Bir nefesle başlar ömür, kulağa okunan ezanla sürer Kader yolu. Kader denilen şeyi, bizim payımıza düşen pasta diliminin tadına varmamız gerekirken, acısıyla, tatlısıyla, ekşimsiliğiyle yada bozulmasıyla biz o payı ya gıdım gıdım yada çöpe atılır korkusuyla çabucak tüketmek için sıvıyoruz ellerimizi kontrollü yaşamaya.
Oysa insanın kaderi baştan yazılmamış mıdır? Yazıldıysa peki, biz neden bu hayatın en küçük tatlı anlarını kaçırıp, başka anlarda kayboluyoruz?
Söyleyeyim size. Daha iyi olabilmek ve en çokta her an bir solukta sonlanacağımız hayatta bir gün kaybolacağımızı unutup birşeyleri kaybetmemek için…
Uzun lafın kısası kontrolcülüğü bırakan birinin bir kitapla başlayıp dönüm noktasına nasıl ulaştığını anlatacağım. Evet o kontrol manyağı kız bendim.
Hayatımı hep elimde tutmak isteyen ben herşeyi planlar, derin düşünüp, öyle uygulardım. Bu yediğim yemek öğünlerinde bile geçerliydi. Mükemmel olmalıydı herşey, düzenli ve içinde aksaklık kelimesini barındırmamalı. Taki bu durumdan bedenim, psikolojim hata bildirimini veresiye kadar. Çok sinirli, agresif kimse ile anlaşamaz, fazla alıngan olmuştum. İnsanlar beni anlamıyor diye kitaplarla dost olmuştum.
O kitapla karşılaştığımda çözüldü tüm kara bulutlar. Hiçbir Karşılaşma Tesadüf Değildir dedi ve gerçekten de öyleymiş. Sufizm yolunda kendi payıma düşeni aldım, hayatıma kattım.
Sufizm ,kulun Allah’la olan münasebetine kimseyi yada herhangi birşeyi sokmadan bu yolda arınmasıdır. İyiliği kendine çekerek, hayatta sunulan şeylerden şikayetçi olmadan hayatı kabullenme ve en önemlisi kendisine şefkat göstererek bu yolda iyiden tat alıp, acısını da acıyla göğüs gerebilmesidir.
Zaten bu evrende insanı farklı kılan duyguları değil midir? Her sabah rutin devam eden hayatta kaybolup giderken mutsuz bir şekilde o küçük anları görmemeye alışmış ruhlarımızda tükenip gidiyoruz, biraz olsun sizde hayatınızı akışa bırakın. İyi düşünün iyi olsun herşey.. Bol bol dinlenin, insanlara gülümseyin. Sabahları Güneşi selamlayın, kuşların şarkısını dinleyin. Küs olduklarınıza sarılıp, sevdiklerinize bir kez daha sarılın. Kötülük gelse bile bu hayattan acımızı en iyi şekilde ağırlayıp, kendimize şefkat gösterelim.
Çünkü hızlıca akıp giden dolu güzellikleri sunmuş hayatta bizim ne kadar süremiz var belli mi? Biz en iyisi herşeyden nasiplenelim. Güzel, çirkin, kötü demeden kendimizi farkedelim. Çünkü birgün her güzel şey bitiyor.
Bitsin de, yapamadıklarımızın pişmanlığıyla değil…Daha çok kendimizi, hayatı kabullenmiş bir şekilde severek ve tadına vararak. Sen, ben veya bir başkası bunu haketmiyor mu?
Hayat Güzel…Sev kendini…