Martı

Martı

Kapıyı tüm gücümle çarparak kendimi dışarıya atıyorum. Kafamın içinde çok fazla düşünce var ve odaklanamıyorum. Tüm vücudum uyuştu, ellerim titriyor. Etrafa bakmaya çalışıyorum ama gözlerim netliğini kaybetmiş. Adım atmaya çalışıyorum, düşecek gibiyim kendimi toparlamam gerekiyor. Arabaya ulaşmaya çalışıyorum.

Çok sinirliyim, hemen buradan defolup gitmem gerek, nereye olduğunun hiçbir önemi yok! Dişlerim kasılıyor, nefes alış verişimi kontrol edemiyorum. Kimseyi görmek istemiyorum, tüm hıncımı içime atmam gerek. Öfkemi yutuyorum, başım dönüyor.

Arabaya kendimi atıyorum, anahtarı kontağa takıyorum ve kalan gücümle çeviriyorum. Ellerimi direksiyona koyuyorum, düşüncelerim çok bulanık. Nereye gideceğimi bilmiyorum, buradan uzaklaşmam gerek! Götür beni buradan, lütfen. Son ses müziği açtım, ne olduğu önemsiz.

Yola çıktım, araba beni götürüyor, nereye bilmiyorum. Öfkem geçecek gibi değil. Gaza biraz daha yükleniyorum. Araç önce uyarı veriyor, hız limitini aştığımı söylüyor. Yavaşlayamam, buradan gitmek zorundayım.

Martı

Beynimden geçenlerden korkuyorum. Şeytan diyor çevir şu direksiyonu yuvarlanıp gidelim! Etrafta çok fazla insan var, kimseye zarar vermek istemiyorum. Yanımdaki araçlar kornaya asıldı, ses kulaklarımdan yankılanıyor. Müziğin sesini biraz daha açıyorum hiçbir şey duymak istemiyorum.

Araba titremeye başladı, bayağı hızlanmışım. Beni son kez uyarıyor, umurumda değil. İnsanlardan uzaklaştım, çevremde araç kalmadı. Şimdi hızlıca çevirsem direksiyonu? Araç artık kabullendi hızı, bana eşlik ediyor hatta o da bana katıldı!

Biraz toparlanıp gazdan ayağımı kaldırıyorum ama araba yavaşlamıyor. Şimdi daha iyiyim, yavaşlasana! Kenarda durup bir sigara yakmak istiyorum ama izin vermiyor. Yolda hızlıca devam ediyor, tüm kontrol araçta, başta ben istedim ama dur artık istediğim kadar uzaklaştım.

Uzaktan bir şey yaklaşıyor. Ne olduğunu anlamıyorum. Ben ona o da bana hızlıca yaklaşıyor. Aman Tanrım, cama bir kuş çarptı. Hemen durmalıyım, ne yaptın sen! Frene asılıp arabayı durduruyorum. Kuşun çarptığı yerde büyük bir çatlak oluşmuş. Bir martıya çarpmışım, kanı tüm cama yayılıyor. Lütfen ölmüş olmasın.

Martı hareket etmeye çalışıyor, evet hala nefes alıyor. İlkin onu kurtarmak için hamle yapıyorum, can havliyle kendini savunmaya çalıyor. Sonra ellerimin arasına alıp yan koltuğa güzelce yatırıyorum. Dayan biraz, seni en yakın veterinere yetiştireceğim. Koltuğa atlayıp en yakın yeri bulmaya çalışıyorum. Camı açtım, bağırıyorum: “Bana yardım edin, ne yapacağıma dair en küçük bir fikrim yok!”

Bir gözüm yan koltukta martının çırpınışını izliyor, diğeri yolda umutsuzca yardım edecek bir yer arıyor. Acı çekiyor görüyorum, çok içten bir inlemesi var, beni suçluyor! Gözlerindeki öfkeyi görebiliyorum, çok çaresiz. Benim de elimden hiçbir şey gelmiyor. Dayan biraz daha, bana güven, seni kurtarmama izin ver. Kendimden nefret ediyorum.

