Tuhaf bir hikayesi vardır Börklüce ve yoldaşlarının; 15. yüzyılda, Karaburun Adası’nda yaşayan bir Şeyh Bedreddin mürididir. Osmanlı’nın fahiş vergilerine ve yaptığı haksızlıklara isyan eden Börklüce, Karaburun Adası’ndaki yoldaşlarıyla Osmanlı’nın karşısında büyük bir mücadele vermiştir. Üç kere üstüne ordu göndermiştir Osmanlı, ikisini yenebilmişlerdir… İlginç olan şudur ki bu büyük savunmanın altında yatan şey; milletler ve dinler üstü bir ideoloji, barışa hizmet edecek bir fikirdi. Bu ideoloji günümüz komünizmine benzer nitelikteydi, bulunduğu bölgedeki köylüyü örgütleyerek paylaşımcı ve yardımsever bir ortam oluşturan bir ideolojiydi. Bu zemini ona oluşturan da “İnsan topraktan yaratılmıştır, o zaman toprak herkesindir.” öğretisidir.
“Ben senin emlakine tasarruf edebildiğim gibi sen de benim emlakime aynı suretle tasarruf edebilirsin”
– Börklüce Mustafa
Sözüyle bireysel mülkiyete karşı çıktığı görülür. Aynı zamanda bir mutasavvıf olması da ilginç bir özelliktir. “Melamet hırkasını giymiş” bir insanın halk için bu kadar mücadele etmiş olması ilginç gelir bana, ben ışk ile yanıp tutuşmasını beklerken, elini ayağını dünyadan çekmesini beklerken o diğer yoldaşlarıyla omuz omuza çarpışmıştır. İşte tam burada onun düşüncelerinden bir şey çıkarabildim, o sadece kendisinin bu müthiş duyguya(tasavvuf) kapılmasını istemedi tüm insanlığın bu duygudan faydalanmasını istedi, işte tam o anda yoldaşlarını bulunduğu dünyevi zorluklardan arındırması gerektiğini anladı çünkü bu zorluklar onların ışk içinde yanıp tutuşmasını engelliyordu. Hakk’ı görmesini, hissetmesini engelliyordu.
İşte böyle derin bir düşüncenin nasıl yıkıldığını gördüğümde içim içimi yiyor, insanların körlüğünden dolayı şaşırıp kalıyorum. Osmanlı’nın bu anlamı olmayan yayılmacı politikası yüzünden binlerce insanın isyankar sayılıp katledilmesini hazmedemiyorum. Maddiyatın, maneviyattan her zaman daha üstte olmasını anlayamıyorum. Bu dar ve köhne ideolojilerin insanları kullanmasını da anlayamıyorum…
“Tiranların hükmettiği bir dünyada, kaçış ancak ışktan geçer.”