Türkiye’de Çin muhipliğine soyunan Çin pelikanları Doğu Türkistan mazlumlarıyla ile PKK‘yı aynı kefeye koyabiliyor!
Suriye’de IŞİDle birlikte Türkistan İslam Partisi’nin Mehmetçiğe kurşun atığı yalanını ortaya atarlar, Suriye’de Mehmetçiğe kurşun atanlar Esad güçler-Rusya-İran ve PYDdır.36 askerimizi şehit eden Suriyedeki Rus ordusudur.
PYD içinde çok sayıda Çinli teröristin bulunduğunun üstünü örten bu zevatlar.Şunu sormak lazım PKK’nın Suriye kolu PYD’nin silahlı kanadı YPG sosyal medya hesabındaChaw (PKK/PYD saflarındaki kod adı Sîpan) isimli Çinli’nin PYD’ye katılımının duyurulduğu bir paylaşımda, Chaw’ın, “Kobane’deki Kürt savaşçıların başarısının ardından, Rojava ve Kobane’yi korumak için YPG’ye katıldım. IŞİD bitinceye kadar buradayım. Babamın rızasını aldıktan sonra geldim” ifadelerine yer verilmişti.
Teröristbaşı Apoya Bekada gül veren.Bu Çin pelikanları Çin’in uluslararası platformlarda daima Türkiye’nin yanında olduğu yalanını ortaya atarlar. Halbuki Çin halk cumhuriyeti denen Uluslar hapishanesi, Uluslararası hiçbir platformda Türkiye tezlerini desteklememiştir. Ne kuzey Kıbrıs Türk cumhuriyeti destek olmuş, Ne de Ermeni sorunun da,Kürt sorunu konusundaysa, Çin Irak’ta ABD işgal güçleri tarafından kurulan kukla Kürdistan’ı tanıma yoluna gitmiştir.
29 Haziran – 10 Temmuz 2015 yılında HDP, DTK, KJA ve DBP’den oluşan 18 kişilik heyet Çin Komünist Partisi’nin daveti üzerine Çin’e gitmiş. Heyet, Pekin, Chengdu ve Urumçi kentlerinde başta Çin Dışişleri Bakanlığı ve Çin Komünist Partisi olmak üzere üst düzey görüşmeleri gerçekleştirmişti.
Çin’in terör örgütü PKK’yı destekler tutumuna Çin medyasında sık,sık rastlıyoruz. Türkiye’nin sınır ötesi operasyonlarını yakından takip eden Çin medyasında,sınır ötesi operasyon haber bültenlerinde Pkk’lı teröristler, Kürdistan halk cephesi gerillaları olarak tanıtılıyor.
Çin’de yayınlanan birçok bilimsel dergi de Terör örgütü PKK’yı öven yazılar yayınlanmaktadır. Bunlardan Wang Zhijuan’ın “Kürt Milletinin Dramı Ne Zaman Bitecektir?” konulu yazısında yer alan kaynakçalarında yabancı dillerden tercüme edilen makalelere 1984 yılında yer verilmiştir. Yalnızca Minzu Yicong (Etniklerle İlgili Tercüme Eserler Dergisi) adlı dergide, “Kürtlerin Acı Durumu” (1984), “Türkiye’nin Kürt Sorunu” (1985), “Kürdistan: Coğrafyasız Tarih” (1990), “Türkiye’nin Kürt Sorunları, 1925-1984” (1991), “Kürtler” (1994) ve “Türkiye’deki Kürtlerin Sorunları” (1995) gibi makalelere yer verilmiştir.
Wang Zhijuan, yazısında aşağıdaki gibi ifadelere yer vermiştir:“Türkiye’deki hükümet ve siyasetçiler Kürtlerin ayrı bir millet olduğunu kabul etmezler, onlara göre Kürtler Türklerin bir kavmidir, azınlık değildir, saf Türk’tür. Bu ülkede yalnızca Türklerin millet olma hakları vardır, diğerleri bu haklara sahip değillerdir. Kürtler dağlı insanlar olarak tanımlanırlar, hiçbir hakları yoktur. Kürtlerin isyanları hep acımasız yöntemlerle bastırılmıştır. Türkiye’de Kürkçe yasaktır; Türkçe bilmeyenler avukat bulamazlar; Büfe açamazlar; Sosyal güvenlik gibi kamu yararından mahrumdurlar. Kürtler 1925 yılından bu yana baskıya karşı faaliyetlerini durdurmamışlardır. Dolayısıyla Türk ordusu tarafından sürekli bastırılmıştır. Türk ordusu Kürt bölgelerindeki operasyonlarında zaman zaman temizleme siyasetini yürüterek güvenliği sağlamaktadır. Bunun dışında Kürtleri zorla Türklerin oturduğu bölgelere sürmektedir; Ancak Kürtlerin nüfusu Türklerin nüfusunun %10’unu aşmamak şartıyla ve Türkleştirme politikasını uygulamaktadır. Bu tür askerî bastırma ile asimilasyon politikası devam etmektedir. Ancak, buradaki Kürt sorunun çözümleneceği görünmemektedir.” Çinlilerin gözünde Kürt sorunu, Batı Asya’daki Kürt halkının bağımsızlık mücadelesi ve etnik problemdir. Çin Komünist Partisi’nin sesi olan Renmin Ribao (Halkın Gazetesi)’da yer alan Kosova olayı hakkındaki bir yorumda da, ABD, Türkiye’nin Kürtlerin bağımsız hareketine karşı baskıcı politikasını uygulamasına göz yumarken, Kosova’da meydana gelen Arnavutların bağımsızlık harekelerine destek vererek Yugoslavya’yı parçalamaya çalışmaktadır” denilmektedir.
