Her iktisat öğrencisi veya iktisada giriş dersi alan öğrencinin bildiği kayıtsızlık eğrisi üzerinde duracağım. Yine, klasik iktisadın, insanı robot olarak görmesi sonucu, insan davranışlarını pek takmadığını göreceğiz. İlk önce her insanın anlayabileceği, en basit bir şekilde kayıtsızlık eğrisini anlatmaya çalışacağım. Böylece, anlamanın kanıtınında, en basit anlatmak gerektiğini bir kere daha doğrulayacağız.
İnsanlar, kullandıkları mal ve hizmet karşılığı fayda üretirler. Şöyle ki; örneğin 3₺’ye aldığın üründen fiyata bağlı olarak alınan fayda 3, 2₺’ye aldığın üründen 4 fayda, 1₺’ye aldığın üründen alınan fayda 5 olsun. Fakat bu rakamsal olarak verdiğim fayda düzeyleri de her zaman aynı fiyatla eş oranda artıp azalmaz. Yoksa yukarda 0₺’ye kaç fayda geleceğini sorsak herhalde herkes rahatlıkla 6 diyebilirdi. Ama bizler robot değiliz 0₺’ye belki de 10 fayda, 15 fayda alabilirdik. Ayrıca sıfıra olan tepki çok farklı ve bu kendi başına başka bir yazı oluşturabilir.
Bu konu hallolduysa ikinci bir malı ortaya çıkarabiliriz. Yukarıdaki elma olsun ve onla ikame edilebilir (yani eş düzeyde tutulabilir, örneğin kek ve pasta) olan ayva olsun (armut diyemedim nedenini bilmiyorum, eriğin de hastaları var). İşte kayıtsızlık eğrisi, bu birbirleri ile ikame edilebilir mal olan elma ve ayvanın, tüketiciye aynı fayda düzeyini sağladığını kabul eder. Yani elmadan 5 birim (E1), ayvadan 2 birim (A1) alalım ve bunlardan toplam 10 fayda üretelim. Elmadan aldığımız 5 birimi 2 birime (E2) düşürelim ve bu kaybolan 3 birimi ayva ile dolduralım (A2). Yani tam tersini yapalım. Elimizde olan şu an 2 elma (E2) ve 5 (A2) ayvadır (artık L noktasındayız) ve kayıtsızlık eğrisi üzerinde aldığımız toplam fayda yine 10’dur. Yani siz, K-L eğrisinin üstünde, neresinde olursanız olun, aynı fayda düzeyini üreteceksiniz. Ama aslında öyle midir? Biraz bu duruma şüpheci yaklaşalım.
Aşağıdaki grafik, Daniel Kahneman’ın Hızlı ve Yavaş Düşünme kitabının ‘Mülkiyet Etkisi’ başlıklı yazısının altındaki grafiğin süslenmiş halidir. (Biraz da yukardakine benzetmeye çalıştım)
Burada bir başka eğri daha eklendi (1 numaralı) ve bu da farklı bir fayda düzeyini temsil ediyor. 1 numaralı eğri, 2 numaralı eğrinin solunda kaldığından dolayı, daha az bir fayda düzeyini göstermektedir. Yani ben C de olmaktansa K-L ikilisinden birinde olurum daha iyi diyorsunuz. Ayrıca elma ve ayva gitti ve yerine boş zaman ve gelir eklendi. Şimdi siz bir şirkette çalışıyorsunuz C noktasındasınız ve size daha fazla fayda sağlayacak 2 seçenek sunuluyor (bunlar temsili olarak grafikte K ve L’dir) İlk seçenek (K diyelim) 10.000 ₺’lik zam. İkinci seçenekse (L) fazladan 10 tatil günü. Siz şu anki şartlar altında muhtemelen 10.000 ₺’lik olan zammı seçeceksiniz (yani K noktasına geldiniz). İyi güzel fazladan 10.000 ₺ alıyoruz. Şimdi size farklı 2 seçenek daha sunacağım. K’yı seçerseniz, yani olduğunuz yerde kalırsanız kazanç ya da kayıp yok, fakat L noktasını seçerseniz fazladan 10 tatil günü kazanacaksınız ve artık fazladan 10.000 ₺ kazanmayacaksınız. Bunu çoğu kişi kabul etmeyecek, fazladan aldığı 10.000 ₺’yi vermek istemeyecektir; fazladan 10 tatil günü alsa bile. Ama yukarıda klasik iktisadın savunduğu elma-ayva grafiğinde, K veya L aynı fayda düzeyini temsil etmekteydi, yani 10.000₺’ye de, fazladan 10 tatil gününe de aynı biçimde yaklaşmamız gerektiğini söylemekteydi. Fakat bu böyle değildir. Çünkü fazladan 10 tatil günü veya fazladan 10.000 ₺ aynı faydayı sağlaması mümkün değildir.
Hepimizin farklı duyguları, düşünceleri, sosyal yaşamları, etrafı algılayış biçimleri farklıdır. K’dan L’ye geçmeme sebebimizi yazar kitabında ‘kayıptan kaçınma’ olarak adlandırmıştır. Buna başka bir yazıda değinirim. Kabaca anlatılmak istenen, aynı eğri üzerinde herhangi bir noktanın, aynı fayda düzeyini sağlamasının mümkün olmadığıdır. Çünkü böyle bir teori, geçmişi, geleceği, şu anki durumu yok sayar ve sizi seçimler karşısında aldığınız faydaları hiçe sayarak, sizi adeta bir robot olarak görür.