Rus tarihi dünyanın en kirli tarihidir.Ruslar yaptıkları soykırımlarla tarihe geçen en acımasız millettir.Kuzey Kafkasya Rusların soykırım uygulamalarının mezbahanesi durumundadır.
Kuzey Kafkasya’da Kuzey Kafkas halklarına uygulan soykırımın mimarı Rus çarı II. Alexander Romanov hanedanındandır.2 Mart 1855 tarihinden sonra Kafkasyalılara karşı gerçekleştirilen ve ‘soykırım’ olarak nitelendirilen ‘etnik temizlik’ ve akabinde gerçekleştirilen ‘sürgün’ onun döneminde ve kendisinin emriyle gerçekleştirildi.
İvan Davidoviç Lazarev ,Ermeni kökenli bir Rus Amiraliydi. Azerbaycanın Şuşa kentinde doğdu.Kafkasya’da Çarlığın kolonyalist politikalarını yöneten ve uygulayan isimlerdendir. 1834-1851 yılları arasında 17 yıl ‘Karadeniz Filosu Başkomutanı’ olarak görev yaptı.
Grigory Zass,’Rus Dracula’ lakaplı aslında Almanya kökenli komutan. ‘Çerkes Soykırımı’ deyince akla gelen ilk isimlerden. Çerkeslerin vücut parçaları ve kafataslarını toplayarak biriktirmesiyle ve Çerkes sivil nüfusunun büyük kısmını katletmesiyle ünlenmiştir.
Mikhail Romanov,Rus İmparatoru I. Nichola’nın oğlu. General. 20 yıl boyunca Kafkasya’daki emperyal gücün valisiydi. 1864 öncesi ‘soykırım’ ve sonrasında ‘sürgünün’ aktif uygulayıcılarındandır.
Aleksandr Suvorov,Mareşal. Çarlık ordusunun ‘Kuban Kolordu Komutanı’. Bölge halkları tarafından lanetle anılan isimlerin başında gelen ünlü Çarlık komutanı. Nogaylar’ın yanı sıra Çerkeslerin Jane boyunu toptan katledip imha etmesiyle meşhurdur.
Aleksey Yermolov,Kolonizasyon ve soykırıma önderlik eden en ünlü Rus komutanlardan. 1820’den itibaren Kafkasya Kolordu Komutanı’ydı. 1818’de Grozni, 1822’de Nalçik kalelerini kurdu. 1823’te Dağıstan’da İmam Şamil ile savaşan birlikleri komuta etti. “Bir ulus olarak Çeçenler ıslaha değil, yok edilmeye tabidir” ve “Adımın yarattığı terörün, sınırlarımızı surlardan daha iyi koruyabileceğini ümit ediyorum” sözlerinin sahibi.
II. Katerina,(Taçlı Fahişe)1762’den 1796’ya kadar Rusya İmparatoriçesi. Kafkasya’nın büyük işgal girişimi onun döneminde başladı.
Grigory Rashpil,Rus-Kafkas Savaşı sırasında Rus Çarlığı ordusunda korgeneral. Aynı zamanda bir Kazak Atamanı. Çarlığın “Karadeniz-Kazak Ordusu” Genelkurmay Başkanı.
Arkhip Osipov,bir çatışma sırasında cephaneliği patlatarak yüzlerce Çerkesi havaya uçuran asker.
Rusların Kafkasya’ya ilgilerinin başlangıcı 16. yüzyılın yarısına kadar gider. Bir çok modern tarihçi Rusya’nın 1552’de Kazan Hanlığı’nı zapt ettikten ve 1556’da Hacitarhan’ı ele geçirdikten sonra Kuzey Kafkasya’ya doğru açılmaya başladığını yazarlar. 18. yüzyılda Kafkasya’daki Rus işgali Petro ve Katerina döneminde yeni bir ivme kazandı. Petro 1722-23’te Derbend ve Bakü’yü ele geçirdi, ama bu başarılar “kısa ömürlü idi ve Ruslar İran Şahı Nadir Şah’ın baskıları sonucu buralardan geri çekilip, 1735 Ganja Antlaşması ile Derbend ve Bakü’yü İran’a bırakmak zorunda kaldılar ve bu iki şehir Ruslar tarafından ancak 1812’de kesin olarak ele geçirebildi.”
Çariçe Katerina döneminde de Rusya’nın Kafkasya’nın işgaline yönelik çabaları devam etti. Ruslar Kabartayları ele geçirerek Kafkasya’daki merkezi geçitler üzerinde hakimiyet sağladılar. Her ne kadar Osmanlı Devleti Rusların bu ilerleyişini 1768-74 Savaşı ile durdurmak istedi ise de başarılı olamadı. “Çerkesler ile Çeçenleri Kafkas hattına gönderme çabaları başarıya ulaşamadı. Ruslar, Daryal geçidini ilk defa, hem de bir araba yolunu inşa ederek aştılar ve Gürcü İmareti Krallığı’nın başkenti olan Kutayis’i (Kutais) ele geçirdiler.” Osmanlı Devleti daha sonra bu bölgedeki Rus ilerleyişini kesmek ve kendi ekonomik ve stratejik çıkarlarını korumak için 1781’de Karadeniz’in Asya kıyısında Anapa Kalesi’ni inşa ettirdi. Bu nokta Osmanlı’nın bölgede etkili olmasını sağlıyordu:
Dağlılar arasında Rusya’ya karşı tutum içinde olan feodaller buradan destekleniyor, akınlar düzenlemek için gerekli hazırlıklar buradan yapılıyordu. Anapa aynı zamanda köle ticaretinde de önemli bir merkezdi. Burası Osmanlı tacirleriyle yerli feodaller arasında ticari işlemlerin yapıldığı yerdi. Anapa İslam’ın yayılması ve propagandası açısından da önemli bir yerdi.
