Kabullenmek ve alışmak.. Birbirine çok benzeyen; birbirinden tamamen farklı iki kavram. Neden varolduğumuzu araştırmak, sebepleri ve sonuçlarıyla ele almaya çalışmak yerine insanlar alışıp devam etmeyi seçer. Yaşadığınız eve alıştınız mı, yoksa orada yaşamayı kabullendiniz mi? En basit örneklerden biridir bu. Eğer kabullendiyseniz orada yaşamayı, oradan ayrılmak daha kolay gelebilir. Eğer alıştıysanız evinize, oradan başka herhangi bir yerde olma düşüncesi aklınızdan bile geçmez.
Kabullenmek bizim seçimimiz, alışmaksa tamamen doğamızın, dürtülerimizin bize sunduğu özelliktir. Gözlerinizi sonsuzluğa kapatmadan önce, hayatınızın her anında farkında olarak yaşamaya çalışın. Alışmak bir çeşit bağlılıktır. Alışmayı ve bağlanmayı bir bütün olarak görebilirsiniz, ikisi de kopması ve ayrılması zor olan duygularımızın bizim için yarattığı bir ying yang etkisi gibidir. Alıştığımız durumlarda kopmaktan korktuğumuz, bağlanma dürtüsüyle bizi esir almış olan bazı olaylar mevcuttur. Herhangi bir kişiye, eve, şehire, hayvana veya işe alışmak, sonrasında büyük yıkımlara yol açabilir.
Kabullenmek sorumluluğu bizim elimizde. Kabullendiğiniz şeylerden vazgeçmek daha kolaydır. Çünkü seçim size bırakılmıştır. Sınırlarınızı çizmek, ne kadar seveceğinizi bilmek, nerede kendinize ve olaylara dur diyebileceğinizi bilmek sizin kendinizle olan savaşınızı ortaya koyar. Hiçbir şeye bağlanmamak; onları kabullenmek, olduğu gibi bırakmak size dünya üzerinde cenneti yaşatır. Tercihlerinizi kendi sorumluluğunuzda ve kısıtlanmadan yapmaya çalışın. Alışmak yerine kabullenmeyi kendinize ilke edinin.
Size sunulan sınırlar içerisinde seçim yapmak zorunda gibi hissediyorsanız bazı zamanlar, lütfen sınırlarınızı genişletin.