“Bütünü bilmediğimizden ya sloganlara esir olduk, ya ideolojilere köle” der Cemil Meriç. “Aklı yitirdik, ahlaktan olduk; ahlakı yitirdik adaletten olduk; adaleti yitirdik adaptan olduk” diye devam eder Alev Alatlı. Bütün parçalara ayrılıyor, birileri kavramları çalıyor, akıl mekanikleştiriyor. İnsanlık biyolojik bedenlere hapsediliyor. Madde planında ruha yer yok. Beşeriyet ve dolayısıyla medeniyet “Düşünen hayvan” kıvamına gelinceye kadar ruhu parçalayacak.
İnsanoğlu Kapitalizmin açgözlülüğünün, doyumsuzluğunun, hırsının ve yakın arkadaşı, işbirlikçisi, suç ortağı olan tüm ideolojilerin aldatıcı ve sarhoş edici etkisi altında günden güne parçalanıyor. Beşer bunu biliyor ama şuursuz, hissediyor ama umursuz. Mücadele edecek gücü olmadığından değil, canını ortaya koyar ama mülkünü esirger bu savaştan. Çünkü mülkün sahibinin Allah olduğunu unutan insanoğlu yeryüzünde “Tanrıcılık” oynamaya hevesli. İdeolojilerin peşine takılmaları da bundan. Zihnen savaş açmak istiyor insan. Vicdanının sesini böyle susturuyor. Zihinler Sosyalist, Liberal, Muhafazakar yada daha genel anlamda statükocu ve revizyonist diye ayrılıyor. Bu sayede bütünün aldatıcı parçalarıyla kısır tartışmalar yapılıyor.
Gazetelerde, ortaya atılan fikirlerin yok edildiği, boğmaya çalışıldığı, zehirlendiği karikatürler; Pencerelerden bakıldığında duvarlara kazınmış yarı inançlı yarı esrarlı sloganlar; Rüyalara giren karamsar, ümitsiz, dağınık düşler. İşte insanoğlu ruhun sağır, kör, dilsiz ve hissiz bırakılmasının acılarını böyle çekiyor. Bu acının son bulması için iki seçenek var; ya insanlığı yaşatacak ya da öldürecek.
Yalnız insanları değil insanlığı da öldürüyoruz; Aylan Kurdi, Ümran Dakniş, Muhammed Durra, George Floyd…
*Kapak Fotoğrafı ve daha fazlası instagram.com/ugurgallen