Arkası dönük oturmuştu kadın. Bir şeyler konuşuyordu. Yüzü tam görünmüyordu. Sadece elini yüzüne götürdüğünde yandan siuleti beliriyordu. Ağlıyordu galiba. Göz yaşlarını siliyordu. Biraz daha yaklaşınca mezar taşında Mete ismini okuyabildim. Kadının konuştuklarını net olarak duyamasam da bir kısmı aynen şöyleydi. “Sen öldükten sonra öğrendim beni en az benim kadar sevdiğini.
Sana sarılarak ağlamak gibi bir şansım varken sevmediğini düşündüğümden mezar taşına sarılmak zorunda kaldım Mete. Hayatım boyunca birçok zorunda kalışın içinden en ağırı bu. Ağlıyorum yine. Evet bu defa inkar etmiyorum ağladığımı. Yanımda usulca ağlamayı kesmemi beklesene hadi. Kalk hadi Mete sus ve yanımda otur. Kalksana Mete kalk. Kalk. Mete beraber geçireceğimiz zamanı aptallığımız yüzünden bi avuç toprağa gömmüş olamam Mete kalk nolursun Mete.”
Önerilen İçerik: Şansın Gölgesinde Bırakılan Yetenekler