Şarkılar…
Ansızın bir yerde çalar o hep kaçtığın ve sonunda savunmasız bir şekilde bulur seni. Tüm gardın düşer ve teslim olursun o şarkıya izin verirsin sana yaşatacağı hislere. Dalar gidersin kalbinin en derinliklerine orada o kadar zaman kabuk tutmuş yaranın tam dibine bırakırsın şarkıyı oraya başlar tekrar kanamaya….
Acılarımızı sakladığımız o şarkılar en tehlikeli zaaflarımız olur bir zaman sonra çünkü bilirler nereden vuracaklarını seni, ele geçireceğini…
Bazen de mutluklarımıza tercüme olurlar hem de en güzel haliyle. Unutamadığın bir anın ortasında çalar bir şarkı ve dansa kaldırır sevincin seni. Asla unutamazsın o zamanı işler ruhuna. Ruhumuzdaki birçok izde bir şarkı gizli uzun uzun kurup anlatamadığın o hislere tek notada tercüme olurlar. Belki de şarkılar bu denli işlemeseydi ruhumuza her acımıza tercüme olmasaydı Deniz Tekin’in dediği gibi derdim “Çoktan unuturdum ben seni çoktan. Ah bu şarkıların gözü kör olsun”
İşte özetliyor bu sözler her şeyi en saf haliyle ama yine de son diyeceğim size. Bir gün gerçekten acısıyla da tatlısıyla da kabul edeceğiniz biri çıkarsa ona müzik kutunuzu verin asla korkmayın.
Korkusuzca açın ona yaralarınızı, sevinçleriniz sıkı sıkı sarıp sarmalayın birbirinizi. Açın müzik kutunuzdan en derin yaralarınızı kanatacak şarkıyı yaralarınız kanasın ama siz sarıp sarmalayıp merhem olun.