Kendini Kaybetmiş Genç

Kaynak belirtilmedi

Güneş, bedenini sağ tarafında kalan ve uzaklardaki ufuk çizgisinden bugünlük kaybolalı, hayli bir zaman olmuştu. Arada bir yanından geçen arabaların farları, seyrek dizilmiş olan sokak lambaları ve ayın cılız ışığı yolunu aydınlatıyordu. Yağmur, hafif çiselemeye başlamışken esen soğuk rüzgar, yağmurun devamının geleceğini işaret ediyordu. Ulaşmak istediği hedefine varması için önünde uzun bir yolu yoktu lakin adımları, onun yolunu uzatmak istiyordu. Gittiği yere varmak isteyip istemediği konusunda kararsızdı. Geri dönmesi saçmalık olurdu ama ayakları da gitmek istemiyordu sanki. Yanından geçen yaşıtlarına aldırış etmeden ilerlemeye devam etmek istedi. Genç aşıkları gördükçe yalnızlığının farkına varıyor ve anlamlandıramadığı bir hüzne kapılıyordu. Onları görmezden gelmeye çalışsa da ruhu bir şekilde onları, zihnine gösteriyordu. Kısa bir anlığına soğuğunu hissettirerek, tam karşısından bedenine çarpan rüzgar dalgasıyla üşüdüğünü hissetti ama bu soğuk rüzgar, yalnızlığının soğuğundan daha soğuk olamazdı. Soğuktan kulakları bile acımaya başlamıştı ama bu akşamlık soğuğa meydan okumak istiyordu. Kendini yalnızlığının derin kuyusuna hapsedip, ondan kurtulmanın bir yolunu bulmak istiyordu. Kulaklarından şakaklarına doğru yayılan soğuk hisse aldırmamaya çalışarak, yüzünü ilerideki sokak lambasına doğru kaldırdı. Işık gözlerine çarparken, soğuğun etkisiyle ruhunun derinliklerine adım atmak istedi. Uzanıp elleriyle paltosunun düğmelerini açmaya başladığında mantıklı hareket etmediğinin farkındaydı ama artık kalbi bir kere üstün gelmişti zihnine. Hasta olacak da olsa bir süreliğine hisleriyle hareket edecekti. Paltosunun önünü açmayı başardığında, soğuk rüzgar, göğsüne daha sert bir şekilde çarpmaya başladı. Sağ tarafından yanağına ve saç tellerine çarpmaya devam eden ufak yağmur damlaları, bedeninin üşümesini arttırıyordu ama ruhu buz gibi bir adamın, bedeni ısınsa da neye yarardı ki…

Birleşen birkaç küçük yağmur tanesi, şakaklarından boynuna doğru süzülmeye devam ederken, yalnızlığının soğukluğu da rüzgarın soğuğuyla çarpışmaya devam ediyordu. Ayakları ise istemeyerek de olsa ilerlemeye devam ediyordu çünkü zihninin emri bu yöndeydi. Burnu çoktan kızarmıştı ve birazdan akmaya başlayacaktı ama kendisi ile girdiği düşünce yarışı, hepsinden daha önemliydi. Sevdiğini sandığı bir genç kız olmasına rağmen neden yine de kendini yalnız hissettiğini düşünmeye başladı, genç adam. Onu sevdiğini ve onun da kendini sevdiğini, hissediyordu ama yine de yalnızdı. Yalnızlık, bedenine ve ruhuna işlemiş gibi bir türlü peşini bırakmıyordu. Nereye giderse gitsin, ne yaparsa yapsın, kiminle birlikte olursa olsun yalnızlık gölgesi gibi peşinde geziyordu. Sinsice onu takip ediyor ve en beklemediği anda ruhuna çöreklenip, anı yaşamasına engel oluyordu. Oysaki kalabalıkların içinden de sıyrılmıştı. Oldu olası sevmezdi kalabalığı. Sırf bu yüzden birini sevmiş ve kendini geri çekmişti kalabalıktan. İnsanlardan o kadar uzaklaşmıştı ki artık, kendisini bile bulamaz hale gelmişti neredeyse. Acaba kendisi neredeydi? O, hiç sevmediği kalabalıkların arasında mı yoksa kendinin de bilmediği başka bir yerde mi? 

Kendini nerede araması gerektiğini düşünmeye başladı, istemsizce paltosunun önünü elleriyle kapatmaya çalışırken. Düğmeleri iliklemek için fazla düşünceliydi ama bir yandan, zihni de bu kadar soğuğa göğüs germek istemiyordu. Ayakları farkına varmasa da hızlanmıştı ve hızlanışıyla belki de bir mesaj vermek istiyordu zihnine. Kendini araması gerektiği yeri, anlatmaya çalışıyordu kafasına. Bu kadar yalnız kalmayı ve kendinden bile uzaklaşmayı nasıl başarmıştı, kendisi de anlayamıyordu. Galiba insan, insanlardan uzaklaştıkça istemsizce kendin de uzaklaşıyordu. Artık kendisi bile kendini tanıyamadığına göre, kendini bulmanın geriye tek bir yolu kalmıştı; kendini bilen birini bulmak…

O anda, gözlerine vuran ışığın kaynağı olan sokak lambasının altında, arabasından inmiş kendini bekleyen sevgilisini gördü, genç adam. Cevap en başından beri ışığın ucunda onu bekliyormuş anlaşılan ama o, görmeyi bilememiş. Zihninde beliren cevabı bulma umudu ışığı, adımlarının hızlanmasına neden olurken, sevgilisinin bu soğukta, bu halde yürüdüğünü gören genç kız, ona doğru hareketlendi. Ortada buluşmayı başardıklarında, atkısını sevgilisinin boynuna dolayıp ona sitem etmekten geri kalmadı, “Neden böyle dolaşıyorsun bu soğukta? Hasta olmak mı istiyorsun?”

“Hayır, ben sadece kendimi bulmak istiyorum, o kadar. Sen beni tanıyor musun, kendimi bulmama yardımcı olur musun?”

Sorular beklemediği yerden gelse bile, cevabını verirken oldukça kendinden emindi genç kız, “Biz, bu kalabalıkların arasındaki iki yalnızız. Beni, en iyi sen; seni de sadece ben bulabilirim.”

Elini ceplerine götürerek, yalnızlıklarını iyice bir silkeledi, genç adam çünkü üzerinde daha fazlasının kalmasını istemiyordu. Ardından başını göğe kaldırıp hayata seslendi, “Beni yenmek istiyorsan, ceplerime silkeleyemeyeceğim kadar yalnızlık doldurmalısın ama artık çok geç olabilir çünkü ben, beni bulacak kişinin farkına vardım.”

Genç kız, sevgilisinin davranışlarına anlam veremediğinden sordu, ” Ne yapıyorsun?”

“Ceplerimde kalan fazladan yalnızlıklarımı silkeliyorum çünkü artık, onlara ihtiyacım kalmadı. Şimdi, gidip kaybettiğim beni bulmalıyız.”

umut deniz GÖK
Hayal kurmayı çok sevdiğimden ve biraz da yalnız olduğumdan kendimi yazmaya veriyorum. Wattpad: Umut_gok07 Hacettepe Hukuk 3. sınıf
Önceki
Hayvanların olduğu bir dünya
Sonraki
Aşk bu kadar uzakken nasıl yakınlarda bir yerde bize pusu kurmuşcasına bekliyor

Aşk bu kadar uzakken nasıl yakınlarda bir yerde bize pusu kurmuşcasına bekliyor

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.