Modern dünya bize doğrusal bir hayat sunup sürekli ilerlemeyi pompalasa da hayat mevsimler gibi döngüsel ilerler, ilerlemek dedim ne kadar etki altına aldılarsa beni de aslında ilerlemek de doğrusallık barındırır kendi içinde oysaki hayat elektronun, gezegenlerin, güneş sistemlerinin yörüngelerinde ki gibi döner durur.
Kabul ediyorum bazı hayatlar sanki inadına doğrusaldır hem de inadına aşağı yönlü sanki Dubai’deki Burç Halife’nin en üst katından aşağıya atılmış bir kibrit çöpü gibidir sürekli aşağıya düşerler, oysaki bakış açılarını değiştirseler belki bu düşmeyi farklı yorumlarlar.
Ben yine de eğer anlam arayışındaysak takmamız gereken gözlüğün çizgisellikten ziyade döngüsellik olduğu düşüncesindeyim, çünkü çizgisellik bizi binadan aşağıya düşürse de pek de bir anlam katmıyor hayatımıza. Oysaki kimilerine göre doğum ile başlayan yaşamımız kimilerine göre döngüsel halde tekrar tekrar başlayıp ölüm ile tekrar tekrar biten yaşamımız kendi içinde hep döngüler barındırıyor.
Bu sabah arabam ile Bostancı oto sanayine gittim, arabamım birkaç günlük işinin olduğunu öğrendikten sonra Bostancı köprüsüne yürüyüp oradan bir minübüs ile evime gitmeye karar verdim. Bostancı köprüsündeki durakta minübüs beklerken yoldan geçen araçlara ve içlerindeki insanlara baktım, nasıl da boş anlamsız, hiçbir değer vermeyen gözlerle bakıyorlardı ve görmüyorlardı beni, bir den çok değil birkaç dakika önce o köprüden o araçlardan birinin sürücüsü olarak kendimin de geçtiğini düşündüm. Aslında arabanın markası modeli ne olursa olsun hepimiz bu devinim ve döngü içerisinde birbirimizle benzer rollere sürekli giriyor, çıkıyor ve her rol değiştirişimiz de diğer rollerimizi unutuyoruz, diğer rollere gereken önemi vermiyoruz o rollerin çoğundan geçtiğimizi ya da geçeceğimizi bilmemize rağmen. Yeni bir işe başladığımızda, ya da terfi aldığımız da, yönetici olduğumuzda ya da işten ayrıldığımızda aslında iş dünyası da büyük bir devinim değil mi rollerin ve yerlerin sürekli değiştiği?
Araba örneği toplumun tüm kesimlerini içine alacak kadar güçlü bir örnek değil farkındayım bazıları hiçbir zaman toplu taşımaya binmeyip özel şoförden özel arabalara koştururken bazıları da belki hiçbir zaman dört tekerleği olan bir arabaya sahip olamayacaklar ancak hayat yine de bu devinim içerisinde öyle güzel sürprizler sunuyor ki herkesi bir noktada buluşturan, bebek sahibi olmak mesela, aşık olmak mesela, hastalık ve ölüm mesela.
Hayatı, başımıza gelenleri ve gelmeyenleri düşünüp, değerlendirip, yargılarken bu döngüsel devinim gözlüğü bizi daha empatik, daha anlayışlı, daha duyarlı ve daha insan yapar gibi geliyor bana…
İki buçuk üç yıl kadar önceydi, Amerikalı bir şirketten kişisel mailime; mesleki bir anket doldurursam 50 usd lık bir amazon hediye çeki vereceklerini duyuran bir ileti aldım. Bu havucu yemiştim 10-15 dakika içerisinde anketi doldurdum. Birkaç gün sonra gerçekten de hediye çekini mail ile gönderdiler.
Çek Amazon Amerika’ya tanımlıydı. Ben bu ödülü Amazon Türkiye’de kullanmak istediğimi belirtsem onlarca mail atıp, zeki ancak akıllı olmayan robotlarla yazışsam da bir sonuç elde edemedim. Sonra Amerika’da yaşayan yakın dostum Kutluhan’a bahane ile bir selam verip konuyu ona açıp ne zaman Türkiye’ye geleceğini sordum. O da birkaç ay sonra geleceğini söyleyince Amazon üzerinden 49 USD bir kindle fire aldım, kızım 6 yaşına girecekti, doğum günü için güzel bir hediye olacaktı.
Sağ olsun birkaç gün sonra Kutluhan Amerika’da kindle almış, bize fotoğrafını çekip atmıştı, ben de doğum günü hediyesi sorunsalını bu şekilde çözmenin mutluluğu ile fotoğrafları gösterip içten içe hava atıp duruyordum. Derken Kutluhan’ın planları değişti ve o sene Türkiye’ye gelmekten vazgeçtiler. Kargo ile göndermeyi teklif etse de ben bir gelen olur ya da en kötü sen gelirken getirirsin diye reddettim. Oysaki kargo parasını vermiş olsam bile daha uyguna sahip olacaktım işte küçük hesap ile karışık cimriliğim hortlamıştı o dönemde.
Kızıma kötü haberi vermem gerekiyordu, gerçekten zor bir görevdi ancak durumu anlattım haberi verdim. Daha doğrusu durumu anlatabildiğime kendimi inandırdım oysaki çocuklarla iletişim, her iletişimden daha büyük bir ustalık gerektiriyordu. Birkaç gün sonra aslında durumu anlatamadığımı anladım.
Kızımın doğum gününe birkaç gün kalmıştı, hemen bir B planını devreye almam gerektiğini idrak etmiştim ki Kutluhan’dan bir haber geldi maalesef eşinin annesi düşmüş ve kalça kemiğini kırmıştı, apar topar eşiyle birlikte Türkiye’ye gelme kararı almışlardı.
Bu üzücü haber küçük bir kız çocuğunun o dönemki en büyük mutluluğuna vesile olmuştu, Kindle Amerika’dan zamanında gelmiş ve doğum gününde küçük bir çocuğu mutlu etmeyi başarmıştı.
Hayatın bize sunduğu zorluklar ve acılar tamamını göremediğimiz o büyük resimde bazıların hatta sadece bazılarının değil bizzat yine kendimizin mutlu daha mutlu olmasına sebebiyet verebiliyor. Bu sebeple başımıza gelen olayları iyi ya da kötü olarak sınıflandırmadan o an derinliğine onu yaşamak ve sonrasında biraz ondan uzaklaşıp mümkün mertebe bakabildiğimiz en büyük resme bakıp tadını çıkartmak gerekiyor.