“Mutlu anlardan geriye kalan eşyalar, o anların hatıralarını ,renklerini, dokunma ve görme zevklerini bize o mutluluğu yaşatan kişilerden çok daha sadakatle saklarlar.”
Konuya ilk altını çizdiğim cümlelerle başlamak istedim. Orhan Pamuğun neden böyle bir konu seçtiğini ve müzesinin anlamını yeterince açıklıyor gibi geldi bana.
Masumiyet müzesi bize ana karakterimiz Kemal tarafından sergilenen bir müze ama bu müze kaynağını tabi ki de kitabından almakta. Masumiyet müzesi dediğimiz şey ise kemalin sevdiği kadına yaptığı ziyaretlerinde (8 yıl boyunca ) topladığı eşyalara dayanıyor. Kemal sosyetenin içinden saygın bir iş adamı, Avrupa görmüş geçirmiş ve onun gibi Avrupa görmüş geçirmiş bir kadınla (Sibel) nişanlanmak üzere. Günlerden bir gün eski akrabası Füsün`a rastlar ve okuyucu olan bizler için ve tabi ki kemal için her şey başlamaktadır.
Füsün daha 18`inde üniversite sınavlarına hazırlanan bir genç kızdır. Kemal ise ondan 10 yaş büyük bir akraba. Kemalin Füsüna her rastlayışında aşık olması ve daha sonrasında füsünun da ona kendini vermesi olayları daha da ilerletir.
Aslında olayların tek bağlandığı yer ve zamanı kaplayan mekan Merhamet Apartmanıdır. Okuyucu kendini sürekli Merhamet Apartmanında bulur Bunun nedeni ise Füsünun ders için Merhamet apartmanına gitmesi ve orada geçirilen zamanların çoğunda Kemalle sevişmeleridir. Ve ayrıca Merhamet Apartmanı Masumiyet müzesinde sergilenen eşyaların ilk sergilenmeye başlandığı yerdir.
Olayları biraz daha ilerletelim; Kemalin sibelle beraber olmasına rağmen füsüna olan aşkı ve ilişkisi devam etmekte ve bir yandan azap bir yandan mutluluk kemali ikilemlerde bırakmakta ve hayatı ona ziyan etmektedir ama ne sibeli bırakabilmekte ne de aşkından vazgeçmektedir. Aslında Kemal karekterinin bir çok sevgi yönünden eksik olduğu izlenimleri alabiliriz bu ikili ilişkisinden. Kemal sibeli sevmemekte ama halen sibelle beraber olmaya devam etmektedir çünkü sibelin ona duyduğu şefkati kaybetmek istememektedir. hem bir yandan şefkatli sevigiyi görmek isterken hem de aşkını yaşamak istemektedir işte kemalin bu ikili hayatını yazar bize anlatmaya çalışmaktadır.
Sonrasında kemalin füsünu kaybetmesi biz okuyucular için kemalin çöküşünü ayrıntılı bir şekilde izlemektedir. Başında aslında kınadığımız adamın Füsuna kavuşmasını istiyoruz. Kemal bize hislerini o kadar iletiyor ki ona acımak zorunda bile kalabiliyoruz.
Masumiyet müzesi demiştik bu müze gerçekten var.
İşte böyle bir hayatın içinde bulunuyoruz, okudukça sanki tüm karakterler bizmişiz gibi hissediyoruz biraz rahatsız etse de bunu deneyimlemelisiniz.
Kitabı bir sona bağlıyamayacağım çünkü sonunu henüz okumadım bu kitabı okuyorsanız ya da okuyacaksanız biletinizi bulduktan sonra düşüncelerinizi bu yazının altına yazın. Kemali ve Füsünu anlamak ve hissetmek için elimizden geleni yapalım.