HAYATIMIZI DEĞİŞTİRECEK UFKUNUZU AÇACAK HAYATI SORGULATACAK KİTAPLAR
Günümüz dünyasının karmaşıklığında bazen sığınacak bir liman bazen de bir yol gösterici arıyoruz .Bu nedenle sıklıkla daha önce okunup üzerine eleştirisi yapılmış kitaplara başvuruyoruz .Aşagıda bahsedeceğim kitaplar size hayata farklı bir pencereden bakmanızı saglayacak ve gelişiminiz için bir kilometretaşı daha eklemenize yardımcı olacak. SİZCE DE BU TAVSİYELERE İHTİYACINIZ YOK MU? Bende 10 kitaptan oluşan bir liste derledim sizin için.EĞER BENİMDE ÖNERİYE İHTİYACIM VAR DİYORSANIZ MUTLAKA GÖZ ATMALISIIZ
HAYATINIZI DEĞİŞTİRECEK HAYATINIZA KİLOMETRE TAŞLARI EKLEYECEK KİTAPLAR
1-ROBİN SHARMA / SEN ÖLÜNCE KİMLER AĞLAR
Çocukluk yıllarımda babam, bana asla unutmayacağım bir şey söylemişti: “Evlat, doğduğunda tüm dünya gülümserken sen ağlıyordun. Öyle bir yaşam sür ki öldüğünde tüm dünya ağlıyorken, senin yüzünde gülümseme olsun.” Hayatın gerçekte ne olduğunu unuttuğumuz bir çağda yaşıyoruz. Bir insanı rahatlıkla Ay’a gönderebiliyoruz ama caddenin karşısına geçip komşumuzla buluşma konusunda sıkıntı yaşıyoruz. Dünyanın diğer tarafındaki bir hedefi bir füzeyle hatasız bir biçimde vurabiliyoruz ama çocuklarımızla kütüphaneye gitmek için zaman ayırma konusunda sıkıntı yaşıyoruz. İnsanlığımızla bağlarımızı yitirdik. Amaçlarımızı kaybettik. En önemli değerlerimizi göz ardı ettik.
Ölüm döşeğinde George Bernard Shaw’a, “Hayatınızı tekrar yaşama şansınız olsaydı ne yapardınız?” diye sorulmuş. Bernard Shaw kısa bir süre düşünmüş ve iç çekerek cevap vermiş. “Aslında olabilecekken hiç olamadığım kişi olmak isterdim.” Aynı şeyin sizin de başınıza gelmemesi için bu kitabı yazdım.
Bu nedenle, size içtenlikle soruyorum, siz ölünce kim ağlayacak? Bu gezegende dolaşma ayrıcalığına hâlâ sahipken, kaç yaşamı etkileme fırsatınız olacak? Yaşamınızın sizden sonraki nesiller üzerinde ne gibi etkileri olacak? Son nefesinizin ardından bırakacağınız miras ne olacak?
2-Dr. DAVİD BURNS / İYİ HİSSETMEK
• Duygudurumunuzdaki dalgalanmaların nedenlerini anlayın!
• Olumsuz fikirleri kafanızdan silip atın!
• Suçluluk duygunuzla başa çıkın!
• Sevgi ve onay bağımlılığınızın üstesinden gelin!
• Özgüveninizi arttırın!
• ‘Hiçbir şey yapmamak’ ile baş edin!
• Depresyonun acı veren girdabından kurtulun!
3- KHALED HOSSEINI / UÇURTMA AVCISI
Afgan asıllı Amerikalı Yazar Khaled Hosseini’nin kaleme aldığı Uçurtma Avcısı, yüreklere işleyen hikayesiyle yayımlandığı günden itibaren en çok satan romanlar arasında yer alıyor. 2003 yılında İngilizce olarak yayımlanan eser, yazarın hayatından izler taşıyor. Roman, uzun yıllardır siyasi karışıklıklar ve savaşlarla gündeme gelen Afganistan’daki insanlık dramına dikkat çekiyor.
