Sizin kalbiniz hangisini seçmek istiyor?
Genel bir gerçeklikle insanın aklında ve kalbinde iyiliğin var olduğu kadar kötülükte vardır. Fakat asıl mesele hangisini seçmek istediğimizle alakalıdır.
Unutmayın insan kalbinde ne yaşıyorsa onu görür. (Goethe)
Birinin kötülük yaptığını gördüğümüzde: zaten o buralı oradaki insanlardan hayır gelmezmiş, müslüman olmayandan korkacaksın, erkek/kadın milleti gibi basmakalıp yargılar, onun annesi/babası ne ki zaten kalıtımsal sebeplerden, ateistmiş işte ne beklersin… Gibi gibi bize göre kötülük yapanların nedenlerini bu muhtelif sebeplerden birine sığdırır ve infaza sürükleriz. İnsan olarak en başta bunlardan sıyrılmamız gerek diye düşünüyorum; nitekim kötülük yapanların o ya da şu nedenlere bağlı olduğunu düşünmeden onun bu tercihini kendisi istediği için yaptığını kabullenmeliyiz.
Kötülüğe başlamayın ki devamı gelmesin!
Her ne pahasına olursa olsun kötülükler çok gibi gözükse bile, siz içinizdeki iyiliği öldürmezseniz ahmak olmazsınız merak etmeyin! Bana kötülük etti ben daha beterini yapmalıyım yahut o bunu hak etti gibi yargıları uyguladığınızda sizi rahatlatmayacaktır. Aksine artık siz de kötülüğün kilidini yüreğinizde kırmışsınızdır ve bilirsiniz, bir kez tadılan şeylerin hep devamı gelir… Aslında basit bir paradokstur bu. Kötülük silsilesi sardıkça sizi zeki veya hakkını yedirmeyen değil andaval olursunuz!
Tolstoy’un iyilikle bağlantılı bir sözünü paylaşmak isterim: “İyilik yapabildiğim zaman mutlu olurum ama en büyük mutluluk yapılan bir haksızlığı düzeltmektir.”