Yakın bir zamana kadar varlığından bir haber olduğum yerlerde tanıdık hislerimden beslenen sayem -gölge- susmak bilmiyor. Yazmasam daha kötü oluyor. Hissettiğim şeylerden hangisini anlatarak başlamalı karar veremiyorum. Gürültülü buzdolapları peşimi bırakmıyor. Her sağa dönüp bakışım sanki o kadar da yabancı değil dedirttiriyor. Krem rengi ile beyaz ne kadar da yakışıyor. Peki ya biz? Biz, biz miyiz? Sanki bir kum saati. İnce bir kıvrıma bağlı, birbirinin aynı gibi ve bir o kadar da uzak. Aksam seni doldururum ve bir sıçrayışla aksan beni doldurursun. Sorgulamadan geçen yolların tek bir yere varma olasılığı, köpek balıklarının deniz analarını prezervatif olarak kullanması olasılığından çok daha düşüktür. Tüm bunları kendim için mi yoksa bizim için mi yapıyorum emin değilim. Bundan hiçbir zaman emin olamadım. Emin olanına rastladığımda ise hep bakakaldım. Ne kadar sessiz. Aylardır böyle bir sessizliğe karşılık para ödediğimi sanıyorum. Evim hep gürültülü. Dünyanın insanlar ile iletişime geçmek için başvurduğu çeşitli yollar var. Yaşanan her olayda şahit olmamız gereken bir şey, anlamamız istenen bir şey var. O şekilde anlamazsan başka şekilde başka şekilde, o da olmazsa başka bir şekilde önümüze getiriyor ve karşımıza geçiyor. Bağlıyor kollarını önünde, çiçek misali. O bakışları hiç hissettiğin olmadı mı gerçekten? Ya da bazen nefesinin tam da hızlandığı orada, kalpte bahsedilen o yerin aynı anda aksiyon aldığı, o da mı olmadı? Bir şeyi nasıl yaşayacağını belirleyen sadece sensin, saye. Canım saye. Sağdan soldan, genetikten kimyadan gelen şeyler ne yapacağını bildiği için genellikle ele geçirmesi daha kolay oluyor. Gelişim bir açıdan da bu yüzden önemli değil mi? Gelişime varan yolların sorgulama ile bir ilişkisi olduğunu düşünüp meyletmemek elde değil. Bilmediğim bir yerde, perdeleri açmadan veya pencereler sonuna kadar açık aynı zamanda tamamen sessiz olmak ne demek, tüm bunlar bana neler yaptırır ve Saye oradan nasıl ayrılır her zaman merak ettim. Hep, artık olsun istedim. İyi bir günümde iken bunun için çaba sarf edip sarf etmediğimi sorarsanız, kocaman gülümser ve evet derim. Bir cümleler kurarım, ne çok iç çekerim. Ama normal bir günümde aynı soru sorulacak olursa yalnızca tebessüm ederim. Görüyorum ki, bitki çayını alkole tercih ediyorum. Birkaç dakikada bir çakmak arayacağım şeyler yerine resmi tercih ediyorum, bu puzzle bari bitsin diyorum. Bir bilsen, kendi kendime nasıl iyi geliyorum. Sana senin nasıl geldiğini bilmenin, nasıl geleceğine karar veremeden geçirdiğin sürenin ve bu süreye farkında olmadan benzemenin görünmez, işitilmez, hissedilse de his ne bilmezi sensin. Buzdolabının sesi kısıldı. Benimse gözlerim ağırlaştı. Az evvel sipariş ettiğim bitki çayının pembesi krem rengi ve beyaza neşe kattı. Dostoyevski okumak istiyorum. Evvelinde ise şunu sormak istiyorum; köpek balıklarının denizanalarını prezervatif olarak kullandığını biliyor muydunuz?
Köpek balıklarının denizanalarını prezervatif olarak kullandığını ..?
Subscribe
Giriş Yap
Yorum yapmak için giriş yapmalısın
0 Yorum