Osmanlı’nın bu ve benzer çabaları Rus ilerleyişini durdurmaya yetmedi. Özellikle Kuzey Kafkasya’da Ruslar önemli başarılar elde ettiler.
Başarılarında askeri işgallerini birtakım sosyal, ekonomik ve siyasi politikalarla desteklemelerinin önemli bir rolü vardı. Bu politikaların başlıca özellikleri şunlardı:
a) Kafkas topraklarına Kazak askerleri ve köylülerinin yerleştirilmesi ve stanitsaların kurulması
b) Kafkas halkları içindeki sınıfsal anlaşmazlıklardan yararlanarak bazı ödüller ve imtiyazlar karşılığında eşraf ve feodal beyleri kendi taraflarına çekmek
c) İslam dininin ve din adamlarının Kafkas toplumları içindeki etkisini azaltmak.7
Bu politikaları Ruslara Kafkasya’yı işgallerinde yardımcı oldu. Ama yine de Rusların Kafkasya’yı fethi çok kolay olmadı. Özellikle 19. yüzyılın başından itibaren görülen Kafkas direniş hareketleri Rusya’nın karşısına çıkan engellerden biri idi. Buna rağmen 1804-1810 yılları arasında Ruslar Kafkasya’da özellikle General P. Tsitsionov’un Kafkasya komutanlığı döneminde önemli kazanımlar elde ettiler:
(Tsitsionov) Karabağ, Şirvan, Şeki ile kolayca anlaşma imzalandı. Bu anlaşmalar uyarınca, hanlar iç işlerinde tamamen serbest olacaklar ve hanedanlar veraset haklarını koruyacaklardı. Karşılık olarak Rus garnizonlarını kabul edecekler, nakdi ve ayni haraç verecekler, daha da önemlisi, “Pax Russica”ya razı olacaklar, yani savaş ve dış siyasete ilişkin haklarını Rusya’ya teslim edeceklerdi. Buna yanaşmayan hanlıklar, Tsitsionov tarafından güç kullanılarak ikna ediliyorlardı. 1804’te Cevad Han’ın destani direnişine rağmen Gence işgal edildi. İki yıl sonra Derbend ile Kuba alındı… Ruslar ertesi yıl (Bakü’yü) kuşattılar ve çok geçmeden de zapt ettiler. Böylece 1810 yılına doğru Dağıstan ile Kuzeybatı Kafkasya dışında kalan yerler tamamen Rus hakimiyeti altına düştü.
Rusların Kafkasya’da ilerleyişi Kafkas halklarının direnişini de birlikte getirdi. Örneğin 1804’te Zolka denilen yerde Rus-İran Savaşı’nı da bahane eden Çerkesler yaklaşık 7000 kişilik bir kuvvetle Ruslara saldırdılar. Ama savaştan sayıca ve silahça üstün olan Ruslar galip çıktı. Benzer şekilde, 1809-1810 yıllarında Khaberdey köylerinde Ruslara karşı isyanlar çıktı ama bu isyanlar da Ruslar tarfından bastırıldı. Bu ve benzeri isyanlar, özellikle 1830’larda başlayanlar, Rusların Kafkasya’yı işgalini önleyemedi, ama büyük oranda zorlaştırdı ve geciktirdi.
Bununla birlikte, Rusya’nın Kafkasya’yı işgalinde, özellikle 19. yüzyılın ilk yarısında, en belirleyici etken Kafkas-Rus ilişkilerinden çok Osmalı-Rus ve İran-Rus savaşları idi. Osmanlı Devleti ve İran’ın güç kaybetmesi Rusya’nın bölgede daha da güçlenmesi anlamına geliyordu. Rusya’nın bu iki devlete karşı aldığı her başarı onun Kafkasya’da biraz daha yayılması demekti. Örneğin, Rus-İran savaşları sonucunda yapılan Gülistan Antlaşması (1813) ile Rusya “Gürcistan, Guria, İmeretya, Mingrelya ve Abhazya, Dağıstan ve Azerbeycan’ın kontrolünü ele geçirdi.” 1828’de İran’la imzaladığı Türkmençayı Antlaşması ile ise Erivan da dahil olmak üzere Aras’ın kuzeyindeki bütün toprakları ele geçirdi ve daha sonra da Kabartaylar, Osetler ve Gürcülerle yaptığı anlaşmalar sonucunda Daryal Geçidi’nden Orta Kura’ya indi. İmeretler ve Mingrelilerle olan dostluğu sayesinde de Rion Havzası’nı ve Suram Dağlarını kontrol eden Rusya Kafkasya’daki kontrolünü sağlamlaştırmak istiyordu, çünkü bu bölgeyi Akdeniz’e, Hint Okyanusu’na ve Orta Doğu’ya geçişinde bir üs olarak kullanmak istiyordu.
Ruslar, 16’ncı yüzyılın ortalarından günümüze kadar Kuzey Kafkasya halklarına yönelik olarak; Kozakların kullanılması, Ruslaştırma ve Hıristiyanlaştırma, kültürleşme ile işbirlikçiler yaratma, böl ve yönet, sürgün ve göç ettirme, Rus kökenlileri yerleştirme, baskı ve şiddet politikalarını yaygınlıkla uygulamışlardır. Rusya’nın tarihsel süreçte uyguladığı bu politikalar bölge halklarının bölünmesi ve Rusya’ya karşı güçlü bir ulusal egemenlik mücadelesinin engellenmesi açından kısmi ve dönemsel bir başarılı sağlamasına rağmen, bölgenin tam olarak kontrol altında tutulması hiçbir zaman mümkün olmamıştır