Trubetskoy Nikolay Sergeevich (1890-1938) – Rusya’nın yurtdışındaki en evrensel düşünürlerinden biri, en büyük dilbilimci, filolog, tarihçi, filozof, siyaset bilimcisi. 1890’da Moskova’da doğdu, Moskova Üniversitesi Rektörü, felsefe profesörü
Dağıstan’ın Türkleşmesine izin verilmemesi gerektiğinden dolayı kuzeyde Avarca güneyde Kurince geliştirilmeli ve resmi dil haline getirilmelidir demiş. Bugün maalesef Dağıstan’da en güçlü dil olan Türkçe yerine Rusça ortak dil haline geldi.
N. Trubetskoy. Dağistanın Türkleşmesi Rusya’nın faydasına olamaz. Eğer Dağıstan Türkleşirse, Kazan dan Anadolu ya ve Kuzey İran’a dek yayılan bir Türk Eli oluşmak mümkündür. Böyle bir takdirde panturanist ayrılıkçılık ve rusofobi idelların gelişmesii için en iyi şartlar doğulabilir. Avrasyanın bu bölgesinde Dağıstan’ı biz Türklüğün aleyhinde doğal engel olarak kullanmak zorundayız.
Bu yüzden de – Nikolay Trubetskoy,un fikrince – Bolşevik Rusya’sı Kumuk Türklerin aleyhinde yanı onların bu bölgedeki hızla gelişmesi ile hakim unsur olarak yükselmelerin engellemek için Avarlar ile Dargileri, Azeri Türklerin aleyhinde ise,- Lezgileri desteklemek zorundadır. Demek ki onlara karşı yerel milliyetçiliği körüklendirmekdir.Bunu yapmak için de ilk olarak Kuzey Kafkasya,da tarih boyu hakimlik yapan ve Kafkasya milletleri sırasında en gelişmiş Türkleri Türk Dünyasından tecrit etmek ve tarihler boyu onları barındıran anavatanlarına Türk olmayan dağlı (Avar, Dargi, Lak ve saire) kavimleri ve Hristiyan milletleri aşırı ölçüde göç ettirerek, kısa ve uzun dönemli perspektifde Rusların ‘etnik kazanlarında’ kaynatarak, yani asimile ederek, Rusça konuşan “yeni milleti” dünyaya getirmek gerekirdi .
Bunu yapmak için Sovyet iktidarları Kumuk Türkleri,ne akraba olan veya tarihten beri onların etki alanında yaşamış olan küçük etnik azınlıklara millet statüsü kazandırılırken, ülkeye dışarıdan yapılan göç akını da hızlandırıldı. 1926 yılında Rusların Dağıstan’daki nüfusu 66 000 ulaşıyordu. En çok göç alan Kumukistan ovaları, özellikle de Anjikala (Mahaçkale) bölgesiydi. 1926 yılında Mahaçkale,nin nüfusu 32 000’e ulaşıyordu. Ruslar şehir nüfusunun % 50 oluşturuyordu. Kumukların oranı ise sadece 7.7 idi. Bunlara Tatarları ve Azerbaycanları da eklersek bu rakam 25′ e ulaşmaktaydı. 1939 da ise Ruslar,ın Dağıstan’daki nüfusu 195 000 varmıştır Mahaçkale şehirdeki oranı %60-65 çivarında idi. Bu rakamın bu denli kabarması göçler sonucunda gerçekleşmiştir.
Azerbaycan Türkleri Transkafkasya’nın en önemli unsurunu temsil ediyorlar. Onların milliyetçiliği oldukça gelişmiştir ve Transkafkasya halklarının hepsinde, en çok Ruslara ait ruh hallerinde sabittirler. Bu Rusfofobik düşünceler pan-islami ve panturan fikirleriyle beslenen Türkofilik duygularla el ele gidiyor. Bölgelerinin ekonomik önemi (Bakü yağı, Nukha ipekböcekleri ve Mugan pamuk tarlaları ile), birbirinden ayrılamayacakları kadar büyük. Bu bir süredir, ayrıca, ayrıca, Azerbaycanlılar için oldukça önemli bir bağımsızlık dozu tanınmalıdır. Buradaki çözüm aynı zamanda büyük ölçüde Azerbaycan milliyetçiliğinin doğasına da bağlıdır ve ulusal-Azerbaycan ulusal Avrasyacılığın oluşumunun önemini vurgulamaktadır. Pan-İslamcılığa karşı, bu durumda Şiilik iddiası öne sürülmelidir
Sosyal yapılarına göre, Kuzey Kafkasya halkları iki gruba ayrılmıştır: aristokratik bir sisteme sahip halklar (Kabardinler, Balkarlar, Çerkeslerin bir parçası, Osetyalılar) ve demokratik bir sisteme sahip halklar (Çerkeslerin, İnguş ve Çeçenlerin bir parçası). birinci grup, bir yandan yaşlılar, diğer yandan Müslüman din adamları tarafından en yüksek otoriteye sahipti. Bolşevikler, her iki sosyal sistemi de yok etmek için sistematik olarak çalışıyorlar. Bu konuda başarılı olurlarsa, Kuzey Kafkasya halkları kitlelerin gözünde otoriter olan bu tür gruplardan ve sınıflardan mahrum kalacaktır. Bu arada, karakterlerinin özelliklerine göre, bu tür yetkili grupların liderliği olmayan bu insanlar, herhangi bir maceracıyı takip etmeye hazır olan vahşi soygun çetelerine dönüşüyorlar
Dağıstan’ın tamamı Türkleşmesi ise, o zaman Ayrılıkçı Rusofobik önyargılı Panturan fikirlerinin geliştirilmesi için en uygun koşulları yaratacak olan Kazan’dan Anadolu’ya ve Kuzey Pers’ler arasında sürekli bir Türk kitlesi olacaktır. Dağıstan, Avrasya’nın bu bölümünün Türkleşmesine doğal bir engel olarak kullanılmalıdır.
Dağıstan’ın kuzey ve batı bölgeleri nispeten basittir. Zaten Gunib ve Khunzak ilçelerinin nüfusunun ana dili olan Avar ve Darginski’nin bir parçası ve Zakatalsky ilçelerinin bir parçası olan And, Kazikumukh için uluslararası bir dil olan Avar resmi olarak tanınmalıdır. Avar edebiyatının ve basının gelişmesi özendirilmeli, bu dil listelenen ilçelerin tüm alt okullarında ve zorunlu ders olarak ilgili ortaöğretim okullarında tanıtılmalıdır.
Trubetskoy Nikolay Sergeevich,gibi Rus Avrasyacılığının fikir babalarının bu ifadelerinden ne kadar Türk düşmanı oldukları anlaşılıyor.