Yazıma başlamadan önce bunun bir film eleştirisi olmadığını, sevdiğim bir seriyi daha fazla insana ulaştırabilmek amacıyla yazdığımı belirtmek isterim. Tabi beğendiğim ve beğenmediğim yanları söyleme hakkımı saklı tutuyorum. Özgün hikaye ve karizmatik oyuncularla (Linda Hamilton özellikle) bilim-kurgu ile zihinlerimizi açıp, aksiyon ile bir solukta izlenen film serisi. Özellikle ilk 3 film hikaye olarak çok güzel kurgulanmış. 5. ve 6. filmler hikayeden sapsa da aksiyon severler için tavsiye edilebilecek filmlerdir. Yazının buradan sonrası spoiler içerir, bu uyarımı dinlemeyip devam eden okurlarım için filmleri biraz üstün körü anlattım, sizlerde merak uyandırabilmek adına. İyi okumalar.
Serinin Genel Hikayesi
Seride yapay zekanın kendi bilincine varıp insanlığa savaş açması temel alınıyor. John Connor isimli karakterimiz bu savaşta insanlığı örgütlüyor ve makinelere karşı direnişi başlatıyor. Filmin asıl insanı çeken tarafı klasik yapay zeka savaşı yerine savaş başlamadan savaşın önlenmeye çalışılması. İlk üç filmde gelecekten gelen terminatörlerin ileride direnişin lideri olacak olan John Connor’ın yok edilmeye çalışılması anlatılıyor. Şimdi film film gidelim ve gerçekleşmesi hem olası hem de imkansız olan bilim-kurguda kaybolalım.
The Terminator
Serinin ilk filminde John Connor henüz doğmamış. Sıradan bir hayat süren annesi Sarah Connor (Linda Hamilton) ile tanışıyoruz. Skynet adlı yapay zekamız John Connor’ın annesini öldürmek için T-800 model terminatörümüzü (Arnold Schwarzenegger) geçmişe gönderiyor. Gelecekteki John Connor ise annesini koruması için babası Kyle Reese (Michael Biehn) ‘i geçmişe gönderiyor. Tabi Kyle’ın bundan haberi yok. Peki bu nasıl oluyor? Kısaca bahsedeyim. Kyle John’un geçmişteki babası. Yani gelecekte Kyle, John’dan daha küçük. Biraz karışık oldu kabul ama daha fazla açıklama ile sizleri bunaltmak yerine yazının devamında anlaşılacağını umut ediyorum. Neyse T-800 Sarah Connor’ı öldürmeye çalışır ve Kyle da onu korur. Kyle ve Sarah birlikte olurlar ve Sarah John’a hamile kalır. Sarah ve Kyle bir fabrikada T-800’ü öldürürler (aslında o bir robot yani canlı olmayan bir şeyi öldürmek deyince biraz abes oluyor farkındayım). Bu kovalamaca esnasında Kyle da ölür ve Sarah yola tek başına devam eder.
Terminator 2: Judgment Day
Bu filmde John Connor (Edward Furlong) doğmuş ve kendisi koruyucu bir ailenin yanında aylak günler geçirmektedir. Sarah (Linda Hamilton) ise önceki filmde bir fabrikayı havaya uçurduğu için ve Skynet ile yapılacak savaş ile ilgili düşüncelerinden dolayı bir akıl hastanesinde tedavi görmektedir. Gelecekten bu sefer John Connor’u öldürmek için bir T-1000 (Robert Patrick) gönderilir. Kendisi sıvı metal alaşımı bir cycborg’dur. Gelecekteki John ise kendisini koruması için ele geçirdikleri bir T-800 (Arnold Schwarzenegger) ’ü yeniden programlayıp geçmişe gönderir. İki terminatör de John’u bir oyun salonunda bulurlar. T-800 bu karşılaşmada T-1000 ile mücadele ederken John motosikleti ile kaçmaya başlar. T-1000 bir TIR ile peşine düşer. T-800 bu kovalamacadan John’u kurtarır ve O’na neler olduğunu anlatır. Birlikte Sarah’ı hastaneden kaçırırlar. Sarah Connor T-800’den Skynet’in ortaya nasıl çıktığını öğrenir ve gelecekteki nükleer savaşı önlemek adına Cyberdyne Systems şirketinde Skynet’in ilk adımlarını atan Miles Dyson (Joe Morton) ‘ı öldürmek için bir suikast düzenler fakat Dyson’ı öldüremez. Bu sırada John ve T-800 yetişir ve Dyson’a her şeyi anlatır. Dyson ile birlikte Cyberdyne’e giderler ve şirket binasını havaya uçururlar. T-1000 ile son karşılaşmaları ise metal fabrikası tarzı bir yerde olur. T-1000 erimiş metal kazanına atılarak yok edilir. Geride kanıt bırakmamak adına T-800 de bu kazana girerek kendisini yok eder.
Terminator 3: Rise of the Machines
John (Nick Stahl) artık büyümüş ve iz bırakmamak için adeta serkeş bir yaşam sürmektedir. Cyberdyne’ı yok ettikleri için artık herhangi bir terminatör beklememektedir ancak durum hiç de öyle değildir. Skynet bu sefer ana görevi gelecekte direnişte önemli rol alacak insanları öldürmek için bir T-X (Kristanna Loken) gönderir. John’u korumak için ise gelecekteki John’un karısı tarafından programlanmış terminatörümüz (Arnold Schwarzenegger) gönderilir. Terminatör ile John karşılaştığında, John Cyberdyne’ı yok ettikleri için gelmemesi gerektiğini yani nükleer savaşın gerçekleşmemesi gerektiğini söyler. Ancak terminatörümüz bunun kaçınılmaz olduğunu söyler. John T-X’den kaçarken gelecekteki karısı olan Kate Brewster (Claire Catherine Danes) ile karşılaşır ve O’da artık bu mücadelenin bir parçası olur. Terminatör Skynet’in Kate’in babası tarafından devreye sokulacağını ve kıyamet gününün gerçekleşeceğini söyler. Birlikte Korgeneral Robert Brewster (David Andrews) ‘ı uyarmaya giderler fakat artık çok geçtir. Skynet kendi bilincinin farkına varmış ve saldırılarına başlamıştır. Robert kızını korumak için O’nu bir nükleer sığınağa, “Skynet’in kalbi orası” diyerek gönderir. John ve Kate sığınağa ulaşırlar ve nükleer savaş başlar.
4, 5 ve 6. filmleri de anlatmayı isterdim bununla beraber açıkçası pek beğenmediğim filmler. Nedeni ise 4. filmin sade bir aksiyon filmi olduğunu düşünüyorum. 5 ve 6. filmlerde ise hikayeden sapıldığını ve sıradan birer aksiyon serisine dönüştüğü kanısındayım. Yine de aksiyon açısından güzel filmlerdir.