Hayatta bir seçim yapmak zorundayız. Bazenleri bize yardımcı olanları bile bir çizgide bıraktığımız olur. Zaman zaman sevdiğimiz birisine saplantılı olduğumuzu düşünürüz Ya da geçmişte yaşadığımız bazı şeyleri tekrar yaşamaktan korkarız.
Aynı şeyleri deneyerek farklı sonuçlar elde etmek neredeyse imkansıza yakındır. Bize yardımcı olan birisini eğer bir çizgide bırakıyorsak bu kişi gerçekten de bize asla yardımcı olmamıştır. Eğer olsaydı zaten onun değerini bilir, onunla birlikte yürümeye devam ederdik. İhanet, verilen sözün tutulmaması, karşı tarafı hayal kırıklığına uğratmak vb. gibi şeyler bizi yormakta ve yalnız kaldığımızı düşündürmekte.
, Birisini sevdiğimiz de ilk başta ona aşık olduğumuzu düşünürüz. Aklımıza ”Saplantı” kelimesinin ”S” harfi dahi gelmez. Aslına bakarsak gelmemesi daha iyi gibi gözükebilir ancak asla… Eğer gerçekten ”Aşık” olduysanız bu tarifsizdir, ancak saplantılı olduysanız ”aşık” olduğunuzu sanıp, teni teninize değdiği anda ondan uzaklaşırsınız. Çünkü beyniniz ya da saplantı duygunuz diyelim, istediğini elde etmiş olur ve artık onunla herhangi bir duygusal bağ kuramaz. ”Saplantı” sanılanın aksine ilerlemediği sürece bir tehdit değil size yol gösterici olur. Eğer farkına varmazsanız ağır bedeller ödemek zorunda kalabilirsiniz.
İnsan, öncelik olarak kendisini sevip, kendisine saygı duymalıdır. Kendisini sevmeyen birisi başkasını da sevemez, kendisine saygısı olmayan başkasına da saygı duyamaz. Ne olursa olsun önce kendinizi düşünün. Hislerinize güvenin, istediğiniz ve sevdiğiniz şeyleri yapın. Gerekirse ”vicdan” duygunuzu bir kenara bırakın ve işinize gelen bir su şişesinin içinde ki suyu içtikten sonra geri dönüşüme atın. Atın ki tekrardan o sudan içebilesiniz. Kararlarınızı başkası istediği veya tavsiye ettiği için değil, siz istediğiniz için verin. Unutmayın sizden daha önemli bir şey yok.