Konusu arkadaşlık üzerine kurulmuş olan Uçurtma Avcısı, insanlığa ait ortak duygularla tüm dünyayı kucaklıyor. Eserinde dostluk bağlarının yanı sıra baba sevgisi, fedakarlık, yalan ve ihanet gibi konuları da ustalıkla işleyen yazar, okurlarını ülkeler ve zamanlar arası bir yolculuğa çıkarıyor. Uçurtma Avcısı, sahip olduğu evrensel tema ve erdem dolu mesajı ile ömür boyu unutulmayacak bir ders niteliği taşıyor.
4-IRVIN D. YALOM / NİETSCHE AĞLADIĞINDA
Rus asıllı yazar Irvin D. Yalom’un 1992 yılında kaleme aldığı Nietzsche Ağladığında, ünlü filozofun hayatına dair derin izler taşıyor. Filozofun yaşamından bir bölüme tanıklık etmenizi sağlayacak olan eser, dönemin önemli şahsiyetlerini de hikayesine dahil ediyor. Romanın ana temasına “ümitsizlik” fikrini yerleştiren Yalom, böylece Nietzsche’nin felsefi düşüncelerine dair ipuçlarını da okuyucu ile buluşturuyor.
Baş ucu kitaplarınızdan biri olmaya aday bu şaheser ile siz de ünlü filozofu daha yakından tanıyacak, onu anlayacak ve fikirlerini benimseyeceksiniz. Öyleyse Nietzsche’nin dünyasındaki bilinmeyenlere doğru yolculuğa çıkmaya hazır olun!
5-GEORGE ORWEL /1984
Büyük Birader olarak adlandırılan kişi ve onun denetimindeki partisi, Okyanusya yönetiminin başıdır. Okyanusya’da Büyük Birader’in otoritesiyle, toplumda hiyerarşik bir sınıflandırma bulunur. Topluma, tüm insani duygulardan arınmalarını emreden Büyük Birader; ülkede aşkı, erotizmi, bireysel evliliği ve günlük tutmak gibi insani eylemleri de yasaklamıştır. Evlilikler, tamamen devlet kontrolündedir ve amaç yalnızca devlete hizmet edecek çocuklar yetiştirmektir. Diğer yandan, ülkedeki tüm yazılı ve yazısız yayın organları, sadece devlete bağlıdır ve asla kendi düşüncelerinizi ifade etmenize izin verilmez.
6-JOSE SARAMAGO / KÖRLÜK
Distopik eserlere ilgi duyanların elinden düşürmediği Körlük, yayınlandığı günden bu yana adından söz ettirmeye devam ediyor. Portekiz’li yazar José Saramago’ya 1998’de Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazandıran eser, konusuyla olduğu kadar zekice kurgulanmış karakterleriyle de dikkat çekiyor. Dönemin liberal demokrasi anlayışına bir eleştiri mahiyetinde kaleme alınan roman, insanların gittikçe bencilleşip olaylar karşısında duyarsızlaşmasını bir körlük metaforu etrafında işliyor.
Baştan sona heyecan verici olayların birbirini takip ettiği eser, sizi de derinden sarsacak. Güç ve iktidar oyunlarının insanlarda yarattığı vahşeti gözler önüne seren bu roman karşısında, bugünün toplumlarını düşünmeye başlayacaksınız. Kim bilir; belki de insanlığın sonunu, yine gittikçe duyarsızlaşan insanlığın ta kendisi getirecektir.
7-DOSTOYEVSKİ /İNSANCIKLAR
“İnsancıklar”, Dostoyevski’nin 24 yaşında istihkâm subaylığından istifa ettikten sonra yazdığı ilk romandır. Dostoyevski bu romanda, 1800’lerin St. Petersburg’undaki fakir memur sınıfının sefaletini acımasız bir realizmle tasvir eder ve bu insanların çaresizliklerini, umutsuzluklarını çok dokunaklı üslupla anlatır.
