Kıyıya Vuran Ölü Balıklar

Fotoğraf sahibi: Red-heart Li (@Red-heart Li on Pexels)

Hiçim, yokum, sızım var. İlan verdiğim beyinde dolaşıyorum ama bulamıyorum cismimi, ismimi… Ben beni hatırlamazken kim beni bilsin, kim beni duysun.

Kalbimin ağrısı geçecek mi, gözlerimin yorgunluğu dinecek mi, sonra ellerim birine kavuşacak mı? Bu sesler genelde bana sorular soruyor ama ben cevap bekliyorum. Ne kadar bundan korksam da bekliyorum. Bazen bu cevabı alıyorum, ağzımın payını alıp oturuyorum, oturuyorum… Saatlerce, günlerce belki haftalarca içimdeki bu cevapla oturuyorum.

İçimden gelen bu seste neydi? Daha doğrusu içimden gelen durmak bilmeyen bu sesler de neyin nesiydi? Biri bu böyledir diyor biri bu şöyledir. Kafamın içindeki o sesler bir gün susacak mı bilmiyorum. Kayıp bir insanın çığlığı olmalı bu ses, bu soru, bu cevap. Ben kayboldum. Kendimi bulmaya çalışıyorum olabildiğince. Bazen buluyorum ama kendini bulmak da yetmiyor bazı. Birini bulmak istiyorsun, kayıp biri var aklımda. Sanki yerini hissediyorum ama dedim ya kayıp. Geçen gün ilan verdim beynin kıvrımlarına bir baktım ki artık bedeni silinmiş, sadece ruhu dolaşıyor bir hayalet gibi…

Şimdi dışarıdan sesler geliyor. Evlerden ise uykunun verdiği hırıltılı sesler yükseliyor. Herkes habersiz beş dakika sonra ne olacağından tıpkı benim gibi tıpkı senin gibi. Beş dakika sonra yatacağım diye plan yapsam da hala sandalyenin üzerinde yazıyorum. Gözümü ovuşturuyorum gece lambasının o loş ışığında düşünüyorum. Sahi ruhum devam eder mi? Yavaş yavaş ismim siliniyor cismim ise değişiyor. Sonunda toprağa varacak ve yitip gidecek. Gözlerim, ellerim, dudağım, burnum, ayaklarım kalmayacak acaba ruhum devam edecek mi?

Şarkıda ben yoksam o da yok diyor ama ben silinsem bile başkaları kalmaya devam edecek mi bilmiyorum. Belki onlar da silinip gidecekler. Her anı yaşar gibi dursak da yaşamın içinde bazen öldüğümüz anlar olur. Sadece biz yaşıyoruz zannederiz o ayrı. Mesela kavga ederken, küfür edip karşındakini incitirken yaşamayız sadece karşımızdakine bir şeyler yaşatırız.

O var olurken, ben hiç oldum. O yürürken, ben durdum. O konuşup bana hakaretler ederken ben sustum. Ben hep durağandım ama şimdi devinim kazanmanın zamanı, şimdi var olmanın zamanı, soluk alıp cevabı yapıştırmanın, ağzının payını verip ben de varım, artık susmayacağım demenin zamanı. 

Ama problem nedir her zaman biliyor musun. Zaman geldi dedim ya doğru zaman dedim ya bu zaman bir benimle işbirliği yapmıyor. Ben de benimle hiç olmaya devam ediyorum. Bir hiç nasıl olur da yazabilir, düşünebilir diyorsun belki de. Bunu ben de soruyorum kendime. Belki de benim kendim için düşündüklerim doğru değildir. Nasıl bir söz var sendeki ben düşündüğün gibi değil. Belki bendeki ben de benim düşündüğüm gibi değil.

Kendimi olduğum gibi göremezken bir başkasının beni görebilmesini nasıl isteyebilirim ki. Devam edemiyorum bir adım öteye adım atamıyorum sadece kalemim ilerliyor o da bu hayatta değil sadece kağıtta soldan sağa akıyor kelimeler ama ben duruyorum. Bir hareket istiyorum. Şimdi elimi çenemden çekiyorum kolumun üzerine koyuyorum, kalemi bıraktım az önce, kolonyayı aldım mandalinalı kolonyamı içime çektim. Sonra kalemi yeniden aldım elime. Durmuyorum. Durduğumu zannederken bile bir devinim halindeyim.

Hala aynı yerdeyim. İçimdekiler dışıma vuruyor, kıyıya vuran ölü balıklar gibi. Denizine kavuşmak istiyor bu ölü balıklar. Ama ben buna izin vermeyeceğim. Bir ölüyü daha ne kadar yanında tutabilirsin ki? Kötü kokular yaymaya başlar, bazıları biliyorum ki yaşarken kötü kokuyor. Bu koku canlıdan nasıl gelir ki dersin ama canlı bile olsa kalbimin denizinden atıyorum onları kıyıya…

Kalbimin kirlenmesini istemiyorum artık, zihnim fazlasıyla meşgul çünkü bunları unatamıyorum. Ölü balıklar gözümün önüne geliyor ama kalbimin denizine bir daha almayabilirim onları. Kıyıda köşede dursunlar, bir yerlerde… Tıpkı beni de bir ölüymüşüm gibi bir kenara attıkları gibi!

 

Seda Arslan
Hiçim, yokum, sızım var. İlan verdiğim beyinde dolaşıyorum ama bulamıyorum cismimi, ismimi...
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
Hibrit çalışma nedir?
Sonraki
Aileni gururlandırmak mı yoksa kendinden vazgeçmek mi?

Aileni gururlandırmak mı yoksa kendinden vazgeçmek mi?

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.