PKK adının Çince tercümesinde Türkiye’de özen gösterilen “bölücü” ve “terörist” terimleri hiç kullanılmamaktadır. Kasım 1998’de PKK elebaşsısı Öcalan’ın Suriye’den kaçtıktan sonra Çin basınınca da yakından takip edilmiştir. Çin basınında yer alan Öcalan ile ilgili haberlerde genellikle “Türkiye hükümeti karşıtı Kürt İşçi Partisi Lideri Öcalan”, “Hükümet karşıtı Türkiye Kürt İşçi Partisi lideri Öcalan”, “Türkiye hükümeti karşıtı Kürt İşçi Partisi Lideri Öcalan” ve “Türkiye Kürt İşçi Partisi Lideri Öcalan” şeklinde yer almaktadır.
Bazı Çinli uzmanlar daha ileri giderek, PKK sorununu Kosava meselesi ile paralel olarak görmektedir: “ABD ve NATO Miloseviç’in Kosova’daki Arnavutlar’a yaptığı soykırımdan dolayı askerî müdahalede bulunmuştur. Aynı şekilde, Türkiye’de de Kürtlere karşı soykırım uygulanmaktadır. Ancak ABD ile NATO buna müdahale etmemektedir. Bunun sebebi ise, Türkiye NATO üyesi ve ABD’nin müttefikidir. Bu nedenle Miloseviç de NATO’ya üye olsun ve hava bombardımandan kurtulsun” gibi fikirler ileri sürmektedir. ABD’de bulunan Çinli stratejist Du Ren, “Doğu Türkistan’daki Kargaşalar ve Pantürkizm” konulu yazısında: “Batılılar Irak’taki Kürtlerin bağımsızlık hareketlerini desteklemektedirler, ancak, bu bağımsızlık hareketleri Türkiye toprağında olunca ağır bir şekilde bastırılmaktadır. Hatta, Türk ordusu sınır ötesi operasyon yaparak Kürt örgütlerini temizleme faaliyeti yürütmüşlerdir. ABD buna da göz yummaktadır. Du Ren’ın “Kürtler, Türkiye ve Çin’in Stratejik Çıkarları” konulu yazısında Pekin hükümetinin Kürt meselesinde yeterince dış politika uygulayamadığını dile getirerek, “insanlar düşünürler, tek başına sığınak bulmaya çalışan Öcalan’ı koruyan Yunanistan Pekin hükümetinden destek istemiş miydi? Pekin nasıl cevap vermişti? Türkiye, gizlice Doğu Türkistan bölücülerini korumaya devam ederken, Çin, Öcalan olayına karışsa idi, sadece Türkiye’ye karşılık vermekle kalmayacak, aynı zamanda Türkiye’ye karşı kullanabilecek bir siyasî koz olacaktı şeklinde yorum yapmıştır” diye kaydetmektedir. Kanada’daki entelektüellerin yayınladığı Feng Huayuan adlı web sitesinde (on günde bir sayı çıkar) yer alan, “Uluslararası Jeopolitik ve İnsan Hakları: Türkiye ve Avrupa ile ABD” konulu yazıda, “Türkiye’yi diktatör askerler yönetmektedir, sayısız siyasî mahkûmlar vardır. Nüfusun %10’unu oluşturan azınlık Kürtler aşağılanmakta ve baskı altında tutulmaktadır. Bunun dışında Türkler Kıbrıs’taki Rumları ağır baskı altında tutmaktadır. Türkiye’deki siyasî mahkûmların sayısı Çin’den çok daha fazladır, ancak Türkiye’nin insan haklarını çiğnemesi suçları hiçbir zaman ABD’nin uluslararası insan hakları raporunda yer almamıştır denilmektedir.
