Daha önceki yazılarımda birkaç kavrama değinmiştim. Bu kavramların ilki:
öğrenilmiş ya da öğretilmiş teveccüh.
bir diğeri de: soyut bir kavramın somut olarak ifade edilmesi veya temellendirilmesi.
Bu iki kavram için anlam kargaşasının ortadan kalkması;
Sağlıklı,aynı zamanda kendi gibi düşünebilen bireylere ulaşabilmemiz hasebiyle oldukça ehemmiyetlidir.
İnsan ufkunun namütenahi hayal gücü soyut alemde milyarlarca hücre, atom, foton veya molekül ile etkileşimin sonucunda vücudumuzda somut olarak meydana gelen elektriklenme ve enerji akışıdır.
Bu da şu demek: hayallerimizin
Örneğim hayal kurarken mutlu olan bir insanın vücudunda kimyasal, biyolojik bir işleyiş meydana gelir.
Örneğin mutluluk: Bizim gördüğümüz somut şey içten samimi bir gülüş veya sağlıklı görünmek. Birçok insan sağlıklı görünmenin en büyük mutluluk olduğunu yazık ki bilmez.
Bir diğeri de mutsuzluktur ki kişinin hayalinde, arzusunda muvaffak olamayacağını düşünmesi; hayal etmesi ve bunu olumsuz bir şekilde neticelendirmesi
Bu da hâliyle üzgün bir yüz ifadesi , keder ağlamak veya sağlıksız bir görüntü olarak karşımıza çıkar.
Örneğin: göz altlarını morluğu, ten renginin sararması gibi…
Çok genel bu iki konu üzerinden ilerliyorum
Sonraki zamanlarda bu konuları biraz daha derinlemesine işleyeceğim özellikle, şu vermiş olduğum olumlu olumsuz iki örnek herhangi bir şeyi soyutlarken hiç farkında olmadan bedenimize ne kadar zarar verdiğimizi açık ve net bir şekilde göstermektedir.
Hepimiz açısından genel geçer bir hakikat ki bizler toplum olarak herhangi bir şahsa, kuruma veya insan yapısına gereğinden fazla Umut bağlıyoruz, anlam yüklüyoruz.
-Zaten aşırılık barındıran her şey hayal kırıklığıyla taçlanmaktan öteye gidemez-
Umut, hayal, rüya, arzu ve inanç tamamı motivasyon temelli büyük, çok büyük duygulardır bunlardan daha büyük bir duygu var ise oda korkudur çünkü korku az önce saydığım bütün duyguları anında yok etme kabiliyetine haizdir.
Korkunun somut ifade edilmesi, geleceğini önceden haber veren bir kasırga misali bildiğiniz, gördünüz halde ona engel olamazsınız sadece güvenli bir yerde kasırganın geçmesini beklersiniz. – başka da tedbir yok-
Mutlak ve sonsuz büyüklük dışında her şeyin daha büyüğü vardır. Korkunun biricik ve tek düşmanı güvendir.
Örnekten ileryelim
Kasırganın geçmesini güvenli bir yerde güvendiğiniz birinin yanında, beklersiniz.
Şimdi bize gelelim!
Zaten bizler toplum olarak herhangi bir şeye, kişiye, kuruma gereğinden fazla veya hak etmeyecek derecede bir anlam yükleme zaafına sahibiz. Bu zaaf bizi doğrudan öğrenilmiş teveccühe yönlendirmektedir
- Öğrenilmiş teveccüh tamamı ile gerçek üstü bir saygıdan, gerçeküstü bir umuttan, gerçeküstü bir inançtan kaynaklanmaktadır bu zaafın toplumumuzda mutlak bir şekilde hemen hemen herkesin hayatında fiili olarak acı bir örneği ve yaşanmışlığı vardır.
Öğrenilmiş/öğretilmiş teveccühün en bariz örneği, günlük hayatta klişelerimizde kendini göstermektedir.
Öğrenilmiş/ öğretilmiş teveccüh kadınlar da daha ziyade hissedilmektedir.
Kadının bilinci, toplumun bilincidir. Kadınlarımız ne kadar ileri ise toplum o kadar ilerlemiştir. Kadın ne kadar baskı altında ise toplum o kadar mahkûmdur.
Birine nasıl olduğunu sorun
Cevap: iyi…
Birine yapmış olduğunuz herhangi bir şeyi sorun
Cevap iyi…
Daha da ileri gidersek
A kişisi….
Eşini öldürmüş
Aaa öyle mi? İyi yapmış..!
Son örnek: öğrenilmiş/ öğretilmiş teveccühün refleksidir…
Herşey iyi….
O zaman iyilikle kalın..!
Resim
Firdevs Meva POLAT