Neydi dostluk? Bir şeyleri paylaşmak mıydı? Yoksa iyi gün kötü gün demeden hep yanında olmak mıydı? Sizce neydi dostluk?
DOSTLUK… Şu zamanda anlamını yitirmiş bir kelime. Yoktu çünkü onu değerli kılan hazineler. Ah! O hazineler… Hazineydi güven , hazineydi sevgi,hazineydi yardımlaşma… Peki, hâlâ niçin bilinmez dostluğun değeri?
İki dostun hikayesi vardır. Biri kardeşim, can dostum dediği kişinin kendisine zarar verdiğini düşünür. Halbuki tam aksine can dostu, ona belli ettirmeden iyilik yapar. Birbirlerine zarar verdiklerini düşünen iki dost farkettirmeden birbirlerini korurlar. İşte gerçek dostluk! Nerede şimdi gerçek dostluk?
Şimdi nasıl dostluklar var peki?
Sorunun cevabını “SAHTE VE YAPMACIK” diye duyar gibiyim. Evet, sahte ve yapmacık dostluklar… Yüzüne karşı gülümser ancak sırtını ona döndüğünde dost dediğin kişinin gerçek yüzü işte o zaman ortaya çıkar. Sen farkında olmazsın ama arkandan türlü türlü oyunlar döner. Sen ona değer verirsin fakat o anlamaz verdiğin değeri… Sen onun hep yanında olursun fakat o görmezden gelir bütün çabalarını… Aslında biz gerçek dostumuzu bulduğumuzu sanıp ona güveniriz, hep yanında olmaya çalışırız, ona yardım etmek isteriz.
Ancak onu tanıdıkça anlarız yanıldığımızı.
Bazen farkında olmadan üzer bizi dostumuz. Biz ise sineye çekeriz bu durumu. Ancak sineye çeke çeke yükümüz ağırlaşır. Taşınamayacak bir hâl alır. Fakat biz yine yükü taşıyacak gücü bir şekilde buluruz. Çünkü biz onun yani kardeşimizin canının yanmamasını ve hep mutlu olmasını isteriz ve bütün olanları sineye çekmeye devam ederiz.
Acaba şimdi hikayedeki gibi dostluklar, dostlar var mı?
Senin iyiliğini düşünen, yapmacık olmayıp olduğu gibi görünen , gözün kapalı bir şekilde emanetini koruması için verebileceğin güvenilir bir dost … Eğer böyle bir dost varsa beni ona götürün. Dost gibi görünen kişilerden kurtarın. Eğer yoksa bırakın beni yalnız kalayım…
Gerçek dostlar bulup gerçek bir dost olabilmek dileğiyle…
VESSELAM…