Hayır!
Kadın olduğum için, illaki ‘anne’ de olmak zorunda değilim! Değiliz anacım!
Çocuk sevilir, sevilmez, fark etmez lakin konu o değil! Evlenen ünlü, ünsüz, tanıdık, bildik, bilmedik, gördük, görmedik her kadına gereksiz, meraklı veya hasetli sorularını sorma güzel kardeşim?!
“Ne zaman bebiş yapacaksınız?”
(Du’ bi’ ajandama bakiim?)
“Ay, hamile misin acep, kilo ondan mı?”
(Gazdır o gaz…)
“Bak, kucağına ne kadan da yakıştı bebecik. Sen de yap hemen.”
(Yahu arıza mısın? Kıyafet mi bu, aksesuar mı ki yakışsın ya da yakışmasın? Tövbe tövbe.)
“Al kız tut tut, elin alışsın, bi’gün anne olucan sen de.”
(Yap bi’ güzellik be ablacım, elim alışsın!)
“Allah’ım inşallah sana da bir gün bebek yapmayı nasip etsin.”
(Sağol da… Bu bir ‘iyi’ dilek değil ki anacım! Belki ben istemiyorum, belki Rabbim de vermiyor yahu. Sana ne oluyor?)
“Niçin çocuk yapmıyorsunuz? Yapın artık, görelim şöyle kucağınızda minik minik.”
(Sana mı düştü tasası canım kardeşim? Yapmam veya yapamam. Belki olmuyor benim çocuğum?! Bi’ de bö’le düşün?!)
Yapma, etme…
Bilir, bilmez konuşma canım kardeşim.
Öncelikle kadının ve eşinin kararıdır çocuk yapıp yapmamak. Ve bu da ‘özel hayat’ kavramının içine girer ki; senin bundan haberin olduğundan şüpheliyim.
Bir de ‘yapamama’ durumu var, bildin mi? Hah…
Çok istedikleri halde çocukları olmayan, bunun için her yolu deneyen ve senin her meraklı sorunda bunu hatırlayıp üzülen nice insan var!
Yapma, etme…
Seni ilgilendirmeyen bir konu hakkındaki meraklı, fesatlı, çıkarlı, hesaplı, gıybetli, sebepli, sebepsiz sorularını kendine sakla!!!
Sorup durma insanlara ne zaman bebek yapacaklarını ya da vurup durma yüzlerine kadınceğizlerin hiçbir zaman doğuramayacakları bebeklerinin yokluğunu!
Yapma, etme…
“Her kadın, potansiyel anne’dir” diye düşünmekten vazgeç.
Senin, bilmem kaç tane art arda çıkartıp ‘Saldım çayıra, Mevlam kayıra’ modundaki çocukların gibi olmasın istiyor belki bir başkası?! Ha, ne dersin?
Bedenen, ruhen veya ekonomik olarak bakamayacağını bildiği çocuğu yapmıyordur belki ha?
Veya
Hiçbir sebebi yoktur da, sadece doğumdan korkuyordur, olamaz mı?
Ya da
O kadar da sevmiyordur çocukları belki, kendinin olmasını isteyecek kadar?
Sen boşver çocuk sevmeyeni, hayvan sevmeyenden kork!
Hayattaki tek amacı; evli-barklı-çocuklu olmak değildir belki kadınceğizin?!
Sana ne vazife ki; sorup, kurcalayıp duruyorsun mevzuyu?
Hangi hakka dayanarak ve hangi akla sığınarak giriyorsun insanların hayatına, canım kardeşim?!
Girme!
Yarışı kazanmış bir spermin can bulmasıyla rastgele dünyaya gelecek bir bebeği olacağına; tasarlayıp, ince düşünüp, bilinçli bir tercih yapmak istiyordur belki kadın ya da erkek. Olamaz mı?
Senin gibi; “Aman canım, yaşar gider nas’sa…” diyemiyordur belki, kıyamıyordur bu dünyaya bir bebiş getirmeye? Olamaz mı?
Yapma, etme…
Tekrar tekrar sorma neden bebek sahibi olmadığını? Sorma niçin ama niçin bunu istemediğini? Çocuk yapmak zorunda da değil, sana cevap vermek zorunda da değil. Zorunda mıyım? (Hayır zorunda değilsiniz tabii, istediğiniz şarkıyı söyleyebilirsiniz ツ)
Çünkü; ‘sana ne’ meraklı kardeşim, sana ne canım kardeşim?!
Çocuk yapmak istemeyen bir kadın, illaki de bencil veya yaraları kabuk bağlamış biri mi olmak zorunda? Hayır.
