Uzun zaman sonra kendimi evin dışında buldum. Fırsat bu fırsat biraz yürümeliyim diye düşündüm. Etrafa göz gezdirirken, bir an kavga eden çocuklar gördüm. Sanırım 2 arkadaş bir arkadaşı hırpalıyordu. 2 kişinin bir çocuğu sıkıştırması ve etraftakilerin sessiz kalması sinirlendirmiş olmalı, gittim yanlarına. Tek olan misketini çalmıştı diğerlerinin. Baştaki sinirim anlık geçti fakat dövmelerini etik mi bulmalıydım? Bir süre sonra hangi tarafı dinlesem o tarafta oluyordum. Bir tarafta olmalı mıydım? Olmam gerekmiyordu tabi, ama kimdi haklı veya doğru olan? Olmalı mıydı ya da; sonuçta doğruluk değişir diyebilirsiniz. Peki ya gerçekler, onlar ne olacak? Ya da aynı zararı mı vermeliydiler birbirlerine? Biri ne yaptıysa diğerleri de aynısını, kısasa kısas mı yapmalı? Bu nasıl mümkün olabilir ki; sonuçta ölçülemez bir şeyden bahsediyoruz. Çaldığı bilyeyi geri verse çözülür müydü ki sorun? Bu da mümkün değil çünkü bir suç var ortada. Çalmadığını, yanlışlıkla aldığını düşünürsek, karşı taraf çaldığını düşünecek yine bir çıkmaz girecek işin içine. Durumu açıklayabilirdi diyebilirsiniz. Fakat insanların anlık hisleri birbirlerini karşılaması imkansız hele ki ölçemediğimiz bir şeyse belirsizliktir bu. Yani farklı zamanlarda birbirlerinin (hatta aynı zaman için bile geçerli) aynı tip ineğini çalmış 2 insanın bile birbirlerine vereceği tepki farklıdır. “Ehh ayır işte çocukları kardeşim” diyebilirsiniz. Bizde biliyoruz ayırmasını, bırakta biraz felsefe yapalım.
Çocukların kavgasının sebepleri olabilir. Fakat olay içinde ve sonucunda benim eylemimin binlerce farklı nedeni olabilir. Diğer insanların sessiz kalması hoşuma gitmemiş ve ayırmışta olabilirim. Sanırım tek bir doğru yok ve hiçbir zaman olmadı. Sağ-sol, iyi-kötü, kara-beyaz gibi. Hayatımızda bir tarafta olmamıza gerek yok. Aslında ortasıdır olması gereken ama oluruz işte bir yerlerde. Olması gerekenle olunan yer değişir genelde. Dediğim gibi bir yerde olabilirsiniz ama olması gereken sabittir, ortasıdır aslında. Biz değişiriz çoğu zaman; sağ veya solu seçer veya yatkınlığımız artar. Doğrudan bahsedemediğimiz gibi olunan yer de değişir zaten. Buda en çok insanın kendisini iyi hissetmesiyle alakalıdır (başka konuda değineceğim). Galiba konu şu iki sözle özetlenebilir; “Rüyadaki göz gibi ol hem gör hem görme.”, ”Atın üstündeki süvari gibi ol hem git hem gitme.” Misketi çaldığını öğrenince olayı –her zaman yaptığımız gibi- bir kenara bıraktım ve çocukları ayırıp yoluma devam ettim.
-MK