Kutsal Kitaplar Değiştirilmiş Midir?

Fotoğraf sahibi: RDNE Stock project (@RDNE Stock project on Pexels)

Kovulmuş Şeytandan Allah’a Sığınırım
Rahman ve Rahim Allah’ın Adıyla
“Uç, sınır, kenar” anlamlarına gelen “harf” kelimesinden türetilen tahrîf “iki şekilde yorumlanması mümkün olan bir sözü bir tarafa çekmek”, “kelimenin veya sözün anlamını benzer anlamlarla değiştirmek”, “manasını bozmadan lafzı değiştirmek” gibi anlamlara gelmektedir. (İsfehâni, Müfredât sayfa 228, İbn Manzûr, Lisânü’l Arap , IX, 43, Cürcâni, Seyyid Şerif, Tarifât sayfa 53)
Tahrif kelimesine ilk dönem sözlüklerinde verilen anlamlar metinden çok yorumla ilgili olup anlamın çarpıtılmasını ifade etmektedir. Kur’an’da tahrîf kelimesi Ehl-i Kitap ile ilgili olarak dört yerde geçmekte olup bunlar Bakara Sûresi 75, Nisa Sûresi 46, Maide Sûresi 13 ile 41. ayetlerdir ve bu ayetlerde tahrif kelimesi, bir kelime grubunun parçası olup “kelimelerin mevzilerinden tahrif edildiği belirtilmektedir. Bakara Sûresi 75. ayetindeyse Allah sözünün tahrif edildiği belirtilmektedir. Bu ayetlerde geçen ‘tahrif’ kelimesiyse 2 şekilde yorumlanmış olup dilbilimcilere göre, sözün tahrifi veya ‘kelimelerin mevzilerinden tahrif edilmesi’, sözün farklı bir şekilde yorumlanması, lafzının değilde anlamının bozulması demektir. Buna göre her dört ayet kitapların yanlış yorumlandıklarını açıklamaktadır. Kur’an’da tahrifle ilişkilendirilen diğer bir kelime ‘bir şeyi başka bir yere koymak’, ‘tahrif etmek’, ‘değiştirmek'(tağyir etmek) anlamlarına gelen ‘tebdil’dir. Kelime, Kur’an’da tahrifle ilgili olarak Bakara Sûresi 59 ve A’râf Sûresi 162. ayetinde geçmekte olup İsrailoğullarından bir grup ‘zalim’in kendilerine emredilen sözleri başka sözlerle değiştirdikleri ifade edilmektedir. Her ne kadar ilk bakışta tahrifle ilgili görünmesine ve bazı yazarların bu ayetleri tahrif konusunda delil olarak sunmasına rağmen ayetler aslında İsrailoğulları’nın bir şehre girerken Allah’ın kendilerine emrettiği söz yerine başka bir sözü söylediklerini belirtmektedir; dolayısıyla burada kitabın değiştirilmesinden değil , Yahudiler’in , Allah’ın emrine karşı gelmelerinden bahsedilmektedir. Bakara Sûresi 59 ve A’râf Sûresi 162. ayetlerinin Tevrat ve İncil’in tahrif edilmesiyle alakası yoktur. 
Yine “dillerini eğip bükmek” ifadeside tahrifle ilişkilendirilmektedir. Nisa Suresi 46. ayetinde bildirildiğine göre, Yahudiler dillerini eğip bükerek Nebimiz Muhammed’e karşı “işittik ve karşı geldik”, “dinle, dinlemez olası” gibi sözler söylemişlerdir. Bu ayette, Yahudilerin Nebimiz Muhammed’le konuşurken, kelimeleri nasıl eğip bükerek hakaret ve beddua ettikleri açıklanmaktadır. Bu durumda bu ayetinde kutsal kitapların değiştirilmesiyle alakası yoktur. Kaldı ki bu ayet Tevrat’ın değiştirilmesiyle ilgilidir dersek bile ayette söz konusu olan Yahudilerdir. Bu durumda bu ayet İncil’in değiştirilmesiyle ilişkilendirilemez. “Dillerini eğip bükmek ” ifadesinin geçtiği başka bir ayette Ali İmran Sûresi 78. ayeti olup ehli kitaptan bir grup insanın birtakım cümleleri okuduklarından ve Müslümanların, okunanları Allah’ın sözleri zannetmesi için dillerini eğip büktüklerinden bahsedilmektedir. Ünlü Mutezili müfessir Zemahşeri’ye