Nobel ödüllü idealist Dr. Albert Schweitzer: “Herkesin hayatında bir an gelir, içindeki ateş söner. Sonra, bir başka insanla karşılaşınca alevlenir. Hepimiz içimizdeki ruhu yeniden tutuşturan o insanlara müteşekkir olmalıyız.”
demiş, ama eksik söylemiş. İnsanın ruhunu yeniden tutuşturacak kişi aslında insanın kendisinden başkası değildir.
Karar vermek. Ama öylece karar vermek değil, tüm benliğinizle, ısrarla, yılmadan, varmak istediğiniz hedefe inanılmaz bir arzuyla ve tutkuyla koşacak gücü tekrar ve tekrar hissederek karar vermek!
Böyle bir kararı en son ne zaman verdiniz? Sigarayı bırakmaktan tutun da kilo vermeye, dil öğrenmeye, terfi etmeye, spor yapmaya ve hayata ve iş yaşamına dair nice hedeflere çok çabuk karar verdiğimiz gibi aynı hızda kararımızdan cayıyoruz da. En küçük olumsuzluk ya da engelde başa dönme eğilimimiz maalesef çok yüksek.
Beş yıl boyunca, günde 6 saat ve bir gün bile atlamadan hiç bilmediğiniz bir yabancı bir dili öğrenmeye çalıştınız mı mesela?
Karar vermek ve motivasyon arasında ciddi bir korelasyon vardır. Hedefe kilitlenmiş, tüm bahaneleri ve engelleri geride bırakmış bir insanın artık sadece tek bir sorusu vardır; “ne zaman”.
Elbette insandan insana değişen şey sadece varılmaya çalışılan hedefin zamanı. Başka bir deyişle, her insanın yetenekleri ve öğrenme kapasitesi aynı olmayabilir fakat gerçekten karar vermiş bir insan er ya da geç hedefine ulaşacaktır.
En baştan kolay olmayacağını kabullenmek işin ilk adımı, zorluklar ve engellerle mücadele edileceğini baştan kabul etmek fakat ıskalanan ne olursa olsun hedefe ulaşmanın hazzının çok daha kıymetli olacağını bilmek yüksek motivasyonun tükenmeyen yakıtıdır.
Demek istediğim, örneğin sosyal medyada geçirilen ve bize faydası olmayan 2 saat yerine (ıskalanan ama keyif alınan zaman) 2 saat boyunca işimizle/ hedefimizle ilgili bir eylemde bulunmak (hedefe fayda sağlayacak zaman) amaca bir adım daha yaklaşmak demektir.
Karar verme sürecindeki engellerden birisi de ‘Çevre’dir. Fiziki çevre belki ayrı bir yazının konusu olabilir fakat sosyal çevremiz kararlarımızı uygularken zaman zaman ciddi bir problem olabiliyor. Hedeflerimizi ertelememize neden olabileceği gibi tamamen vazgeçmemize de neden olabilirler. Bu nedenle amacımızı ve bu amaca yönelik yüksek motivasyonumuzu çevremizle/ ailemizle paylaşmalı ve destek istemeliyiz. Daha doğrusu sürece onları da dahil etmeliyiz. Bilmeliler ve saygı duymalılar.
Karar vermek ama öylesine değil, denemeye çalışmak hiç değil! Beynimizin her kıvrımıyla, ruhumuzun her zerresiyle, dönüşü olmayacak şekilde, yılmadan, durmadan, gerek düşe kalka gerekse de dosdoğru dik bir dağa tırmanır gibi… Ama hep ilerleyerek! Çok uzak zamanları düşünerek değil, hemen şimdi, şu anda… Büyük bir adım atarak başlayıp zirveye ulaşılan zamana kadar gözlerinizdeki pırıltı hiç azalmadan karar vermek.
İşte ancak böyle “başardım” demenin sonsuz mutluluğunu tadabiliriz.
Aldığınız her kararın başarıyla sonuçlanması dileği ile…