İnsan belki de dünyadaki en tehlikeli canlıların başında geliyor. Doğada, kışkırtılmadığı sürece hiçbir canlı bir diğerine zarar vermez ya da işkence etmez. Kendi çıkarları için sömürmez. Sadece besin zinciri takip edildiğinde hayvanların hayatta kalma içgüdülerin ile karınlarını doyurmak amacıyla birbirlerini öldürdüğünü görürsünüz. Bu da dünyanın belki de en normal tablosudur.
Oysa insanlar aynı sınıfta oldukları hayvan kardeşlerine kıyasla vicdandan yoksun, cani ve bencildirler. Onlar için bir başka hayvana zarar vermek hayatta kalma içgüdüsü sonucu ortaya çıkmaz. Sadece yapabildikleri için yaparlar. Hayvanlar üzerinden para kazanırlar, insanlar üzerinde tatmin edemedikleri egolarını onların üzerinde tatmin ederler, döverler ve hatta tecavüz ederler. Bir hayvan olduğunun bilincinde olmayan üstün ırk(!) insan, tacizin ve tecavüzün olmadığı hayvanlar alemini örnek alacak kadar akla sahip değildir.
Kıyım, Yıkım, Cinayet ve ÖDÜL
Yukarda bahsettiğim duruma uyan korkunç bir örnek birkaç gündür İstanbul’a bağlı Büyükada’da yaşanıyor. Adalarda faytonlara koşulup vicdansızca çalıştırılan atlar, yapılan sağlık taraması sonunda hasta çıktılar. Üstelik bu hastalık, at vebası adı verilen çok ciddi ve bulaşıcı bir hastalıktı. Yönetim bu durumla başa çıkmak için elbette mükemmel bir çözüm buldu. Adaya hayvan giriş çıkışını kapattı. At sahiplerinden çukurlar kazmalarını istedi. Tüm dünyada vebanın en karanlık zamanlarında insanlara yaptıkları gibi şimdi de bu hayvanları öldürüp soğuk çukurlara terk etme kararı aldılar. Bununla kaldığını zannediyorsanız yanılıyorsunuz. Atlarını öldürüp gömen sahiplerine at başına para ödeyeceklerini de duyurdular.
İki yılda bir sağlık taramasından geçirilen, bu iki yıllık boşluklarda ise insanların yüzlerce kiloluk yüklerini her gün ve her saat sırtında taşıyan atların kaderi bu olmuştu. Kölelikle geçen bir hayat ve öldürülüp gömülmek… Adalar Belediye Başkanı Erdem Gül, 2020 yılı itibari ile fayton kullanımının kaldırılmasını planladığını duyurdu. Bunun için adada kullanılacak alternatif bir ulaşım yolu bulacağını iddia etti. Ama elbette bu duyuru, yüreğimize su serpmedi. Çünkü bu yaşadığımız çağ için bir lütuf değil, insanın köle gibi çalıştırıp hastalanınca öldürdüğü tüm hayvanların ruhu için çoktan alınması gereken bir karardı. Bir zorunluluktu.
İnsan, insanı köleleştirmekten bile tam anlamıyla vazgeçebilmiş değil. Hal böyleyken kendinin de bir hayvan olduğunu kabul etmeye ve merhameti benimsemeye ne zaman ikna olacak bilmiyorum.
Dilerim bir an önce.
Dilerim daha fazla can, acı çekerek yok olmadan.