“İnsancıklar”, sadece seçkin çevrelerin yaşadığı “sözde” hayatın gerçeklerini fakirlerin gözünden tüm topluma yansıtmıştır. Bu özelliğinden dolayı da o dönemdeki toplumsal roman örneklerinin ilklerindedir.
8- FRANZ KAFKA / DÖNÜŞÜM
İlk kez 1915’te “Die Weissen Blaetter” adlı aylık dergide yayımlanan Dönüşüm, Kafka’nın en uzun ve en tanınmış öyküsüdür ve yayımlanmasının üzerinden nerdeyse bir asır geçmesine rağmen hâlâ tüm dünyada en çok okunan kitaplar arasındadır.
17 Ekim 1912’de Felice Bauer’e gönderdiği mektupta Kafka Amerika romanı üzerinde çalıştığını, ilerleyemediğini görünce sıkıldığını ve yataktan kalkamaz hale geldiğini, bu nedenle bir öykü yazarak ara vermek istediğini yazar. Dönüşüm işte böyle ortaya çıkar.
Kumaş pazarlamacısı olan Gregor Samsa’nın uykusundan kocaman bir böceğe dönüşerek uyanmasıyla başlayan Dönüşüm, giderek gerçeklikle kurmacanın sınırlarını zorlayan müthiş bir anlatıma dönüşür.
9-SARTRE /BULANTI
Bulantı, 20. yüzyılın en etkili düşünürlerinden Jean-Paul Sartre’ın ilk romanı. Bireyin kökten özgürlüğünü vurgulayan varoluşçu akımın sözcülüğünü üstlenen Sartre, adını 1938’de yayımlanan bu romanıyla duyurmuştu. Günlük biçiminde yazdığı bu kitabında, romanın kahramanı Roquentin’in dünya karşısında duyduğu tiksintiyi anlatıyordu. Bu tiksinti yalnızca dış dünyaya değil, Roquentin’in kendi bedenine de yönelikti. Kimi eleştirmenler romanı hastalıklı bir durumun, bir tür nevrotik kaçışın ifadesi olarak değerlendirdilerse de, Bulantı, yansıttığı güçlü bireyci ve toplum karşıtı düşüncelerle, sonradan Sartre’ın felsefesinin temellerini oluşturacak birçok konuya yer veren özgün bir yapıttı. “Varoluş”la yüz yüze gelen Roquentin’in geçirdiği değişimi anlatan Bulantı, varoluşçuluğun kült kitaplarından biri oldu. 20. yüzyıl roman sanatında da önemli bir yeri olan bu kitabı, Selâhattin Hilâv’ın usta işi çevirisiyle sunuyoruz.
10-ALBERT CAMUS / YABANCI
1942`de yayımlanan Yabancı, romanca, tiyatro yazarı ve düşünür olarak İkinci Dünya Savaşı`ndan sonra yalnız Fransa`da değil tüm dünyada kuşağının sözcüsü ve yol göstericisi olarak kabul edilen Albert Camus`nün, ilk ve en çok ses getiren yapıtıdır. Romanda, bir Arap`ı öldüren ama bu suçtan çok, gerçek duygularını dile getirdiği ve toplumun istediği kalıba girmeyi reddettiği için dışlanan bir “yabancı” aracılığıyla, 20. yüzyıl insanının içine düştüğü yabancılaşma anlatılır.
Bir türlü ele geçirilemeyen “anlam”ın sürekli aranışını, bilincin toplumdan ve dış dünyadan kopuşunu, topluma yabancı duran kahramanın çevresiyle ve toplumla arasındaki çatışmayı anlatan roman, büyüleyici gücünü arka plandaki derin ve suskun acıdan alır. Camus, genç kahramanı Meursault`nun dış dünya ile arasına koyduğu mesafeyi, kendine ve topluma yabancılışmasını, annesinin ölümü dahil her şeye nesnel bir biçimde yaklaşmasını büyük bir ustalıkla dile getiriyor.
7