MERHAMETLİ OLMAK
“Görmedin mi Allah, yerdekileri ve denizde onun emriyle akıp giden gemileri sizin yararınıza verdi. Ve izni olmadıkça, göğü yerin üstüne düşürmekten alı koyar. Şüphesiz Allah, insanlara karşı şefkatlidir, çok merhametlidir.”
(HAC SURESİ,65.AYET)
Rahmet kökünden gelen merhamet, acımak, şefkat göstermek, af, lütuf ve ihsanla muamele etmek gibi anlamları içermektedir.
Sözlük anlamı ise “bir kimsenin veya bir başka canlının karşılaştığı kötü durumdan dolayı duyulan üzüntü, acıma” olarak tanımlanmakta olup neo-spiritüalist terminolojide kullanılan terimlerden biridir.
Evrensel bir din olan İslam, insanın hayatı boyunca doğruluktan, iyilikten ve merhametten ayrılmaması gerektiğini vurgular. Şüphesiz ki İslam, insanın yaşamını güzelleştiren, ruhunu temizleyen, bedenen rahatlığa erdiren bir dindir. Özellikle bir başkasına karşı merhametli olmayı emreden Allah’u Teala, şüphesiz en büyük merhamet sahibi olandır. Bizler de merhamet sahibi, karşımızdaki insana karşı şefkatli ve alçak gönüllü olmalıyız. Kibirden ve gaddarlıktan sakınmalıyız. Biliriz ki kibir yedi büyük günahtan biridir.
13. Yüzyıl mutasavvıflarından biri olan Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin yedi öğüdünden biri şudur. “Şefkat ve merhamette güneş gibi ol”. Bizler bu öğütten şu dersi çıkarmalıyız ki fani olan bu dünyada kalbimizin buzlarını eritelim. Güneş nasıl ki dünyamızda dahil birçok gezegeni ışınları ile ısıtıyor, bizim de kalbimizin içindeki şefkat ve merhamet duygusu etrafımızdaki insanların kalbini ısıtmalı. Onların kalplerindeki gaddarlığı eritmeli. Çünkü insan kalbinde taşıdığı ruhu ve duyguyu bulaştırır etrafındakilere.
Şüphesiz ki en büyük şefkat ve merhamet sahibi olan Allah’u Teala hiçbir kulunun yerin yedi kat dibindeki cehenneme girmesini istemez. Hatta o kadar merhametlidir ki bir tövbe edene, bin tövbe etmiş gibi günahlarını affeder. Bizler Allah’ın merhametine sığınacağız ki kabir azabı çekmeden bize bahşedilen cennette erişebilelim. Sonsuz merhamet sahibi olan Allah, kendisine el açıp tövbe eden her kulunu af eder. Lakin Allah bir tek kendisine ortak olanı af etmez ve onları en ağır şekilde cezalandırır. Şüphesiz ki Allah’ın her şeye gücü yeter(Bakara Suresi’109.Ayet)
Her kutsal kitapta ve kabul görmüş olan dinlerde olduğu gibi Kur’an’da da inançsızlara ve doğru yoldan sapmışlara, günahta ısrar edenlere yaptıkları tutumların ve davranışların karşılığı olarak acıklı bir sonun beklediğini dile getiren birçok ayet-i kelime vardır. Ama aynı ayetlerin devamında ise şu yazılıdır. Allah merhamet eden ve şefkat gösterendir.
İnsanoğlu sol tarafında taşıdığı kalbinin içinde ne kadar fazla merhamet ve şefkat duygusu barındırırsa o kadar iyi kalpli ve erdemli kişiliğe sahip olur. Ve ne kadar iyi kalpli insanlar olursa dünya o kadar yaşanılır olur. Kalp temizliği her şeyden önemlidir. Çünkü temiz kalpli insanlar bu dünyanın da kalbi. Merhamet ve şefkat sahibi olan insanlar eminim ki dünyanın en temiz, en iyi kalpli insanlarıdır. Kalplerimizi ve ruhlarımızı merhamet duygusu ile yeşertelim. Çünkü kalpler ancak Allah’ı andığı zaman huzura erer. Allah’ı temiz bir kalp ile analım.