Hayaller kurmak ister insan, korkusuzca savaşır bu platformda. Bazen savaşmayı ezici bir rekabet duygusu sandığı halde geri adım atmaz. Çünkü kaybetmek ve yenilgi başarısızlıkları getirir her seferinde , değeri minimuma düşürür ustaca ve ahenkle.. Manipüle eder saygınlığı, itici bir güçle dışarıya kendini empoze eder, çılgınca veryansın ede ede üstelik tek başına. Kıskacına alır kendini , öğretir yalnızlığı yine kendine ama acımasız. Ben kendimi bildim bileli.. Hep gördüm,görünmeyeni. Sevdim, sevilmeyeni. Düşündüm, hor görüleni. Saydım, küçük düşürüleni. En çokta duydum, duyulmayanı…
Ansızın hayatıma aldığım bir eşya misali gümbürtüye gitti duygularım. İçten içe hezeyan dolu bakışlarım bu savaştan galip çıkamadan yenik düştü nefsime. Köreldi sahip olduğum her deneyim, tecrübe, kazanım. Keşkeler sardı dilimi, en çokta bahanelere sürdüm son sürat giden dümenimi.
Neden ? Nasıl? diyemeden hiç uğruna göçmedik mi biz bu dünyadan? Neyi kurguladık bu kadar, neyi paylaşamadık? Neye kuşku duyup, neye hüzünlendik? Alıp veremediğimiz, verip veriştirdiğimiz onca hesaplara sığdı mı insanlığımız? Hangi gaflet uykusu bizi bu kör noktaya sürükler ki durduk yere?
İşte ben kendimi bildim bileli , bildim bilinmeyeni.. Bilmek her seferinde iyi bir durum olmasa gerek. Çünkü ben kendimi bildim bileli, geçmişin yükünü atamadım üzerimden. Bir o yana döndüm, bir bu yana. Salına sallana, saklana paklana bir ömür geçti işte. Ama ben kendimi bildim bileli, bu eziyet hiç bitmedi….