-İYİLEŞTİRME GÜDÜSÜ-

Kaynak belirtilmedi

 

 İYİLEŞTİRME GÜDÜSÜ

Hiç böyle kişilerle tanıştınız mı bilemem ama şöyle söyleyeyim tanışsanız unutamazdınız. En azından bir kez olsun aklınızın ucundan geçtiğinde vay be ne kadar uğraşmış derdiniz.

 

Ben de çevreme şöyle bir baktığımda farkediyorum ki ne kadar da fazla kişi bu güdüye sahip. Bir noktada bir parçamda bu güdünün olduğunu ben dehissediyorum ve kendime zaman ayırdıkça aştığımı hissediyorum.

 

 İşte tam da böyle hissederken düşündüm ki NEDEN? Böyle bir içgüdü içerisine girmiş olabiliriz. Bunu bulmak kolay oldu diyemem. Açıkçası bilinçaltımın derinliklerine inmem ve bolca gözlem yapmam gerekti. Hala daha ’’emin misin?’’ derseniz kesin bir dille evet diyemem. Bunlar benim çıkarımlarım ya da hipotezlerim diyebiliriz.

 

Nerede müşkül durumda travmadan travmaya koşan biri olsa onu bulur ve onu kurtarmayı adeta kendine görev edinir bu güdüye sahip kişiler. Özelleşmiş bir travmayı seçmiş de olabilirler [ yani onlar seçmez aslında bilinçaltları seçer] ya da farklı tür travmalar da olabilir ama şu kesindir ki seçilen sıkıntıların hiçbiri rastgele değildir. Hepsinin seçen kişide mutlaka bir anlamı vardır. Bu tabi çok daha derin bir konu. Belki  5 seans belki de 10 seans terapiden sonra ortaya çıkacak bir şey.

 

 Bu kişiler sanarlar ki onu iyi edeceğim her şey mükemmel olacak, değerli hissedeceğim hatta daha önemlisi onun gözünde değerli olacağım. Bana minnet duyacak. Tam bir karga vefası göstererek benim yanımda olacak. Hem her noktada pürüzsüz birine sahip olacağım hem de bunu BEN başarmış olacağım. İnsanlar genelde kendilerini ne zaman değerli hissederler? Birileri ona ihtiyaç duyduğunda ya da bir iş başardıklarında. Sanırım tam bu noktada ele aldığımız güdünün derinliklerine inmeye başlıyoruz.

 

 Birinci seçeneğimiz tam olarak bu. Hayatı boyunca değersizleştirilmiş, ötekileştirilmiş deyimi yerindeyse narsistik insanlarla büyümüş ve her fırsatta ezilmiş insanlar sadece bir çöp olduklarını düşünürler. Her seferinde öyle olmadıklarını kanıtlama ihtiyacı hissederler. Bu yüzden birilerini iyileştirmeye çalışıp iyileştirdikleri kişinin gözünde kıymetli olmak isterler. Böylelikle de hayatta bir şeyi başarmış değere binmiş olacaklardır. Yani burada bir kanıtlama ve ona bağlı olarak başarının getirdiği kayıp değer duygusunu geri kazanma ana karakterlerdir.

 

 İki seçeneğimiz ise hem buna benzer hem de bundan çok farklı.

 

Güdüye sahip kişimizin bilinçaltı itinayla travma sahibi kişiyi bulur ve kendine çeker. Onu bir güzel aklar paklar sanki yaralı bir kediyi tedavi edercesine özenle yapar bunu. Ardından da bir tatminle karışık huzur duygusu yaşar. Tatmin duygusu başarmanın verdiği bir getiridir. Huzur ise geçmişte benzer travmayı yaşamış kendisini, iyileştirdiği partnerinin yerine koyduğundan sanki çocukluğundaki kendisini iyileştirmiş gibi hissetmesinden dolayıdır. İnsanlar geçmişte açıkta bırakılan, yardım eli uzatılmayan yaralarına günümüzden uygulama bedenleri bulup o bedenler üstünde yaralarını bir bir kapatırlar. ’’Bana yardım eli uzatılmadı ama ben başkasına uzattım bakın onu yalnız bırakmadım. O benim yaşadıklarımı yaşamadı’’ demeleri de tamamen bundan kaynaklıdır. Biz kendi açıkta kalan yaralarımı geçmişimize dönerek kendimizle ve ilgili kişilerle yüzleşip halletmeden maalesef ki aynı kişiler dönüp bizi bulacaktır.

 

 Üçüncü ve son seçenek de aslında hem ikinci durumla benzer ağlarla sahip hem de tam olarak bizim elimizde olan bir şey değil çünkü bu seçenekte bilinçdışının payı her zamankinden çok daha fazla. Bu seçeneği anlamak için önce bilinçdışının amacını anlamak gerekir. Bilinçdışı travmanın olduğu yere gidip o travmayı çözmek ister. O travmayı çözmek için de önce o travmayı yaratan koşullara benzer koşulları yaratmak sonra da kendi davranış örüntüsünü değiştirerek sonuca etki etmek gerekir. Tabi ki böyle sözcüklere döküldüğü kadar kolay değil bu durum. Bilinçdışı sürekli olarak ilk aşama olan ’’travmayı yaratan koşullara benzer koşullar yaratma’’ aşamasının hakkını verir ancak ikinci aşama olan ’’davranışı değiştirme’’ kısmı işte o kadar kolay değildir. İlk denemede asla beceremez. Sonuç aynıdır; yine aynı ilişki dinamikleri, acı ve gözyaşları. Bilinçdışınız bıkmadan usanmadan sizi yine aynı durumla karşı karşıya getirir çünkü bu sefer başaracağınızı umar. Ya travmanı yenip farklı seçenkleri seçeceksin ya da ilelebet aynı travma döngüsünün içinde kaybolacaksın der size. Bu bir çeşit iyileşme isteğidir aslında ama iyileşme başarılamayan her örüntüde daha büyük yara alnır, daha ağır travmalar oluşur.

 

 Bilinçdışı aslında bu travma ağırlaştırmayı da bilerek yapar çünkü daha büyük acı demek değişmek için daha fazla cesaret sahibi olmak demektir.

 

Hangi seçeneğin içinde olursak olalım halletmenin tek yolu kendimizi dinlemek kendimize sormak ve kendimizi anlamaktır. Kendi derinliğinize girmekten korkmayın. Keşfedilmiş her derinlik size çeşitlik, zenginlik katar.

SARASWATİNİN MIRMIRI

Saraswatinin mırmırı
<3 saraswati's blog <3
Subscribe
Bildir
0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
Önceki
Disney Plus’ta İzlenmesi Gereken En İyi Filmler

Disney Plus’ta İzlenmesi Gereken En İyi Filmler

Sonraki
BİR ÇOCUĞUN HAYAL DÜNYASI

İlginizi Çekebilir

kooplog'dan en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerez (cookie) kullanıyoruz.