"JAYUS"

  Ve karşınızda ” JAYUS”. 

  Endonezce bir kelimedir kendileri, tanıştırmak istedim sizinle. Bizde yakın bir zamanda tanıştık kendileriyle.Nasılını sonra paylaşayım sizinle.Jayus insanı güldürecek kadar kötü anlatılan bir fıkra demekmiş. Yapılan esprinin komikliğinden değil, kötülüğünden gülmeyi anlatırmış. Ekşi sözlüğüne burada teşekkürü bir borç bilirim. 

    Şimdi nasıl tanıştığımıza gelelim. Öyle güzel bir kazık yemişim hatta yemişiz ki Allah düşmanımızın başına vermesin. Hatta yememişiz yedirmiş içmemişiz içirmişiz kazık atana o derece yani. Salaklıkta zirve olmuşuz bir o kadarda algıda seçicilik iptal edilmiş bizde, böyle uyuşturulmuşuz sanki. En yakınım dediğimiz meğer entrika kraliçesiymiş. Ama güzel uyumuşuz hemde nasıl güzel uyumuşuz anlatamam. Ha işte tamda burada girdi hayatıma ” JAYUS”. Kendisiyle tanıştığımızda  sanki kırk yıllık dostmuşuz dedik birbirinize. Yabancılık falan hiç çekmedik yani nasıl çekeyim ki zaten hayatım salaklıktan güldürecek en kötü fıkraymış. Hayır hayat bu diyip genellemeyeceğim kusura bakmayın çünkü bir yerlerde hala toz pembe hayatlar olduğunu biliyorum ve inanın kıskanmak yerine şükrediyorum hala bir yerlerde insanlar gerçekten insanmış. Çünkü biz bildiğiniz insanlıktan çıktık yani. 

  Okuduğum bir alıntıyla devam etmek istiyorum sizinle. Yoldur yürünür, mesafedir aşılır, sorundur çözülür, yaradır sarılır. İnsan bir şekilde çaba gösterdiği her şeyi çözebilir. İki tane istisna dışında;ölmek ve sevilmemek. İnsan istediği kadar çabalasın sadece bu iki meseleyi çözemez diye… Sözün kime ait olduğunu bilmiyorum ama bana ait değil teşekkürü kime edeceğimi bilmiyorum yani. O kadar doğru bir söz ki, sevilmediği için yakın zamanda intihar eden bir insanın haberini okumuştum, ya da ailesi tarafından anlaşılamayan bir öğrencinin intiharı…  Okuduğum alıntının benle ilgisi ise en çok güvendiğim yerden yara aldım ve sanırım en çok güvendiğimiz yerden yara alıyoruz biz.Ve ne yaparsanız yapın o tarafa yapabileceğiniz bir şey yok. Artık herkes gözünüze tek düze geliyor.Hiç kimse birbirinden farklı gelmiyor artık. Herkese yabancılaşıyorsun diğer en yakınım dediklerine bile. Sığındığım belli diyip yolunuza bakmayı deniyorsunuz çünkü biliyorsunuz sabredersen olgulaşırsın.Sabredersen ilkbahar gelecek inanıyorsun deniyorsun yani. O hikayeyi yakıp yok etmek istiyorsunuz ama  yok etmemek için elinden geleni yapanları fark ediyorsunuz, onlardan sıyrılmak istiyorsunuz, onları kendi öfkeleriyle baş başa bırakmak, sadece kendiniz olduğunuz herkesten uzak bir yere kaçmak istiyorsunuz.. Peki kafanız, kalbiniz onlar ne olacak, ben size söyleyeyim kalpten inanın yalnız olmadığınıza, görmeye çalışın şükürlerinizi bir şekilde kendi hayat yolunuza devam etmek için, alışarak, kabullenerek o yolda çiçekleri ezmeden yavaşça gökyüzüne bakarak, derin nefes alarak ilerleyin çünkü başka türlüsü çok zor…

   İşte ben kendi hayatımın en kötü fıkrasını yaşayıp gülmeyi tercih edenlerindenim. Jasus aslında hayatımın manasıymış, arkama attım her şeyi, iz bile bırakmak istemezcesine koşuyorum kendi yolumda. Herkesten daha sessiz ve herkesten daha hızlı….

Resim:iStock.com

Tubaaa
Hayat yaşadığın an'larda saklı, peki sen hangi an'ın farkındasın?
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
Geri dönüş?
Sonraki
Cumhuriyet ve Demokrasi

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.