Son İki Yüzyılın En Büyük Yaşam Düşmanlarından Biri: Kanser
Kanser bu son iki yüzyılın en büyük yaşam düşmanlarından biri olarak karşımıza çıkıyor. Öyle ki din, dil, ırk vs. göz etmeksizin dünyanın her yerinde insanların ölüm sebebi olmuş durumdadır. Dünya Sağlık Örgütünün açıkladığı son rakamlara göre kanser vakaları 2035 yılına kadar yılda 24 milyonu bulacak. Bu önemli hastalığa dikkat çekmek amacıyla Nisan ayının ilk haftası, Türkiye’de “Kanserle Savaş Haftası” olarak kabul ediliyor.
Nisan ayının ilk haftası, Türkiye’de “Kanserle Savaş Haftası”
Kanserin dünya genelinde giderek artan bir sağlık problemi olduğunu farkındayız. Fakat bu asla önlenemez anlamına gelmemektedir. Kanserlerin 3’te 1’i önlenemeyen, 3’te 2’si ise önlenebilir grupta. Aileden getirilen genetik yükle ortaya çıkan kanserler ortadan kaldırılamadığı için bunlar ‘önlenemeyen’ kanserler olarak düşünülebilir. Ancak yanlış beslenme ve yaşam alışkanlıklarını, sigarayı ve çevresel faktörlere veya mesleki kimyasallara maruz kalmayı ortadan kaldırırsak bunların neden olduğu kanserleri önlenmiş oluruz.
Maalesef kanser, genetik hastalıklardan sonra ikinci ölüm sebebi olması açısından önemli bir toplum sağlığı problemidir. Özellikle ortaya çıkışının önlenebildiği, taramalarla ölümün yok edilebildiği ve erken teşhis edildiğinde tedavinin yaşam kalitesine çok şey katabildiği kanser türlerini göz önüne alırsak korunmanın önemi artmaktadır.
Önerilen İçerik: Su İçmenin Paha Biçilemez 9 Faydası
Dünyada her yıl 14 milyon kişinin yakalandığı ve 8,2 milyon kişinin ölümüne sebep olan kanser; yaş, cinsiyet, dil, din, ırk ayırımı yapmaksızın tüm insanları etkilemektedir. Kanserde benzer seyir devam ettiği takdirde, 2030 yılında 22 milyon yeni vaka ortaya çıkması beklenmektedir. Ülkemizde ki en son resmi rakamlar değerlendirildiğinde bir yıl içerisinde yaklaşık 96.200 erkek ve 67.200 kadının kanser teşhisi aldığı tahmin edilmektedir. Son 5 yıl verileri değerlendirildiğinde; kanser sıklığında herhangi bir artış ya da azalış olmadığı söylenebilir. Türkiye’de görülmekte olan kanserin sıklığı Avrupa Birliği ülkeleri ve Amerika gibi gelişmişlik düzeyi yüksek olan ülkelere göre daha düşüktür.
Amacım kanserin artış hızına dair birtakım istatistikler verip sizde bir ‘korku’ yaratarak kansere dikkatinizi çekmek değil. Aksine, kanser sayısındaki bu artışın artık yaşadığımız gezegende normal hale geldiğini kabul edip hastalığı tanıyarak, bedenimizi dinleyerek, önlemler alarak ve ola ki bedenimizde vücut bulursa yüksek moralle mücadele ederek yaşamı sürdürme yönünde bir motivasyon kaynağı yaratmayı tercih ederim.
O zaman bu anıldığı anda tüylerimizi diken diken eden kanser neymiş, bir göz atalım.
Kanser nedir?
Vücudumuzdaki organlarımız hücrelerden oluşur. Sağlıklı vücut hücreleri (kas ve sinir hücreleri hariç) bölünebilme yeteneğine sahiptirler. Vücut içindeki ve dışındaki ölen hücrelerin yenilemek, yaralanan dokuların onarmak için bu yeteneklerini kullanırlar. Fakat bu yeteneğin bir sınırı vardır ve sonsuz bölünemezler. Her hücrenin hayatı boyunca belli bir bölünebilme sayısı vardır. Sağlıklı bir hücre gerektiği yerde ve gerektiği kadar bölüneceğini bilir.
Ancak kanser hücreleri, bu bilinci kaybeder, kontrolsüz bölünmeye başlar ve çoğalırlar. Bu hücreler birikerek tümörleri (kitleleri) oluştururlar, tümörler normal dokuları sıkıştırabilirler, içine sızabilirler ya da tahrip edebilirler. Kanser hücreleri oluştukları tümörden ayrıldıkları takdirde kan ya da lenf dolaşımı aracılığı ile vücudun diğer bölgelerine gidebilirler. Gittikleri yerlerde tümör kolonileri oluşturup büyümeye devam ederler. Kanserin bu şekilde vücudun diğer bölgelerine yayılmasına metastaz adı verilir.
Yapılan araştırmalar artıyor, tedavi yöntemleri geliştiriliyor ancak kanserin sebebi henüz kesin olarak bilinmiyor. Bununla birlikte kanser hastalığı için iki grup risk faktörü vardır. Bir risk grubu faktörleri yaşam şekillerine, yaşa, cinsiyete ve kalıtsal özelliklerine bağlı olarak değişir. Diğer risk grubu ise çevresel faktörlerdir.
Hastalığa yakalanma riskinizi artırabilecek kimi faktörler en genel hatlarıyla:
- Sigara ve alkol kullanımı,
- Uzun süre ve tehlikeli saatlerde güneş altında kalma,
- Aşırı dozda röntgen ışınına maruz kalma,
- Katran, benzin, boya maddeleri, asbest gibi bazı kimyasal maddelere maruz kalma,
- Hava kirliliği,
- Radyasyona maruz kalma,
- Kötü beslenme alışkanlığı.
