Tenindeki leke gözündeki çapak gibi kaldı aşk sözcüklerim,
Acelen vardı özüne dönmeliydin masken düşmüştü loş ışıkların girdabında,
Mutluydun tenindeki sıvılar çoşkunca fışkırına dek,
Ben anlamıyor,algılamıyordum.
İsyanım da ki ısrarı fark ettim yokluğunda,
gitme deyişlerim serzenişlerimdi topuk seslerin.
Her hikaye aşka dayanıyor,direniyor,susuyor,bazende haykırıyor. Telefonun ucundaki sessizliğinde boğ beni,
yağmur seslerinde boz bir ayının nezdinde koy kahrolası çakıllı topraklara sana aşık şair bedenimi,
sonra üzerime buğday tohumları serpersin belki, beklemenin lanet heyecanını bitir
mutsuz gülümsemesiyle vedalaştır benimle.
Verdiğim sözleri balya balya yutarken kahrediyorum seyrüseferimi, Sen martılara simit atacaksın,ben kaderimi mühürleyeceğim sessizliğin teninden,
Sen sus ben anlarım ki kanamayan acılarımdan kansız savrulurum gümüşten gökyüzüne,
hadi sen yastığına ben kabusuma tövbe edeyim bu gece, zihnimden milyonlarca hece akıyor
zihnimden kepazeliğine fışkırıyor aşkın.Şimdi daha da bıraktık,
daha ve bir daha…
Yarımız artık her yalan gibi, tamamlanacak ve toparlanacak gücümüz bitti.Beni yoran senin varlığın’da ki yok oluş.
Her masalın sonu aynı, iletişimindeki iletişimsizliğin sebebi nafakası olmaya zorlamayalım hayallerimizi,
sürekli doğru ve uygun davranışlardan bahsetmek istemiyorum.
Yalancıydım herkes gibi
Hayatın yalancısı
Gerçeğin perdecisi
Zamanın silsilesiydim
Bir doğum hikayesiydi zihnimdeki Yalancı küstah ve soytarı bakışlı Kopyalalarla yaşıyor
Yalanlara tapıyordum
Zihnimde susmayan bir ses Susmayan ama durağan Resetliyorum kalbimdeki hisleri Kapatıyorum tüm ışıkları Karanlıklarda rahatlasın Karanlıklarda kussun öfkesini
Benim hiç doğru yanlışım olmadı, Hepsi eski-püskü , kırık-döküktü, İmla yanlışlarım bile yanlışların ötesindeydi, Derin bir nefes
Yakını görmeyen puslu gözlerim var.Bir günahtan diğerine giden bir günahtı benimkisi Yolculuk kuru ve yavandı,sözcükler tükenmiş,kelimeler ezberlenmişti
İnsan kendine değer verip kendini severse tüm çevresi ona değer verir ve sever yalanının anasını s*keyim.
Çok kaybettim kendimi kendi bedenimde,
çok buldum,çok istedim.
Çok düşledim sığmayı,sığınmayı yaptım..
Yine yaptım öfkemle kucaklarım öptüm,sövdüm, hırpaladım bana ait değilmişcesine.
Yumrukladım yardım bekleyen hisleri,tükürdüm,iteledim,öteledim. Bir feryadın için’de ki yarım kalmış uyumsuzlukları, Gözüme batan elimi kesen yüzüme kusan duygularımı.
Bir nefes daha
Şimdi ılık mevsimlerde ki sonsuzluğumsun. Apansız başlayan sızı Başlangıçlardaki heyecanımsın, Keşkelerle başlayan
İnşallahlar ile biten vurgunumsun.
Son bir nefes daha
Şimdi ellerimi tut nefesimi yut.
Kendime söz veriyorum, Bir günah daha,
hadi son hadi soy senin için çırpınmayan
bedenimi sessiz çığlıklarımda
Bir yalanın içine düştüm,kim yalancı kim gerçek bilemiyorum. Okuyamıyor,
Göremiyor
tahmin edemiyorum,
Ne yalanım ne ziyan ne isyanım ne devran önümdeyim masam gibi önümdeyim kurban gibi.
Üzerime tırmanıyor yarım kalmış cümlelerimiz, seni arıyor seni yansıtmıyor mutfaktaki cam tepsimiz tüm rüyalarımdaki duvarları yıkıyorum
seni ışıklar içindeki pavyonlarda kaybetmemek için duvarlara yalvarıyor ışıkları yalıyorum
acımı azaltmak için,yine yoksun hiç olmadığın gibi.
Heyecanımın karşılığı ne olacak bilemiyorum, Az çok unuttuğum çabalardı aslında, Lütfen yarım kalmasın,
Lütfen hüsran olmasın.
Haksızlık değil mi bu şimdi ?
Sormak istediğim o kadar çok şey vardı ki! Kime soramasam kime sussam korkusundayım.