Aptal kuş, senin bu kadar alçakta ne işin var. Yolunu mu bilmiyorsun, nereye uçacağına neden dikkat etmiyorsun! Senin suçun, sen çıktın karşıma. Of, arabanın suçu bunlar, ben durdurmaya çalıştım. Yemin ederim köşede durup bir sigara içecektim. Frene neden asılmadım ki? Ben sebep oldum, kendimden nefret ediyorum.

Etrafta neden kimse yok! Biraz daha dayan lütfen. Benim suçum, kabul ediyorum ama seni kurtaracağım. Tekrar eskisi gibi uçacaksın, görmediğin yer kalmayacak. Gökyüzünde kanatlarını açıp süzüleceksin, seni gören herkes kıskanacak. İyileşecek, iyi olacaksın. Bense kendimden nefret edeceğim.

Hala oradasın değil mi? Çok güçlüsün, başarabilirsin. Lütfen bana öyle bakma, dayanamıyorum, ben kötü birisi değilim. Şimdiye kadar karıncaya bile zarar vermedim. Neden sana yalan söyleyeyim, inan bana! Bir şey söyle yalvarırım yoksa kendimden nefret edeceğim.

Bir tabela gördüm, evet çok yaklaşmışız. Hey, geldik çok az kaldı. Gözlerim pes etti, hüngür hüngür ağlıyorum. Yolu göremiyorum artık, yüreğimde derin bir acı var, tarif edemiyorum. Canım çok yanıyor, vücudumun titremesini kontrol edemiyorum, kalbimin çarpıntısı geçmiyor. Neye sebep oldum ben böyle, tekrar kanatlarını açamazsan kendimi affedemem!

Kafamı çevirip martıya bakıyorum. Pes etmek üzere, yalvarırım geldik sayılır, çok az kaldı. Gaza yükleniyorum, hemen şurada olmalı. Artık hareket etmiyor, kulaklarıma inceden sesi geliyor. Ne söylemek istiyorsun? Her şey çok güzel olacak sadece birazcık daha dayanmalısın. Merak etme seni teslim edip hemen kaçacağım, bir daha beni görmeyeceksin. Yalvarırım güven bana, ben sana zarar verecek hiçbir şey yapmadım, bilerek ve isteyerek. Sana bir şey olursa kendimi affedemem!

Her şey düzelecek inan bana, çok özür dilerim.

Tüm yazılar için donattan.com

Donat
Merhabalar ben Donat, öncelikle hoş geldiniz. Belirteyim, burada sizlere hiçbir şey vaat etmiyorum. İçimde bir Donat daha var, hayatım boyunca onun isteklerine göre hareket ettiğimi anladım. O ne istiyorsa, farkında olarak veya olmadan, onun doğrultusunda hayatıma devam ediyorum. İçimdeki Donat'ın yazı yazarak kendini ifade etmeye çalıştığını düşünüyorum, bu nedenle bu sayfayı açtım. Burada Donat'tan gelen ifadeleri, yorumları, eleştirileri, mutlulukları, üzüntüleri, hayal kırıklıklarını, duyguları, düşünceleri, düşleri, hayalleri ve haykırışları paylaşacağım. Ben paylaştıkça rahatlayacağım, sizlerin de okuyarak beni anlamasını bekliyorum. Umarım güzel vakit geçirirsiniz, şimdiden teşekkür ederim. Olumlu veya olumsuz eleştiriler, yorumlar, yazılar hakkında sorular için veya da merak ettiğin her şey için mesajınızı bekliyorum. Sitemden de beni takip edebilirsiniz: http://www.donattan.com
Subscribe
Bildir
1 Yorum
Beğenilenler
En Yeniler Eskiler
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
Siyah & Beyaz…
Sonraki
Tarikat ve Tasavvuf

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.