Yaşamınızda gerçekleştireceğiniz kimi değişikliklerle en azından bu ‘bilinen’ riskleri savuşturma imkânının elinizde olduğunu unutmayın!
Doğru Bilinen Yanlışlar
Dünyada ölüm nedenleri arasında ilk sırada bulunan kanser hakkında farkındalık artırmayı amaçlayan uzmanlar, 1-7 Nisan Kanser Haftası vesilesiyle, hastalıkla ilgili doğru bilinen yanlışlara dikkat çekti. Hastaların bilinçli şekilde tedaviye yaklaşması gerektiğini belirten uzmanlar; yanlış bilgilere kulak asılması nedeniyle tedaviye geç kalındığını ve kansere karşı daha dikkatli olunması gerektiğini belirtiyor. Erken tanı konan hastalar, cerrahi müdahalelerle kanser hastalığından kurtulabiliyor.
“Kanserin belirti ve bulguları yoktur”: Erken tanı tartışılmaz düzeyde yararlıdır. Birçok kanser türü, erken dönemde uyarıcı belirti ve bulgular gösterir.
“Tümörlü dokuya biyopsi yapmak kanserin yayılmasına neden olur”: Tümör biyopsisi yapmanın kanserli hücrelerin yayılmasına neden olduğuyla ilgili bilimsel kanıt yoktur.
“Ne yaparsan yap kanser olacağın varsa olursun, kanser kaderindir”: Tüm yeni kanser vakalarının en az yarısı önlenebilir veya tarama ile erken yakalanabilir. Tek başına sigara tüm kanser ölümlerinin yüzde 30’unu kapsıyor.
“Çoğu kanser ailesel geçişlidir, eğer ailende kanser öyküsü yok ise risk altında değilsin”: Sadece yüzde 5-10 kanserin ailesel ilişkisi bilinir, çoğu sporadiktir ve aile ilişkisi yoktur.
“Bazı kanser türleri bulaşıcıdır”: Kanserin hiçbir çeşidi bulaşıcı değildir. Bununla birlikte bilinen bulaşıcı virüsler kansere neden olabilir.
Peki, “Kanserden korunmak” mümkün mü?
Kanserden korunmak mümkündür. Zira genetik kanserler tüm kanser türlerinin %10-15’ni oluşturmakta, yukarda belirttiğimiz kanser nedenleri ise kalan %85’i meydana getirmektedir. Bu faktörler bakıldığında aslında kanserden korunmanın büyük olasılıkla mümkün olacağı anlaşılabilir. Özellikle korunabileceğimiz kanser türleri arasında; mide, barsak, akciğer, pankreas, ağız ve gırtlak, yemek borusu, mesane kanserleri sayılabilir. Bunlarda her bir kanser türüne özgü korunma ve beslenme yöntemleri vardır. Bu noktada kişisel olarak elimizden geldiğince bedenimizin sağlığı için çabalamak yapabileceğimiz en önemli şey.
Bedenimizi Kanserden Nasıl Koruyabiliriz?
Organik gıda tüketmeye çalışın. Üreticisini tanıdığınız, en azından üretim sürecine dair şeffaf bir bilgilendirmenin sağlandığı ürünleri tercih edin. Bu noktada yerelinizdeki üreticilerle iletişim içerisinde olmanızı tavsiye ediyoruz.
Katkı maddeleri çok ciddi bir sorun. İşlenmiş bir gıda, ambalajlı ürün almayın. Alacağınız zaman mutlaka etiketlerini okumaya özen gösterin. Ne anlama geldiğini bilmediğiniz çok fazla içerik varsa almamayı tercih edin. Adını telaffuz dahi edemediğiniz içerikleri şık bir ambalajla kaplı olduğu için bünyenizle buluşturmayın.
Mevsiminde beslenmeye özen gösterin. Artık hemen her gıdayı dört mevsim bulmak mümkün, fakat siz bunu tercih etmeyin. Gıdaların kendi yetişme koşullarında serpilmesini bekleyin. Belki zahmetli olacak ama eski ve sağlıklı zamanların yöntemlerini hayatınıza sokun, salça yapın, patlıcan kurutun, turşu yapın. Sağlıklı bir beden için ayıracağınız zaman kayıp değil olsa olsa geleceğe yatırım olur, unutmayın.
Kullandığınız temizlik ürünlerine dikkat edin, hatta mümkünse kimyasal içeren temizlik ve bakım ürünleri kullanmayın. Ev temizliğinde doğal, içeriğinin bilgisine sahip olduğunuz ve hatta kendinizin uygulayabileceği tariflerle hazırlanmış ürünleri tercih edin. Söz konusu bakım ürünleri olduğunda çok daha özenli davranın,
Hayatınızda ‘harekete yer açın. Egzersiz yapın, koşun, bisiklet sürün, yoga yapın, asansör yerine merdivenleri tercih edin ve doğada daha fazla zaman geçirin. Doğanın iyileştirici gücüne inanın ve sizi de iyileştirmesi için bir şans verin.
Bunların en önemlisiyse daima mutlu olun. Hayatınızdaki güzellikleri fark etmeyi, gülümsemeyi ve yaşama olan umudunuzu hiç kaybetmeyin! Hayattaki bütün kötülükler gibi kanser de mutluluk ve umutla silinip gidecektir.
Önerilen İçerik: Meme Kanseri Nedir? Nasıl Korunmalıyız, Nelere Dikkat Etmeliyiz?
İlginizi Çekebilecek Faydalı Bağlantılar: