Sanal ortamda çok seviyoruz onları. Yüzlerce komik, sempatik, eğlenceli hayvan videosu paylaşmaktan ve izlemekten bıkmıyoruz. Kedilerin köpeklerle, farelerin kedilerle, kuşların kedilerle dost olabildiğini, neşeyle eğlenip, birbirlerine sokularak uyuyabildiklerini görüp, insanlara ders olmasını dilediğimiz görüntülerini paylaşıyoruz.
“Kedi- köpek gibi hırlaşıyorlar.” ya da “kedinin fare ile oynadığı gibi oynuyor” benzetmelerini yalanlayan samimiyetleri ve dostlukları insanlara ders verip, örnek olabiliyor mu sizce?
Bir tanesini çok sevdik. “Kuyu” adı verilen bir köpekçiği, televizyon kanalları ilgi gösterdiği için yaşama döndürüp, kameraların önünde hayatını kurtaran kahramanlar oluşturduk. İyi. Çok güzel! Kuyu, şanslıydı ve oradan sesini, koca Türkiye’ye duyuran kameralara denk geldi. Ama ‘Kuyu’cuk kadar şanslı olamayan o kadar çok hayvancık var ki…. Eminim kameralar yanı başlarında olmasa, birçok insan “Amaaan, kim çıkaracak o hayvanı oradan? 60-70 metre mesafe de az değil ki! Bırakın ölsün. Acı çekmesin diye üzerine toprak atın” denirdi. Demezler miydi? Derlerdi. (Bu arada o derinliğin kaç metre olduğunu her kanal ve haber kaynağı farklı söyledi. 40 diyen de oldu, 100 diyen de. Ben 60- 70 metre diyorum) Kuyuda su yoksa o kuyunun üstü neden açık duruyor o da ayrı bir sorumsuzluk konusu. Kuyu şanslı bir köpekçikti. Kameralar ve tv kanalları ilgilenince ölüme terk edilmedi ve kurtuldu. Onun kadar şanslı olamayanlar, acı bir şekilde canlarını kaybediyorlar maalesef.
İnternet ortamlarında paylaşılan bazı videolardaki hayvan dostlarımız da şanslı olabilir ama maalesef, çirkin ölüm sahnelerini, şiddet içeren görüntülerini de paylaşanlar da var. Paylaşan değil, yapan suçlu elbette. Neden? Tek istekleri, sizin vereceğiniz 1-2 kuru ekmek lokmasını paylaşmak ve elinizin sevgi dolu teması ile okşanmak olan, kötülük bilmeyen bu minik canlıları neden öldürürsünüz? Onlara acı çektirmek, bir yerlerini kesmek, ezip, ölümlerine neden olmak çok mu güzel? Onların da bir canı ve yaşam hakkı yok mu? Ne geçiyor elinize onları yok etmekle? Vicdanınız rahat mı? O minik canlar ölürken, can çekişirken o acı dolu hallerini görmek hoşunuza mı gidiyor? Cevabınız ‘evet’ olabiliyorsa… Sizden korkulur. Bir hayvana zarar veren birisi, insanlara da zarar verebilir. Yapmayın Allah aşkına! Sizin canınıza, malınıza kast etmeyen bir varlığı cezalandırmayın.
Yaşadığımız semtte de birileri 6-7 küçük köpekçiği öldürmüş. Üzerlerinde kan ve yara izi yoktu. Gariplerin hepsi zehirli bir şey yiyerek ölmüş olmalı. Sonrasında da yolun kenarına çöp yığını gibi üst üste atılmışlar. İçler acısı halleri olan o kuçuların kime, ne zararı vardı? Belki sizlerle oynamak, yediklerinizin atıklarına ortak olmak istemişlerdir. Üzerinize saldırıp, sizi ısırıp, canınızı mı yaktılar? Böyle bir şey yapmaları için bile sizin onlara kötü davranmış olmanız lazım. Köpekler, insanlar kadar kötü olmayı bilmez.
Ne olurdu bir telefon ederek, o köpeklerin belediye araçlarınca alınıp, barınağa ya da yaşayabilecekleri başka bir alana götürülmelerini sağlasaydınız? Ne olurdu o kuçuların da bir yerlerde hayatlarını sürdürebilecekleri bir yolu tercih ederek, onları kendinizden uzakta, güvenle yaşayacakları bir yere naklettirseydiniz?
Her gün böyle onlarca hayvan dostumuzun haberlerde, internetteki paylaşımlarda telef olduklarına şahit olmak içimizi acıtıyor.
Bu arada… Bizim bir köpeğimiz var. Adı Gece. Şimdilerde ona bir de yavru bir sokak köpeği arkadaşlık etmeye başladı. Adını “Çiroz” koyduk. Her gün Çiroz için de ekmek-kemik alıyoruz. O, bizi seçtiği için mutlu. Sokağımızda çocuklar gibi koşturup, bizi görünce zıplıyor. Onların mutluluğunu görmek bile bizi sevindiriyor. Tam tersi durum olan ölümlerine şahit olma ise çok acı. Lütfen sevin onları. Sizden küçük ve aciz durumdaki tüm canlıları koruyun. Bu dünya sevgi ile güzel olur.
Canlı olan her şeyi sevelim, koruyalım.
Mart 2017