Kader dediğiniz şey aslında nedir , hiç düşündünüz mü ? Kader gerçekten var mı , varsa onu belirleyen şey ne ?
Aslında belki de ‘’kader ‘’kavramı bizim bildiğimiz gibi sıradan bir şey değildir. Genelde
kaderimizin ne olduğu bellidir ama biz nasıl bir kader yaşayacağımızı bilmediğimizden çok da sorgulamayız , hayatı akışına bırakırız. Peki ya aslında kaderimizin nasıl olacağını en başından bilip onu değiştirmeye çalışırsak?
Kaderimiz aslında tam olarak bizim geçmişimize yani çocukluğumuza dayanır. Ne kadar farkında olmasak da geçmişimiz kaderimizi şekillendirir. “Kader gerçekten var mı?” sorusuna gelirsek; evet bence var.
Kaderimiz; bizim doğup büyüdüğümüz evde, sahip olduğumuz anne babayla birlikte
yazılmaya başlar. Size ‘’Kader Motifi’’ni ünlü psikiyatrist Dr. Gülseren Budayıcıoğlu’nun ağzından anlatmak istiyorum. Kader motifi bilgisayar yazılımı gibidir. Önce sistem (çekirdek) kendini yaratır. Bu çekirdeği anayasa kabul eder. Bu çekirdeği hayat boyu geliştirerek tekrar tekrar bize yaşatmaya devam eder. Bir bebek dünyaya geldiğinde bildiği tek bir duygu vardır; ‘korku’ . ‘’Bebeğin dünyası, doğduğu evin dünyasıdır.’’ Korku gittiğinde ben bu dünyayla nasıl bir ilişki kurayım ki hedefe ulaşabileyim diye düşünür . Annesi tarafından ilgi gören bir bebeğin hayatta kalabilmek için fazla çabalaması gerekmez. Ama annesi tarafından bir bebek
umursanmıyorsa o bebek olduğu yere yaranmaya mı çalışacak, isyan mı edecek ona göre program yapılır. Program kendini elden geçirir ve çocuk ortalama 15 yaşına geldiğinde program tamamlanır. Program yapıldı ama bu programla dış dünya birbirini tuttu mu, tutmadı mı ? Kader motifinde de kendini sürekli tekrar eden o çekirdek sistem eğer programda yoksa size yanıt vermez ve bildiğini okumaya devam eder.
Hadi biraz da basit örnekler üzerinden gidelim; ‘çocukluk’ dediğimizde kimimiz o zamanları mumla arar kimimiz ise “Ne zaman bitecek bu süreç?” diye gün sayarız. Bu bizim çocukluğumuzun nasıl geçtiğine, onu nasıl geçirdiğimize bağlıdır. Örneklere geçecek olursak ;
– Çocukluğunda alkolik bir babaya sahip olan çocuğun geleceğinde alkolik olması; -Çocukluğunda babasından dayak yiyen bir kız çocuğunun, geleceğinde onu döven bir
kocayla birlikte olmayı seçmesi;
– Çocukluğunda babasından şiddet gören bir çocuğun, büyüdüğünde aynı babasından
gördüğü şiddeti kendi çocuklarına da uygulaması;
– Bir kadın evlenmek ister. Babası alkolik olduğu için alkolik olmayan bir eş ister ama
bir süre sonra seçtiği eş alkoliktir.
– Alkolik bir babadan alkolik bir koca olması …
Bunların hepsi şiddettir, fark edilmediği sürece genetik gibi nesilden nesle aktarılarak devam eder. Aman ha! Şiddet deyince aklınıza sadece fiziksel şiddet gelmesin artık, kaçıncı yüzyıldayız? Psikolojik olan şiddet de fiziksel şiddet gibi bir o kadar can yakar. Şiddetin her türlüsü şiddettir ve yok sayılamaz.
Bazen ‘ Neden ? ‘ diye sorgularız. Mesela çocukluğunda şiddet gören bir kız neden öyle bir eş arar ? Çünkü başka türlüsünü bilmiyor, öğrenmemiş ki bilsin . Neye alıştıysa, neyi öğrendiyse hayatına alacağı kişide de onları arıyor. Çünkü sistem başka türlüsünü bilmiyor.
‘’ Çocukken yaşadığımız o çocukluk acılarımızı bize yeniden yaşatacak kişileri gözünden
tanır ve başkalarına değil gider ona aşık oluruz.’’ Bu değişmeyen bir döngüdür.
‘ Bunu hiç değiştiremez miyiz ?’ sorusuna gelirsek tercihler kaderimizi oluşturur. Kaderimizi
anlamazsak, farkına varamazsak bizi götürdüğü yere doğru sürüklenip gideriz.
‘ Kader Motifi ‘ ni daha iyi anlamak isterseniz Gülseren Budayıcıoğlu’nun kitaplarından
uyarlanan;
MADALYONUN İÇİ ( Çöp Ev ) kitabından, Masumlar Apartmanı
KRAL KAYBEDERSE , HAYATA DÖN , MADALYONUN İÇİ , GÜNAHIN ÜÇ RENGİ (
Fahişeliğin Rengi Kırmızı ) , Kırmızı Oda
CAMDAKİ KIZ , Doğduğun Ev Kaderindir ,
dizilerini izlemenizi tavsiye ediyorum. Baştan uyarayım diziler psikolojik ve gerçek yaşanmış
hayat hikayeleri olduğu için biraz ağır gelebilir. Ama ben izlemenizden yanayım. İzlerken
içinde kendinizden, hayattan, hayatınızdan birçok şey bulabilirsiniz. Bir şeylerin farkına
varıp, onları sorgulamanıza yardımcı olur belki. :))