Bunun bencillikle alakası yok. Bir şeyi isteyip istememek tamamen kişinin inisiyatifindedir. Bunda başka hiç kimsenin söz hakkı yoktur. Yani çocuk ister ya da istemez, bu sadece kadını ilgilendirir ve asla bir başkasının yorum hakkı yoktur. Karı koca karar verecekler birlikte yani; sana da, meraklı sorularına da… cevap veremeyecekler canım kardeşim!
Bu sadece şöyle bir durumda hoş görülebilir; Aile fertlerinden çok sevilen büyükler, kankalar, sıkı dostlar veya mutlu bir evlilik ile güzel çocuklar yapmış eş-dost-arkadaşlar seni çok sevdiği için ve de kendi tecrübelerini aktarmak için çocuk yapmanı diliyor olabilirler. Lakin ısrarcı ve kırıcı olmadan konuyu kapamayı bilirler zaten onlar.
Ama sen! Sen canım kardeşim, dışarıdan öylece dalamazsın ‘özel’ hayatlara. Soramazsın canın istediğinde fütursuzca çoluk çocuk meselelerini!
Yapma, etme…
Merak ediyorsan içinden et. Öyle daha mutlu olursun, vallahi bak. Zaten; mutluluk içimizde!
Çocuğu olamayacağını bildiğin bir kadın ya da erkeğe (ki, özellikle kadınlara), niçin evlatlık almayı denemediklerini de sorma lütfen! Çocuk sahibi olmak zorunda değil insanlar! “Olmuyorsa, vardır bir nedeni” deyip, konuyu kapamak istiyorlar belki?! Değil mi?
Zaten çocuğu olmuyor da çocuk özlemiyle yanıp tutuşuyorsa ve evlat edinmeyi uygun görüyorsa, sana mı soracaktı canım kardeşim? Senin onayını mı bekleyecekti? Allah Allah ya!
Çocuğunu çok sevdiği halde, anne olmaktan pişmanlık duyan kadınlar bile var. Tabii canım, ne sandın? Ha, bir de çocukları senden kat be kat daha fazla seven çocuksuz kadınlar/erkekler var, emin ol!
“Ayol, yap bi’çocuk, evde oyalanırsın işte onunla…” deme güzel kardeşim. Bi’ sus Allahınsen… Kapatıver, tutuver o nadide çeneni bi’ zahmet!
Yapma, etme…
Daha minnak elleri oyuncak bebekleri tutması gerekirken; “Tut şu kaşığı, karıştır bakalım çorbayı, kur bakalım sofrayı, oturma öyle tembel tembel, ilerde kocan-çocukların yemek isteyecek senden, ne bilip ne pişireceksin adama-çocuklara?” deme anam babam!
Senin ve senin gibiler yüzünden; öylesine, toplum kuralıymış gibi, mecburmuş gibi, göstermelik çocuklar yapıyor kadınlar aslında hiç de istemedikleri halde. Öyle dayatılmış çünkü. Öyle öğretilmiş çünkü.
Bir kadın evlenmek, çocuk yapmak, yemek yapmak, ev işi yapmak, sülalesinin çamaşırını yıkamak, vs. zorunda değildir.
Hamurlar açıp çeşit çeşit ‘börek’ler yapmak zorunda değildir. Börek yapmayı bilmiyorsa, ‘evde kalmaz’ ya da bu yüzden yuvası dağılmaz! Bunun için onu istemeyen, zulmeden bir kocası varsa; ona da bir tanecik anneciği tarafından öyle öğretildiği içindir muhtemelen ve acilen evlerden ırak durdurulasıdır kendisi.
Bir de;
“Sen anne değilsin ya, anlayamazsın!” deme herhangi bir konunun içinde. Tamam mı canım kardeşim?!
Anne olmayabilir de; senden daha bilinçli, vicdanlı, düşünceli, akıllı bir ‘insan’ olabilir, değil mi? Yoksa, doğurmak değildir annelik. Sokakta kedicik, köpecikler de enikliyor pat pat, ona bakarsan?! Ama işte, insan başka, hayvan başka?!
Sen çok mu seviyorsun bakayım çocukları? Aman da aman…
Fakat herkes çocuk yapmak ya da sevmek zorunda değil ki anacım. Çocuk sevmemek, bilinçli bir şekilde veya elde olmayan sebeplerden yapamamak demek de, illaki bencillik değildir; tercihdir.
Sen, çocuğunu komiklik olsun diye ağlat, bağırt, videoya çek, koy youtube’a… Bu, çocuk sevmek olsun!
Sen, sokakta herkesin ortasında itip-kak, tokatı yapıştır anne olmanın verdiği (ne) hakla! Bu çocuk sevmek olsun! (Ağlayan çocuğu susturmak için dövüp ağlatmak diye bi’şey var yurdum annesinde?!)
Sen, sokakta mecburen ıvır-zıvır satan, dilendirilen çocuğun suratına bile bakma, azarla, küfrü çek… Bu çocuk sevmek olsun!