göre bu ayet, Yahudilerin, Tevrat’ta kendi çıkarlarına uymayan ayetleri okurken dillerini eğip bükerek okuduklarını, böylece insanları Tevrat’ta yazan hükümlere değilde kendi görüşlerine inandırmaya çalıştıklarını belirtmektedir. Reşid Rıza’nın Tefsiru’l Menâr kitabının 344 ve 345. sayfalarında “dili eğip bükmek” size gerçek anlamının dışında bir anlam vermek olarak açıklanmakta buna örnek olarak da , İncil’lerde “oğul” ve “Baba” kelimelerinin kullanımı gösterilmektedir. Bu kullanımlarda gerçek anlamının dışında mecazi anlamdadır. Aynı Celalledin Rumi’nin “velilerde Allah’ın çocuklarıdır” demesi gibi fakat bazı kişiler bu ifadeleri yanlış bir şekilde tefsir etmişlerdir. Ehli kitabı gerçekleri gizlemekle (kitmân) ve unutmakla(nisyân) suçlayan Kur’an ayetleride bize tahrifin mahiyeti hakkında bazı ipuçları vermektedir. Râzi’ye göre , “hakkı bâtılla karıştırmak”, “delilleri yanlış yorumlayarak insanların zihninin bulandırılması”, “hakkı gizlemek” ise insanların delillere ulaşmasına engel olunması anlamına gelmektedir. Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır’a göre Yahudiler, kendilerinin yazdığı düşünce ve çevirileri Tevrat’la karıştırmışlardır. O hâlde bu ayetler Tevrat’ın değiştirilmesini değil , Tevrat’ta yazılı bilgilerin insanlardan gizlenmesini dile getirmektedir. Yine ayetlerin satılmasıda kitapların değiştirilmesi anlamına gelmez. Aynı şey Kur’an içinde geçerlidir. Kur’an’da Müslümanlar tarafından satılmaktadır. Satma tabiri kullanılmasın diyeyse hediye tabiri uyduruldu. Yine Kur’an’ın Yahudilere yönelttiği bir başka eleştiri, Bakara Sûresi 79. ayetinde geçen elleriyle yazdıkları kitabı “Bu, Allah’tandır” diyerek satmaları ve bunun karşılığında da para almalarıdır.” Taberi’ye göre bu ayet, Yahudilerin Tevrat’a aykırı yorumlar içeren bir kitap yazıp bu kitabı Tevrat’ı bilmeyen Araplara sattıklarına işaret etmektedir. Bu ayette Yahudilerin yazdıkları kitabın ismi verilmemektedir. Müslümanlarında yazmış olduğu tefsirler ve yanlış mealler Allah Katın’dan değildir. Yine Kur’an önceki kitapları tasdiklemektedir ve Maide Sûresi 45. ayetine göre Tevrat’ta Yahudilere cana can, göze göz , burna burun, kulağa kulak , dişe diş kısas emredilmiştir ve bu buyruk bugünkü Tevrat’ta Mısır’dan çıkış, 21:23-25; Levililer, 24:17-21’de bulunmaktadır. Yine Enbiya Sûresi 105. ayetinde belirtildiğine göre , Zebur’da şöyle yazılmıştır:
“Yeryüzüne iyi kullarım varis olacaktır.”
Bu da Memurlar Kitabı’nda 37. Mezmur’un 29. cümlesinde bulunmaktadır. Yine Fetih Suresi 29. ayetine göre Kur’an, inananların İncil’de gittikçe kuvvetlenen bir filize benzetildiği açıklanmaktadır ve bu benzetme Matta 13:1-43, Markos 4:1-32; Luka 8:4-15’te geçmektedir. A’raf Süresi 40. ayetinde Allah’ın ayetlerini yalanlayan , bu ayetlere karşı kibirlenenlerin cennete girme olasılığının, devenin iğne deliğinden geçme ihtimalinden daha yüksek olmadığı ifade edilmektedir ve bu yine Matta 19:24, Markos, 10:25 ve Luka 18:25’te geçmekte olup İsa, havarilerine, “Devenin iğne deliğinden geçmesi, zenginlerin Tanrı egemenliğinden daha kolaydır” diye vaaz etmektedir. Kur’an ile önceki kitaplar arasındaki bu mesaj birliği, bazı Müslümanların iddia ettiği “Tevrat ve İncil tamamen değiştirilmiştir” şeklindeki düşünceyi kesin olarak çürütmektedir. Bu durumda Tevrat ve İncil’in tahrifi konusunda geriye iki ihtimal kalmaktadır. 1) Bu kitaplar kısmen değiştirilmiştir. Ve 2) Bu kitaplar değiştirilmemiştir. Peki bu ikisinden hangisi doğru olabilir? Bunuda şu ayetlerle açıklayalım. 
