Yüzümün herhangi bir yerinde bi sıcaklık hissediyorum,nerede bilmiyorum.
Elim.hayır,büyük olmayan, ama küçük de sayılmayan parmaklarım yer etmiş saçlarımda. Yüzüm yere,gözlerim etrafa hakim. Gözlerimi dışarıdan izlemek isterdim hep…gördüğüm şeyi gözlerimden görmek isterdim,aynalar bu görevi yerine getiremiyor… kamburum,ama kanguru gibi değil.kanguru olsaydım haberim olmalıydı.
Yüzümde hala bir sıcaklık var!
Elim saçımdaki yuvasından çıkmakta isteksiz…
Hissiz ve kendisinden biii haber olduğum bacağımda bir hareketlilik, etrafa ara verip bacağımda gözlerim,bacağımı örten çokta gerekli olmayan kumaş parçası ve üstündeki kırmızı leke… taze ve sıcak…
Kumaşın boşluklarına yavaş yavaş savaş açıyor…kazanarak ilerliyor.sınırlarını genişletiyor…
Elim…kavisli ama sevdiğim burnuma giderken elimi delip geçen o koyu kırmızı lekeyle duruyor havada.kafam solumda kalan aynaya dönüyor yönünü…
Kendimi görüyorum.onu görüyorum… içimde ölmeye yüz tutmuş benliğime bakıyorum utanmadan,saçlarım dağınık,bedenim bedenlikten çıkalı çok olmuş,yüzüm solgun,dudaklarım durgun,hiç hareket edesi yok gibi. Gözlerim mat,ışıksız,ve yabancı olanlara.bana yabancı.benligimle hiç tanışmamış.benim de fırsatım olmazmış tanıştırmaya…üzgünüm,bankada işlerim vardı yoksa mutlaka tanıştırırdım sizi…
Sonunda o kırmızı şeye odaklanıyor gözlerim nihayetinde, kaynağı o bahsettiğim kavisli burnum,tenimi delip geçerek,daha önce oluşturduğu yoldan ilerliyor.
Başım…dünyaya eşlik etmeye karar verip onunla birlikte kendi etrafında dönüyor…ayna ve aynadaki görüntüm dalgalı ve bulanık,tüm eşya ve içinde bulunduğum oda etrafımda dönüyor…ben ayaktayım. Ne zaman ayağa kalktım?
uzaktan bir ses…
Boğuk.
Yerdeyim,sırt üstü…gülüyorum…
koyu kırmızı şey yönünü değiştirip yanağımdan yere damlıyor…yerde biriken kanımla bir zamanlar bakamadığım ve öldürdüğüm çiçeklerimi sulayıp onlarla kan kardeşi olmak istiyorum.ay, ışını odamdan esirgiyor,etraf karanlığa evriliyor.bense tavukların koşuşlarının komik olduğunu ve güvercinlerin yürüdükçe ileri geri giden kafalarına gülüyorum…sızı burnumdan bedenime geçiyor…artık gülmüyorum…veda etmek için yanımda yatmakta olan kendime bakıyorum…
suşuşlarım çağrı değil artık…Gidişlerim bir dönüş değil…