Size göre gerçekten mutsuz bir ülke miyiz sorusunun cevabı farklı olabilir. Fakat yapılan bir çok istatistiki araştırmaya göre Türkiye, ülkeler arası mutluluk sıralamasında son sıralarda yer alıyor. Mutsuz insanlar olmamızın elbette ki bir çok farklı sebebi var. Bu yazımda asıl üzerinde durmak istediğim sebepleri anlatacağım ama öncesinde değinmek istediğim farklı bir konu daha var.
Gerçekten İşe Yarıyor mu?
Öncelikle merak ettiğim konu şu. Son zamanlarda artık her yerde, herkeste, bütün kişisel gelişim kitaplarında yer alan ve yaşam koçlarının da dilinden düşmeyen cümlenin etkisi gerçekte nedir? “Olumlu düşün olumlu olsun.” “Her şey senin elinde” Olumlu düşünerek hayatını olumluya çeviren insanların bunu sadece kendi düşüncelerini değiştirmeye çalışarak başarabildiğine inanmıyorum. Bir takım şifalandırma çalışmaları kişilere bir noktaya kadar yardımcı olabiliyor. Peki ya sonrası? Sadece içimize dönerek, dış etkilere kendimizi kapatarak nereye kadar mutlu ve kayıtsız kalmayı başarabiliriz? Bu çalışmaların kendime faydası şu yönde oldu, etrafımdaki bir çok şeyi duymamayı ve kendime göre yaşamayı öğrendim, eleştirilere ise kulaklarımı tıkadım, bu yüzde yüz mutluluk getirmese de bazı durumlarda gerçekten işe yaradı.
Gelelim Mutsuzluk Sebeplerine
Paylaşımcı Olmamak
Toplum olarak son zamanlarda gözlemlediğim konu sürekli kendimizi düşünerek hareket ediyor oluşumuz, hep bir acelemiz ve koşturmamız var. Odak noktamız ise kendimiziz. O kadar kendimize odaklıyız ki dışarıda ne olup bittiğinin farkında değiliz. Önce otobüse biz binmeliyiz, önce biz inmeliyiz, kafede garson önce tabi ki bizle ilgilenmeli! Fazla, fazla alıp tüketip yok ediyoruz, sanki geride kimse yokmuş gibi ya da karşımızdaki insana ufak bir jest yapmayı bile çok görüyoruz, bu nedenlerle kısa vadede işlerimiz hallolsa da uzun vadede mutsuz oluyoruz.
Hızlı ve Niteliksiz Tüketim
Peki bu ne demek? Burada aslında vurgulamak istediğim nokta almak istediğimizi tam olarak alamamak ve bu nedenle yeterince tatmin olamamak. Mesela bir yere gidiyoruz, eğlenmek için ama öyle geçiştiriyorlar seni. Eğlenmeye gidiyorsun, içi boş çıkıyor, sıkılıp geri dönüyorsun, çünkü çoğu kişi daha çok kazanayım derken, hizmet kalitesini azaltmakla meşgul. Sütlü kahve istiyorsun en basit, sana sadece neredeyse süt getiriyor. Bir şekilde orayı döndürmek zorundasın diye de müşteriye böyle yapılması ne kadar etik sizce? Kıyafetlere bakıyorsun pahalı fakat kalitesiz, iki gün sonra bozulacak gibi duruyor. Kullan, at mantığı. Biz hıza ve tüm bu sorunlara odaklıyken mutlu olmak zor gibi.
Mış Gibi Davranmak
Evet bu hepimizin bildiği maskelerle yaşama ve mutluluk pozu verme durumları aslında. Kendimiz gibi olamıyoruz. Sosyal çevremizde farklı, iş hayatında farklı, evimizde farklı maskelere sahibiz. Birine bir sorununu anlatmak istersen aldığın cevap hiç şaşmıyor. “Boş ver, sıkma canını.” Sohbetler bile içi boş, sadece vakit geçsin de nasıl geçerse geçsin mantığı ile insanlar birbiriyle görüşüyor sanki. Bu sebeplere bir çok madde eklenebilir tabi ki eklenmemesinden yanayım, umarım bir şeyler değişmeye başlar artık ki bardağın dolu tarafını görmeye ve mutlu bir toplum olmaya başlayalım.