Sen, çocuk sevmenin sadece çocuğu doğurmak olduğunu düşün, enik gibi at sokağa, pc başına, dadıya, komşuya, büyük anneye… Bu çocuk sevmek olsun!
Sen, canın istedi diye, canın sıkılmasın oyalanasın evde diye doğur… Bu çocuk sevmek olsun!
Sen, at TV karşısına çocuğu seni rahatsız etmesin diye, değişik bi’şey olup çıksın onceğiz ve bu çocuk sevmek olsun!
Sen, çocuk yapmayanları aşağıla, çocuğu olmadığı için anneliğin ne demek olduğunu asla bilemeyeceğini savun, onları terbiyesizce yargıla anneliğin ‘doğurmak’tan ibaret bir vasıf olduğunu sanarak ve bu çocuk sevmek olsun.
Sen, oturduğun yerden TV karşısında izle çocuk haklarını… Bu çocuk sevmek olsun! Oldu canım…
Seninkinden çok daha masum bir duygu ve istek oysaki bazı yerde çocuk yapmamayı ya da çocuk sesi duymamayı istemek…Bazı şeyleri ya da varlıkları seversin ya da sevmezsin. Bu, bu kadar basit algılanması gereken ve saygı gösterilmesi gereken bir durumdur! Ayrıca bir insan çocuk yapar ya da yapmaz, anne olur ya da olmaz, sana ne? Baba olur ya da olmaz, sana ne?Kaldı ki nice anneler tanıyorum, kendi çocuklarının varlığına katlanamayan zaman zaman! E, bu çok normal ve insani bir durum değil mi? Her saniye aynı ruh halinde olamaz ki insan, çekemeyeceğin anlar vardır kimseyi! Anne de bir insan! Şimdi, annem sessiz olmam için yüksek volüm uyardı diye, beni sevmiyor manasına mı geliyor yani?!
Velhasıl, hayır!!!
Her kadın potansiyel ‘anne’değildir!
Güdüsü her daim içindedir, o ayrı. Doğasında var bi’kere. Çocuğu yoksa yeğeni vardır, o yoksa komşusununki vardır, o yoksa bi’akrabasınınki vardır, o yoksa kankasınınki vardır, o yoksa okulunda vardır, o yoksa sevgilisi/kocası vardır yahu?! Koca çocuklar değil midir onlar ömür boyu baktığımız? ツ
Anaçtır, derleyici toplayıcıdır, düzenleyici birleştiricidir, idarecidir lakin bu yüzden çocuk yapmak zorunda değildir.
Ha…
Evlilik ve çocuk hadisesi muhteşem ikilidir, evet.
Birbiri için ‘doğru’ insanlar bir araya geldiğinde, süperello bir kurumdur evlilik kurumu, şahakuladedir durumu!..
Evlilik, çocuklu da çocuksuz da olur.
Yapılmak zorunda değil en nihayetinde. Ha, olmuyordur belki de. Veya evlat edinmek isteniyordur, amenna…
Çocuklar geleceğimizdir, soyumuzdur, umudumuzdur, evet.
İleride, beraberce güle oynaya sofralara oturulmak isteniyordur torun tombalak kalabalıkça. Ne de güzel olur ya? Di mi ama…
Çocuklar güzeldir, sevimlidir, bi’tanelerimizdir, eyvallah.
Şirin ve yaramazlardır ama büyüyünce de biz onların çocuğu olacağızdır ya hani?
Hepsinde hemfikiriz canım kardeşim.
Lakin anlatmak istediğimiz şey başka;
Ailesinden, çevresinden ya da hiç tanımadığı insanlardan çocuk beklentisi içinde olan ‘garip’ insanlardan bahsediyoruz. Hadi kendine olsa beklentisi neyse; bir de sorguluyor, meraklanıyor, anlayıp anlatmaya çalışıyor başkalarına da…
Ünlü kişilere bile yazıyor, çiziyor, yayınlara telefonla bağlanıyor da üşenmiyor soruyor;
“Çocuk yapmayı düşünmüyor musunuz acebağ? Ne zaman yapıceksiniz?”
“Ay, bi’ çocuğunuz olsun istiyoruz biz ailecek. Sizi çok seviyoruz. Çok yakışır kucağınıza bir bebek. Geçen magağzinde gördükdü, bi’ hayranınız bebek tutuşturdu elinize. Anaaam kız, nassı açtı sizi, valla bak. Sabırsızlıknan bekliyoruz iki gözüm önüme aksın ki…”
“Ailemizden biri gibisiniz valla. E, artık bi’ çocuk görelim kucağınızda şöyle, değil mi ya? Enişte bey ne düşünüyor acebağ bu konuda. Elini çabuk tutsun bak, meraktayız…”
Yok daha neler?!
Sana ne ulan güzel kardeşim???
Yeter be… Sorma artık!
