Subscribe
Bildir
1 Yorum
Beğenilenler
En Yeniler Eskiler
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
Düşük Özgüven
Sonraki
Senin de Bir Uğurlu Sayın Var 2

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.