“Sana bu kitabı, kendisinden öncekileri onaylayıcı olarak gerçekle indirdi. Tevrat’ı ve İncil’i de indirdi.”(Ali İmran Sûresi 3. ayet) Bu ayettede görüldüğü gibi Kur’an önceki kitapları onaylayıcı olarak indirilmiştir. 
Tevrat indirilmeden önce İsrail kendisine haram kılıncaya kadar İsrailoğullarına tüm yiyecekler helal idi. “Doğru sözlülerseniz Tevrat’ı getirip okuyun,” de.(Ali İmran Sûresi 93. ayet) 
İçinde Allah’ın hükmü bulunan Tevrat yanlarında dururken nasıl olur da ondan yüz çevirip de seni hakem yapıyorlar? Onlar aslında inanmıyor.(Maide Sûresi 43. ayet)
Tevrat’ı, İncil’i ve kendilerine indirilenleri uygulasalardı onları baştan aşağı nimetlere boğardık. İçlerinde ılımlı bir toplum varsada çoğu kötülük işlemekte.(Maide Sûresi 66. ayet)
De, “Kitaplılar! Tevrat’ı, İncil’i ve Rabbinizden size indirileni uygulamadıkça hiçbir dayanağınız olmaz.” Rabbinden sana indirilenler, onların çoğunun azgınlık ve inkârını arttırır. İnkârcı toplum için kendini üzme.(Maide Sûresi 68. ayet)
Kendilerine Tevrat verilip de onun gereğini yerine getirmeyenlerin örneği, kitaplar taşıyan eşeğin durumuna benzer. Allah’ın ayetlerini yalanlayan topluluğun durumu ne kötüdür. Allah zalim toplumu doğruya ulaştırmaz.(Cuma Sûresi 5. ayet) 
“İncil halkı Allah’ın onda indirdiğiyle hüküm versin. Kim Allah’ın indirdiği ile hüküm vermezse işte onlar yoldan çıkanlardır.(Maide Sûresi 47. ayet)
Dikkat edilirse Tevrat indirilmeden önce İsrail kendisine haram kılıncaya kadar tüm yiyecekler İsrailoğullarına helalmiş doğru söylüyorlarsa Tevrat’ı getirmeleri istenmektedir. Yine ellerinde Allah’ın hükmü bulunan Tevrat yanlarında olduğu hâlde Nebimiz Muhammed’i hakem yapıyorlar Allah’sa Tevrat’a uymamaları durumunu eleştirmektedir. Yine Cuma Sûresi 5. ayetinde kendilerine Tevrat verilipte ona uymayanların durumu kitaplar taşıyan eşeğin durumuna benzetilmiş sadece onlar değil her kim kendilerinde bulunan Allah’ın indirdiği kitaba göre hareket etmese durumu kitap taşıyan eşeğe benzer. Müslümanlar’da Kur’an’a uymayıp Buhari, Müslim, Ebu Davud ve diğerlerinin kitaplarındaki hadislere uyduğu müddetçe durumu kitap taşıyan eşeğe benzer. Yine Maide Sûresi 47. ayetindeyse İncil halkının Allah’ın onda indirdiğiyle hüküm vermeleri istenmektedir. Yine Hristiyan ve Yahudiler cennete gidecek mi ona bakalım.
“İnananlar, Yahudiler, Hristiyanlar ve diğer dinlerden her kim: Allah’a ve ahirete inanır ve erdemli bir hayat sürdürürse, onların ödülleri Rab’leri katındadır. Onlar için korku ve üzüntü yoktur.(Bakara Sûresi 62. ayet) 
Bu ayete göre diğer dinlerden olanlarda cennete gidecektir. Fakat herkesinde bildiği gibi değiştirilen bir kitaba göre hareket edenler cennete gitmezler. Yine onların hepsi bir değildir. İçlerinde kötü olanlar olduğu gibi iyi olanlarıda vardır. Kötü olanları kitapları değiştirmeye kalkışsa iyi olanları buna izin vermez. 