Sormazsın dimi? Sorma e mi?.. Sormazsın, sormazsın sen… Sormayaydın iyiydi… ツ
Hiç kimseye, çocuk yapıp yapmayacağı hakkında soru sorma! Konu açılır da, kendi anlatmak isterse dinlersin efendi gibi. Yoksa, sorma ıcığını cıcığını… Sana ne be canım kardeşim?!
Sormazsın dimi? Sorma e mi?.. Sormazsın, sormazsın sen… Sormayaydın iyiydi… ツ
Olanı var, olmayanı var, yapanı var, yapamayanı var… Sana neee???Pek bir güzel ‘anne’ olan kadınlar var. Pek bir güzel ‘baba’ olan erkekler var. Anneliğe/babalığa saygılar sonsuz, sevgiler şelale. Eyvallah… Ama bi’sus yahu! Bir şeyi de merak etmeyiver, sormayıver, ölür müsün? (… öldürür müsün moduna sokma insanı karrdeşiiimmm!)
Her gün bir sürü çocuk doğuyor, büyüyor, yetişiyor, yetiştiriliyor…
Aldığı pahalı hediye hakkında ne hissettiği sorulduğunda, ‘anlayamazsınız’ diye cevap vereni de yetişiyor, babasının ahşaptan yaptığı oyuncak teknesiyle oynamaktan keyif alanı da yetişiyor. Ayağına giyecek ayakkabısı olmadığı halde okuluna saatlerce yürüyeni de yetişiyor. Küçücük yaşta genç kız ya da delikanlı gibi marka giydirilip hayatı bunlardan ibaret zannedeni de yetişiyor, gelinlik-damatlık giydirilip hayatları karartılanları da yetişiyor, sokakta oynayıp kir içinde kalan kıyafetlerine aldırış etmeyen annesinin gülümseyerek kucakladığı ve ‘yıkarız temizleriz yine giyersin’ dediği çocuklar da yetişiyor. Aile içi ya da herhangi bir yakını tarafından tacize maruz kaldığı halde sesini çıkaramayan ve hatta bunun ne manaya geldiğini algılayamayan çocuklar da yetişiyor. Fast food yemekten hamur kafalı et beyinli olmuş çocuklar da yetişiyor, tarhanaya talim eden zehir gibi zekalı ve akıllısı da yetişiyor. Kendisine son model telefon ya da tablet alınmadığı için depresyona gireni de yetişiyor, ona bir şey alamadığı için üzülmesin diyerek babasına sımsıkı sarılanı da yetişiyor. Falanca markanın ayakkabısından aldırmak için ebeveyninin ömrünü yiyen de yetişiyor, her gün haksız yere kötek yiyen de yetişiyor. Sosyal mecrada ağlayanı veya ağlatılanı da yetişiyor, fotoğraflarını internete koymak için yarışan ailelerin çocukları da yetişiyor. Bebek ve çocuk olamadan ‘kim vurdu’ya gitsin diye hayatın akışına teslim edilen çocuklar da yetişiyor (ya da yetişemiyor) bu dünyada.
Velhasıl, hayır!!!
Her kadın potansiyel ‘anne’değildir! Olmak zorunda da değildir!
Her erkek potansiyel ‘baba’değildir! Olmak zorunda da değildir!
Bak ne kadar çok insan var bu konudan muzdarip;
Bir de hamiile ya da yeni doğum yapmış kadınlara ahkam kesiyorsun bazen ordan burdan;
Kadınlar hamilelik sonrası kilolarını verebilir, veremeyebilir, vermek istemeyebilir, değil mi?
Kadınlar bebişlerine, çocuklarına kendisi bakabilir, bakamayıp yardım alabilir, bakıcı tutabilir değil mi?
Kadınlar bebişlerini emzirebilir, emziremeyebilir, istemeyebilir, emzik verir vermez, bebeği emzik almıyor olabilir, bu bir tercih ve zorunluluklar hadisesidir, değil mi?
Değil mi ulan canım kardeşim?
Bu da ayrı ve incelenesi bir konu lakin bir de buna dalmayalım şimdi…
Ama bırakalım şimdi bunları da, hadi gel barışalım canım kardeşim…
Sormazsın artık dimi? Sorma e mi?.. Sormazsın, sormazsın sen… Sormayaydın iyiydi… ツ
Böyle çemkirdiğime bakma, anladın sen beni… Anlaştık değil mi?
Haydi o zaman…
‘Seni Seviyorum, çok seviyorum!’ de her fırsatta sevdiceğine, kardeşine, annene, çocuğuna, dostuna.
Kız – erkek evlat ayırımı yapmadan, uzağa yakına bakmadan, şekli şemaili takmadan sev sevil bi’an evvel terk-i diyar olmadan…
Sevgi şart canım kardeşim…
İklim’in Dora’n