Boş kalınca, sorgulama doğuyor insanda. Ben böyleyim mesela, oturdum şimdi, etraf fazla sakin. Engel olmak da zor haliyle. Birkaç şey paylaşmak istiyorum, bunları okuyan, beni dinleyen, sıradaki cümlemin peşinde koşan insanlara pek az şey söylemek, sormak istiyorum.
Mutlu musunuz?
Şu dünyada gerçekten tam anlamıyla mutlu oldunuz mu?
Bu sorulara verilen olumsuz yanıtlar, mutsuz ölümler getirir. Ölüm ne de yakın değil mi, virüs nedeniyle ölenler de azınlık görülse de, çok insan öldü. Belkide yarısından çoğu gerçekten mutlu bile olamadı.
Bu dünyada ki en pahalı şey mutluluk gibi geliyor, parayla satın da alınmıyor, siz onu elde ediyorsunuz. Bu sorulara benim gibi olumsuz yanıt veren insanlar, bizler bir şeyleri elde etmekten aciz değiliz.
Düşünün şimdi, ne olursa tam anlamıyla mutluluğu hissederim diyorsunuz?
Şu an aklınızdan ilk geçen şey neyse, onu elde edin.
Bu cümleleri okuyorsanız mutluluk pes etmiş sayılmaz, ama etmek üzere. Öylece oturmak yerine, planlar yapın, bu dünyada ki en pahalı şeye sahip olduktan sonra, ölün. Ah, böyle ölüm güzel değilmidir?
Ve gerçekten mutlu olmuş insanlar, soruma olumlu yanıt verenler, ne kadar da özelsiniz, ruhunuz da en değerli hisler var.
Esenlikle kalın birazda düşünün, mutluluk pes etmeden, birkaç saniye bile sürecek olsa mutlu olun. Böylece, size verilen en özel anlardan birini daha derinden hissedeceksiniz.