“Ancak hepsi bir değil. Kitap halkından bir grup var ki geceleri Allah’ın ayetlerini okuyup secde ederler.(Ali İmran Sûresi 113.ayet) Diğer kitaplar değiştirilmişse burada okunan ayetler ne oluyor?
Yine Allah diğer kutsal kitaplarda da onların değiştirilmeyeceğini söyledi. Onlara bakalım. 
“Tüm insanlar ota benzer. Ot kurur çiçek solar. Fakat Allah’ımızın sözü sonsuza dek durur.”(Yeşaya 40:6-8)
Yine ellerindeki kitapları değiştiripte o kitapları değiştirdiklerini kitaplara yazarlar mı? Tevrat’a görede Yahudiler kitapların anlamlarını çarpıtıp başka anlamlar vermekteler onlara bakalım.
Kâhinleri kutsal olanı kirletip, Yasayı çarpıtırlar.(Sefanya 3:4)
“‘Nasıl, biz bilge kişileriz, RAB’bin Yasası bizdedir, diyebiliyorsunuz? İşte, bilginlerin yalancı kalemi Yasayı yalana çevirmiş. Bilgeler utandırıldı, Yıldırılıp ele geçirildi. RAB’bin sözünü reddettiler. Nasıl bir bilgelikmiş onlarınki.(Yeremya 8:8-9) Hristiyan ve Yahudi din adamlarıda Müslüman din adamlarının Kur’an ayetlerini çarpıtıp içinde yer almayan kelimeleri meale eklediği  ve tefsir yapmamaları gerektiği hâlde yaptığı gibi Tevrat ve İncil ayetlerini tahrif edip bambaşka anlamlara çevirip anlamlarını çarpıttılar ve tefsir yaptılar. Ama gerçekte hiç bir kutsal kitap değiştirilmedi. Bu açıklamalar ışığında hem ilk dönem kaynaklarının kelimeye yükledikleri anlam, hemde Kur’an ifadeleri göz önünde bulundurulduğunda, Kur’an’da geçen “tahrif” kelimesinin “anlamı çarpıtmak, söze yanlış anlam vermek, sözü gerçek amacından saptırmak ve kelimeleri bağlamından koparmak” gibi anlamlara gelmektedir ki Sefanya 3:4’te Kâhinleri kutsal olanı kirletip, Yasayı çarpıtırlar.(Sefanya 3:4) geçmektedir. 
Ayrıca Kur’an’da geçen durumlar aynı şekilde Müslümanlar içinde geçerlidir. Zira onların yazdığı tefsirler Allah Katın’dan değildir. Bunu bildikleri hâlde Allah Katındandır deyip bunları satmaktadırlar, ayetlerde geçen bazı kelimeleri saklamaktadırlar mesela İsra Sûresi 78. ayetinde sabah Kur’an’ı geçmektedir buna rağmen sabah namazı yazmaktadırlar , Kur’an’da bazı ayetlerde bazı kelimelerin geçmediğini bildikleri hâlde bu kelimeleri yazmaktalar bu durum sadece hadislerle amel edenler için geçerli değildir. Aynı zamanda Kur’an’ı yeterli görenler içinde geçerlidir. Kimsenin ismini vermeyeyim. Ama mesela en çok çarpıtılan ayetlerden birisi İsra Suresi 13. ayeti olup doğrusu şöyledir:
“Her insanın kuşunu boynuna bağladık ve kıyamet günü onun için açılmış olarak bulacağı bir kitap çıkarırız.”(İsra Suresi 13. ayet) 
Ayrıca Kur’an ayetleride onlar tarafından inkâr edilmektedir. Örneğin Kur’an ayeti hadise uymayınca hadis uydurmadır demeleri gerekirken hadis ayeti neshetti deyip ayetleri inkâr etmekteler. Yani anlaşılacağı üzere aynı şeyler Müslümanlar içinde geçerlidir.

Rıdvan Kaya
İlahiyat, elektrik, ziraat mühendisliği, ağız ve diş sağlığı okudum.
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
Dabbe ve Mehdi Dabbe ’debb eden yani hareketli , canlı bir varlıktır.

Dabbe ve Mehdi Dabbe ’debb eden yani hareketli , canlı bir varlıktır.

Sonraki
İBLİS MELEK Mİ? İBLİS KIYAS YAPTIRIR! İBLİS VE KUR’AN

İBLİS MELEK Mİ? İBLİS KIYAS YAPTIRIR! İBLİS VE KUR’AN

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.