Çin’in mazlum ve ezilen hakların yanında olduğu yalanı Kıbrıs sorununda da ortaya çıkmaktadır. Çin daima Kıbrıs’ta Türkleri soykırıma uğratan Güney Kıbrıs Rumlarınu uluslararası her platformda desteklemiştir. Son 5 yıldan beri, Çin ile Güney Kıbrıs arasındaki ilişkiler hızla gelişmiştir. Özellikle 6-11 Haziran 2000 tarihlerinde Klerides’in Çin’e yaptığı ziyaret iki ülke ilişkilerini zirveye taşımıştır. Klerides Çin’e giderken havaalanında yaptığı konuşmasında, Çin liderleriyle Kıbrıs meselesinde yoğunlaşacağını ve her iki tarafı ilgilendiren uluslar arası meselelerde fikir alış verişinde bulunacağını açıklamıştır. Ayrıca bu gezinin ikili ilişkilerin dönüm noktası olacağını belirtmiştir . Çin devlet başkanı Jiang Zemin Klerides ile görüşürken, Kleridesi’in beklentisini dile getirerek “ Çin hükümeti her zamanki gibi Kıbrıs meselesiyle yakından ilgilenmektedir, bu meselenin Kıbrıs için önemini derinden biliyoruz. Çin, Kıbrıs’ın bağımsızlığının, egemenliğinin, toprak bütünlüğünün ve tarafsız konumunun saygı ile karşılaması gerektiği kanaatindedir. BM Güvenlik konseyi’nin Kıbrıs ile ilgili kararlarının ciddi bir şekilde yerine getirilmesi gerekmektedir. BM genel sekreterinin Rum-Türk iki millet hakkındaki uğraş ve çabalarını içten takdir ediyoruz…. Çin BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyesi olarak BM genel sekreterinin fikrine destek vermeye devam edecektir; Uluslararası platform ile birlikte Kıbrıs meselesinin adaletli ve uygun bir şekilde çözülmesi için kendi çabalarını gösterecektir”. demiştir. Klerides, Çin’in bu desteğine teşekkür etmiş ve Çin Kongre Başkanı Li Peng ile görüşme yaparken de aynı desteği almıştır. Klerides, Çin’in Kıbrıs meselesi üzerindeki tutumundan dolayı “Kıbrıs halkı Çin hükümetinin Kıbrıs meselesindeki uzun süre devam eden adaletli tutumundan memnundur ve teşekkür eder”… “Kıbrıs hükümeti Çin ile birlikte adaletli ve uyumlu yeni dünya siyasî ve ekonomik düzeninin oluşmasına katkıda bulunacaktır” gibi konuşmalar yapmıştır. Çin Kıbrıs politikasında Jiang Zemin’in ifade ettiği gibi Güney Kıbrıs tarafına destek vermektedir . Çin’in bu tutumundan dolayı 14 Aralık 1971’de Güney Kıbrıs-Çin diplomatik ilişkilerinin kurulduğundan bu yana hep Güney Kıbrıs ile ilişkilerini geliştirmiş ve BM’de Kuzey Kıbrıs’ın aleyhinde tavır sergilemiştir.
Türkiye’de Çin’in sözcülüğünü yapan bazı çevrelerin asıl amacı Çinin Türklük ve Türkiye düşmanı politikalarının üzerini örtmektir. Bunların olaylara bakış açısı hep Çin devletinin resmi ideolojisini içerir,olaylara bir Çin milliyetçisi gözüyle bakarlar, Bu kesimlerin kadım Türk yurdu Doğu Türkistan’daki bağımsızlık ayaklanması CİA güdümlü bir ayaklanma olarak değerlendirirler görüşleri ağababaları Çin komünist partisi politbüros’yla paraleldir, özellikle Çin’in Türkiye sözcülüğüne soyunan partinin tüm yapılanmaları , Doğu Türkistan’daki Çinin Nazist toplama kamplarını eğitim kampı olduğunu herşeyin çok iyi gittiği Çin işgalinde yaşamaktan Uygurlarının memnun olduğunu Yalanını savunurlar. Onlara göre “Çin’de Uygurlara işkence ediliyor””Soykırım uygulanıyor ”demek.CIA’nın Uygur kara propagandasına sözcülük yapmaktır.
İçimizdeki Çinli devşirmelerin asıl amacı Türkiye Türklerinin Doğu Türkistanlı soydaşlarına olan sevgisini sabote etmektir. Bunun yolunu’da işte Suriye’de Mehmetçiğimize Türkistan İslam’ı partisi içindeki Uygurlar kurşun attı yalanına başvururlar.
Doğu Türkistanlılar için Türkiye Türklüğün sarsılmaz kalesi, sığınacakları bir limandır. Müthiş bir Türkiye sevgisi vardır.
Türkiye Türkleri hiç bir zaman Çinin Türkiye’deki sözcülüğünü yapan yalanlarını savunan Türklükle,islamla bağları olmayan Kırım Tatar yurdunda Rus işgalini destekleyen, Doğu Türkistanda Uygurlara soykırım yapan Çinin yanında duran Güney Azerbaycanda Fars işgalini destekleyen Çine tapan bu mankurtların yalanlarına kanmaz.Kanmamıştır. Türkiye’de en nefret edilenlerdendır.