Anneyim…kadınım…esim…en önemlisi insanim…ya da öyleydim…
Bir suredir sadece nefes alıp veren çokça sinirlenen iki sinir arasında mutlaka ağlayan sık sık pişman olan biriyim…
Acıyı dibini sıyırırcasına görmüş sevinçleri hep camekan arkasından tavuğa ekmek banan kemal sunal gibi yasamış biriyim…
Kendime insan olduğumu hatırlatmaya ihtiyacım var…birilerinin bana senin bahçedeki ottan ağaçtan farkın var demesine ihtiyacım var…
Bu sebeple buradayım…okuyan olur mu bilmem ama yazmak istiyorum…özgürce yazmak…elimden kalemim alınacak korkusu olmadan yazmak istiyorum…
Velhasılıkelam buradayım…kovulana dek de kalacağım…
Zaten nereye gidebilirim ki sokaklarda polisler devriye geziyor…sokağa çıkmak yasak…virus ve turistler geziyor biz evlerde hapis…parklar bahçeler bos…kedi kapları bos güvercinli meydanlar issiz…
Birazdan kacak bir şekilde fırına gidip geleceğim..yakındaki yerine uzaktakine dek yürümeyi planlıyorum…her şeyimiz de rutin olmasın be…çocuk yanımda olmadan dışarıda olma hissim 3 dk fazla sursun istiyorum çok mu?
Güneş bile kapanmış evine.. bulutlar devriye geziyor çıkmasın ortaya diye…aslında severdim güneşsiz günleri ama bir yıldır her şeye olduğu gibi güneşe de hasret yasadığımızdan sanırım gözlerim arıyor kendisini…
En kisa zamanda yine kavuşuruz güneş.. yine kavuşuruz parktaki kaydırak sokaktaki kedi köşedeki dilenci…