Yazıma başlarken dizinin jeneriğini açtım. Yazarken içimde sakinleştiremediğim bir heyecan var. Bunun nedeni diziyi bitirir bitirmez yazmaya başlamam değil. Diziyi bitirince hemen yazmak istedim ama önce heyecanımın dinmesi için biraz beklemem gerekti, yani birkaç hafta kadar. İnkar edemem, hakkında düşündükçe, yazmaya çalıştıkça o kalp çırpıntısını, o heyecanı yeniden hissediyorum. Belki biraz abartıyorum diyorsunuz ama olsun abartacağım. Çünkü yerli dizilerimizin geldiği durum ortadayken, ekranlar iki buçuk saatlik zaman kayıpları, senaryo katledilişleri ve saçmalıklarla doluyken abartmamak elde mi?
Yeni yılın henüz başıydı sanırım, sosyal medyada gezerken Masum dizisiyle ilgili bir şeyler gördüm. “Türkiye’nin ilk büyük bütçeli internet dizisi!” Başta keyfim yerine gelse de çok sürmedi zira böyle kaliteli bir dizi çıkacağına hiç mi hiç inanmıyorum tabii ki. İnternette mi yayınlanacak, nasıl olur diye düşünürken açtım fragmanı hemen. “Bir baba evladı için neler yapar biliyor musun sen?” diyen Haluk Bilginer’in sesi. Ve ona cevap olarak Ali Atay’ın “Her şeyi” cümlesi. Yok daha neler canım diyorum. Büyük bütçenin çoğu nereye gitmiş anlaşıldı. Tam bir oyuncular şöleni! İsimlerini yeri geldikçe yazacağım, sabredin. Gergin bir müzik çalıyor arkadan ve birbirinden muhteşem oyuncuların yüzleri beliriyor.
Fragmanın heyecanı bitmemişken derhal Google amcadan bilgileri almaya başlıyorum. “Suç, drama, polisiye” konusu çıkıyor karşıma. Altın Portakal ödüllü bir yönetmen Seren Yüce ile tanışmış oluyorum. Berkun Oya’nın “Bayrak” adlı bir oyundan esinlenerek yazılmış. Bölüm sürelerinin ortalama altmış dakika olması da muhteşem. Bundan sonra tek yapabileceğim fragman çıkarsa onu izlemek ve diziyi sabırsızlıkla beklemek. Sekiz bölüm olacak dizi haftada iki bölüm yayınlanarak bitecek.
Diziyi henüz izlememişlere tavsiye vermek istiyorum. Diziyi hemen oturup bitirmeyin çünkü pişman olursunuz. Kötü olduğundan değil bilakis; tadını çıkara çıkara, böyle sindire sindire izlemenizi istediğimden. Ben yayınlandıkça ikişer bölüm izledim. En tadında olan bu sanırım. İzlerken diziyi durdurmaktan da çekinmeyin. Yönetmen aralara ipuçları yerleştirmiş. Fırsatınız olursa ve tekrardan oynanırsa “Bayrak” oyununu izlemek de harika olur. Oyunu izledikten sonra dizi sıkıcı olur diye düşünmeyin sakın. Senarist oyunu izleyenler için de diziye farklılıklar katmış. Mesela: Bayrak oyununda pek isim geçmiyormuş. Baba, anne, abi, polis gibi sıfatlar kullanılmış fakat dizide bu çok zor olacağından isimler var.
Masum izlemeyi tercih ettiğimiz o meşhur yabancı dizilerin tadını veriyor. Daha önce söylediğim gibi süresi de gayet makul. Bakışmalı saçmalıklar hiç yok. Bölüm sayısı az, rahatça izlemeye olanak veriyor. Filmin kurgusu da zekanıza hakaret etmiyor tersine çalışmasını sağlıyor. Birazcık karışık bir kurgusu olsa da bence izleyicisini içine çeken bir dozda. İnternette yayınlanmasının avantajı ise sansür yok! Hala mı ikna olmadınız? Jenerik müziği Selda Bağcan’dan! Diziyi izlemek için vereceğiniz paranın hakkını sonuna kadar alacaksınız. Ödediğiniz para o deneyime kesinlikle değer sakın bu nedenle izlememezlik etmeyin. Imdb’den 9,4 puan almayı da başarmış üstelik.
Diziyi henüz izlemediyseniz, umarım sizi ikna edebilmişimdir. Hemen diziyi izlemeye gidin ve yazının kalanını okumayın. Uyarmam gerekiyor ki bol bol spoiler gelecek. Sonra bana kızmayın, diziyi izledikten sonra da ilk işiniz tabi ki bu yazıyı okumak olsun. Son uyarım: Buradan sonra SPOİLER olacak!
Masum’u kısaca özetlemek istiyorum önce. Emekli bir polisimiz var dizide: Cevdet komiser. Emekliliğinden sonra eşiyle birlikte sakin bir yere taşınmış. Ailenin iki çocuğu var. İkisi de evlilik geçirmişler. Abi ve kardeşin eşi trafik kazasında hayatlarını kaybetmiş. Kardeş eşinin ölümünden sonra babasının ve annesinin yanına taşınmış. Psikolojik rahatsızlıkları var ve alkolik. Ve bir polisimiz var: Yusuf. Ailesi darmadağın olmuş, bir kızı var. Bir gün amirinden bir dosya geliyor. Dosya bahsettiğimiz abi ve kardeşin eşinin ölümü hakkında şüpheler olduğu yönünde. Yusuf eski meslek hocası olan Cevdet’in yanına gidiyor ve olayı yavaştan çözmeye çalışıyor. Durum trafik kazası değil tabii ortada cinayet var. Ama bunu aydınlatmak kolay değil. Zira hiçbir şey göründüğü gibi değil. Olayı sürpriz bir sonla çözmesine rağmen finalde bir kez daha şok oluyoruz. Nasıl mı, izleyin görün.
Masum’un ilk bölümleri yayınlanınca arkadaşımla tek seferde izledik. Jenerik etkilediği kadar geriyor aynı zamanda. Girişinden itibaren hemen sizi bağlıyor. Polisiye olunca başlarda silahların konuştuğu, bolca karakolda geçen bir dizi düşünmeyin. Karakolda geçen sayılı sahne var. Önce pür dikkat diziyi anlamaya çalışıyorsunuz. İlk iki bölüm de çok şahane açılış bölümleri olmuş. Sizi sıkmadan diziye adapte ediyor. Yusuf’un dinlenme amacıyla gittiğini düşünürken, Tarık ile karşılaşması hiç de tesadüf değilmiş. Tarık’ın hayal gördüğünü müzik sayesinde anında anlayıveriyoruz.
Her bölümün sonunda can alıcı sahne olacağını anlıyoruz artık. Cevdet ve Yusuf’un kozlarını bir anda dökmesini açıkçası hiç beklemiyordum. Burada dizimizin bizi kanser etmeden hızlıca açılacağını anlıyoruz. Dizimiz bir süre sonra flashback’lere başlıyor. Burada kurgu karışmıyor değil. Ama oyuncularımızın saç ve sakalları geri ve ileri tarihleri anlamamıza yetiyor. Emel’e hepimiz üzülüyoruz. Düşünsenize evleniyorsunuz ve eşiniz ağır psikolojik hastaymış ve zor da olsa ailesine söylediğinizde annesi sizi suçlayarak gece vakti dışarıdan mı yemek söylüyorsunuz, yemek yapmıyor musun gibi itamlar ile sizi suçluyor. Babası da çok basite alıyor olayı!
Devamı bir sonraki yazı…