Masumiyet müzesi / Orhan Pamuk

Kaynak belirtilmedi

 

Masumiyet Müzesi, Nobel  ödüllü Türk yazar Orhan pamuğ’un 29 Ağustos 2008 tarihinde iletişim yayınları tarafından piyasaya sunulan ve kızı Rüya’ya ithaf ettiği aşK romanıdır. Günlük hayat, resim, arkadaşlık, cinsellik, yalnızlık, mutluluk, gazeteler ve televizyon, aile gibi konuları barındıran roman, Pamuk’un on yıllık çalışması sonucu oluşturuldu.Roman, Türkiye’de piyasaya çıktıktan sonraki ilk üç günde en çok satanlar listesinde birinci sıraya yerleşti.

1975 yılında başlayan hikâye, tekstil zengini Basmacı ailesinin okumuş 30 yaşındaki oğulları Kemal ile uzak akrabaları, yoksul Keskin ailesinin 18 yaşındaki güzel kızı, tezgahtarlık yapan Füsun arasındaki aşkı anlatmaktadır. Romanın çeviri hakları kitap basılmadan satıldı ve Türkiye’den sonra ilk kez Das Museum der Unschuld adıyla yüz bin adet basılacağı bildirildi. “2009’un en iyi kitapları” listesinde yer aldı.

 

olay örgüsü 

 

Tekstil zengini Basmacı ailesinin 30 yaşındaki oğulları Kemal’in Sibel ile nişanlanmaya doğru giden bir ilişkisi vardır. Sibel’e çanta almak için gittiği dükkânda yıllardır görmediği 18 yaşındaki uzak akrabası Füsun ile karşılaşır. Füsun’dan etkilenen Kemal, zamanla Füsun ile buluşmaya ve birlikte olmaya başlar. Füsun, tezgahtarlık yapmanın dışında üniversite  sınavlarına hazırlanmakta ve Kemal ile birlikte matematik çalışmaktadır.

Günler süren buluşmaları Kemal’in Sibel ile nişanlanmasından sonra kesilir. Kemal, Füsun’u Merhamet Apartmanı’nda buluştukları dairede, her gün aynı saatte beklemeye başlar. Fakat Füsun, buluşmaya gelmez. Füsun’a ulaşamayan Kemal, mutsuz günler geçirmeye başlar. Sibel’den ayrılır ve Füsun ile seviştiği dairede Füsun’un eşyaları ile birlikte zaman geçirir.

Kemal’in babasının ölmesiyle Füsun’dan Kemal’e taşındıkları evin adresini içeren bir not gelir. Kemal, verilen adrese gittiğinde Füsun’un evlendiğini öğrenir. Füsun’un beş ay önce evlendiği kocası Feridun, Füsun’a çocukluğundan beri âşık, şişman ve sevimli, işsiz bir genç sinemacıdır. İlerleyen zamanlarda Kemal, Füsunlara gidip gelmeye başlar ve Füsun’un kendisine ulaşmasının asıl nedeninin kocasının çekeceği yeşilçam filmi nedeniyle duydukları sermaye ihtiyacı olduğunu anlar. Kemal, Füsun ile olan ilişki kopmasın diye Füsun’un başrolünde oynayacağı, Feridun’un çekeceği filmin finansörü olmaya karar verir. Füsun, Kemal ve Füsun’un kocası Feridun, akşamları beraber yazlık sinemalara gidip film izlemektedirler. Füsun, Kemal’i eve davet etmesine rağmen, ona yakın davranmamaktadır. Nadiren anlık yakınlaşmalar olsa da ortak geçmişlerine dair bir işaret vermemesi Kemal’i ondan uzaklaştırmamaktadır. Füsun’un annesi Nesibe Hanım’ın, Füsun’un evliliğinin namusu kurtarmak için yapılmış geçici bir ilişki olduğunu anlatması ve er geç Füsun’la birlikte olacaklarını ama sabırla beklemesi gerektiğini öğütlemesi Kemal’e şevk vermektedir.

Kemal zamanla Füsun’u bir gün kaybedeceği korkusuyla ona ait nesneleri gizlice alarak biriktirmekte ve suçunu örtmek için her hırsızlık ertesinde eve değerli hediyeler getirmektedir.

Kemal, Füsun’un başrolünde oynayacağı film için Limon Filmcilik’i kurar. Fakat ne Kemal ne Feridun Füsun’un filmde oynamasını isterler. Onun yerine daha sonraları Feridun’un gönül verip yaşamaya başlayacağı Papatya’yı seçerler. Film başarı getirir, fakat Füsun ile Feridun’un evliliği kopmuştur ve Kemal de bu sonuçtan memnundur.

Füsun’un babasının ölmesiyle Kemal ve Füsun birlikte olmaya doğru adım atarlar fakat Füsun, kendisinin Kemal’in ailesine, arkadaşlarına Kemal tarafından takdim edilirse ve söz, nişan, nikâh, düğün törenlerini yapılırsa evleneceğini söyler. Önce sözlenirler sonra Füsun, Kemal ve Füsun’un annesi paris’e gitmek için arabayla yola koyulurlar. bir otelde dinlendikleri gecenin sabahında Füsun’un kullandığı ve Kemal’in de bulunduğu araç kaza yapar. Füsun ölür, Kemal ise ağır yaralanır. Kemal iyileştikten sonra, yıllar boyunca topladığı eşyayı sergileyeceği bir müze açmaya karar verir. Fusünların  evini müze haline getiren Kemal, müzenin kataloğunu roman biçiminde yazılması için yazar Orhan pamuk ‘a teklif götürür ve Pamuk kitabı yazmayı kabul eder. Başından itibaren birinci tekil kişi anlatımıyla ilerleyen kitabın son sayfalarında, Kemal sözü kitabın kahramanı olan yazar Orhan Pamuk’a bırakır. Pamuk, Kemal’in ölümünü de anlatarak kitabı sona erdirir.

 

Beni bu kadar güzel bir hikayenin beklediğini bilseydim bu kadar geç kalırmıydım okumaya ? Nasıl etkilendiğimi dökebilirmiyim kelimelere ? Bu kadar etkilenmemin sebebi yaşanmış bir hikaye oluşumu yoksa Kemal’in çektikleriyle yazarın usta kaleminin birleşmesmi bilemiyorum. Tamam Kemal’in hissettiklerini biliyoruz , buram buram hissettik peki ya füsun o neler hissetti ? Onun içinde ne fırtınalar koptu ? 

 

Aşkın en saf halinden en yoğun haline kadar hepsini içinde barındıran bu kitabı okurken  bir insanın nasıl acılar çektiğine şahit oluyoruz .Kemal’in acısını kendi içimizde hissetmeye başladığımız zaman sanki Kemal siz oluyorsunuz . Bu kesinlikle yazarın kaleminin kuvvetinden kaynaklı. Kitabı hep “şimdi ne olacak ” merakıyla okudum . Mükemmel bir eserdi 

 

Kitaptan görseller 

 

 

Kübra
Kübra Şentürk
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
İz Bırakan Kitap Cümleleri
Sonraki
Sosyal Medya Pazarlamasında Etkili Stratejiler ve SMMA’ların Rolü

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.