İnsanoğlu, sanırım yıllardır mutlu olmanın yolları üzerine kafa yoruyordur…
Mutlu olabilmek için, elinden gelen çabayı gösteriyordur…
Mutlu ve başarılı yaşam için, bilgi fizanda olsa dahi gidip alıp getirecektir…
Mutluluk, insanoğlu için yaşamın merkezindedir…
Sürekli bir “mutluluk reçetesi” aranır durulur…
Mutlu olmanın makbul dillerden reçeteleri okunur…
Mutluluğu tecrübelemiş “bilgelerin” hayat hikâyeleri hatmedilir…
Mutluluk, insanın kendisini mutlu hissettirecek anlara sahip olmasıdır.
Mutluluk; insanın, kendisinin “varolduğunu” düşünebildiği zihinsel ve bedensel aktivitelerin içinde olabilmesidir.
Mutluluk, demek ki sadece maddiyatla değerlendirilemez…
Kişinin, kendi “iç dünyasını” keşfetmesi gerekir.
Kendi iç dünyasındaki potansiyele vakıf olması gerekir.
Öncelikle kendin ile barışık olmak gerekir…
Ufacık, madden değersiz bir şey bile, mutluluk denen hissin harekete geçmesi için yeterlidir…
Kişinin anlam dünyasında sahip olduğu prensiplere/ilkelere göre mutluluk kazandıracak eylemler, farklılıklar teşkil edebilir…
Bu da çok doğaldır…
Önemli olan sanırım, doğanın zenginliğini ve insanoğluna bahşettiği güzellikleri kavrayabilmek ve onlara hak ettiği değeri verebilmektir.
Kimisi için, kitap okuma edimi, “mutluluk denen derya” içindeki zerreciklerden bir tanesi olup, o anda kişiye büyük bir haz verebilmektedir.
Yine, bir başkası için de doğa ile baş başa bir yürüyüş, mutluluk deryasından içilecek bir bardak su gibidir ve o an değeri ölçülemez…
Mutluluk…
(. . . . . . . .)