Mümkün mü insanın insana kelimelerle dokunabilmesi? Sözcüklerin birbirini toplayıp kalplerde yerini bulması olağan mıdır sence? Bazen yaşanmışlığın da dışına çıkıp sadece kelimelerin gücüne inanabilir mi insan? Belki de kelimedeki sihir çok fazla güçlüydü insan kalbinde… Belki de sadece yaşanmışlıklarla, anılarla zihinde kendine yer edinen o huzur sadece iki dudağın arasında kalıp, seninle konuşmayı bekliyordur. Sonsuz bir çağırışımın zihni yoklayıp kalbe dokunabilmesi belki de çok daha basittir yaşamda. Sevginin gücü vardır çünkü, anıların dışında kelimelerle anlatılmayı bekleyen.
“Bazen bir insanda değil, görebildiğin her yerde var etmektir sevginin duruluğunu.” diyerek tanımlar sevginin varlığını sevdiğim bir yazar. Bakabildiğin her yerde sevgiyi bulabilmek mümkün müdür peki? Doğada bir kum tanesinin başka bir kum tanesine sımsıkı tutunuşu bile bir sevginin varlığını gösterir aslında. Gökten usulca süzülen bir yağmur damlası pencerede kayıp giden diğer damlaların adımlarını izler yavaşça. Bu bile sevginin var oluşunun birer resmini çizer zihinlere. Çünkü birbirine tutunan, birbirini izleyen onlarca durum bağlılığın göstergesidir. Bağlılık, iki insan arasına gizlenmiş bir duygudan ibaret değildir sadece. Bazen değerli bir nesne olur bağlandığın, kopmak imkansız hale gelir bazen de zihninin kendini tekrar ettiği bir olaydan ibaret kalır bağlılık. Düşünürsün, sebepler aranmaksızın bir sonuç ararsın, kafanda yer edinen onlarca durum birbirine bağlanır ama sonuca ulaşmak imkansız hale gelir. İşte bu düşünce kendini tekrar edip varlığını zihinlerde hatırlatır. Bağlılık duygusu, zihnin arasında kayıp gider ve senin bağlılığın bazen sadece tek bir düşünce olur.
Sevgi, bağlılıktır. Sevgi, bir tablo içerisinde kendine yer bulmuş onlarca rengin arkasına saklanan karanlık veya aydınlığın ışığıdır. Karanlık bile sevginin gücünü yansıtabilir. Tutar elinden aydınlık, siyahlık arasından çıkarır seni. Siyahlık içerisindeki zifiriliği siler yaşamından, aydınlığın parlaklığıyla buluşturur bedenini. Sevginin gücü böylece mümkün kılınır yaşamında. Zaman kıtlığı önemsizleşir kimi zaman, kimi zaman da zaman tamamen yok sayılır. Nerede bulunduğun, bulunduğun yerin varlığı değerini kaybedip, zihninin oyunu altında kısılıp kalır. Çünkü zihnin sana olduğun yeri değil, olmak isteyeceğin yerin resmini çizer gözlerinin önüne. Yaşatır ve hissettirir.
Sevginin gücünü en güzel biçimde hissettiren ise insandır. Kalplere dokunabilmenin en olağanı ise insanların dudaklarından dökülen kelimelerin varlığıdır. Sevgiyi hissedebilmek bedenlere dokunabilmenin etkisi altında kalmamalıdır. Çünkü sevgi dudaklardan dökülen kelimelerle hayat bulup, bedenler arasında varlığını yaşattırır. Zihnin içerisine düşen ufak bir sevgi tohumu kendini sonsuzluğa da götürebilir, kendini hiçliğe de gömebilir. Bu hissin yansımasıdır insanlar arasında. Hissedebilmek, hissedebildiğini dile dökebilmek böylece mümkündür.
Sevgisizliğe gömülüp kalan bir insan yaşamında sevgiye ulaşabilmek mümkün müdür? O insana sevginin varlığını hissettirebilmek gerçekten mümkün mü? Onlarca yaşam arasında bazen öyle yaşanmışlıklar vardır ki, sevgi derinlerde gömülüp kalır, bulunduğu yerden çıkarılmak istenmez. Bazen de hiçbir zaman bulunmak istemez. İşte insanlar arasındaki iletişim bunun çözümü olur. İnsan, insana dokunabilir.
İnsan, insana sevgiyi öğretip, yaşatabilir.
İnsan, insana sevginin gücündeki bağlılığın var olabileceğini kelimeler içerisindeki uyum ile gönül tuvallerinde rengarenk harflerin çizimiyle gösterebilmelidir.
“BİR SONSUZLUK İÇERİSİNDE GÖMÜLÜP VAZGEÇİLEN
BİR UYUM ARASINA KATILIP HATIRLANAN,
BİR SESSİZLİK İLE BAŞLAYIP KAHKAHALARLA YANKILANAN,
AHENGİN DANS EDİŞİ, MÜZİĞİN YÜKSELİŞİNİN ESERİ,SEVGİNİN GÜCÜ BU YAŞADIKÇA İNANILAN.”
-A.K.