Büyük firmaların ülkelerinden vergi kaçırabilmesi ya da gerçek kimliğinizden bağımsız olarak hesap açabilme imkanı sağlamasıyla ünlü İsviçre bankaları, bu avantajları sayesinde oldukça popüler.
Konumuza adım atmadan önce İsviçre’yi biraz tanıyalım İsviçre Federasyonu Orta Avrupa’da bulunan dağlık ve denize kıyısı olmayan bir ülke. Kuzey sınırında Almanya, batısında Fransa, güneyinde İtalya, doğusunda Avusturya ve Lihtenştayn’a komşu. 26 kantondan (eyaletin biraz daha özerk hali) oluşuyor. Devlet başkanı yerine konsey şeklinde görev alıyorlar. Ülkede en çok konuşulan diller Fransızca, Almanca, Romansch ve İtalyanca.
Toprak ve yüz ölçümüne göre nispeten düşük bir nüfusu (8.4 milyon civarı) var. %23’ünü yabancılar oluşturuyor. Ülkelere göre yaşam kalitesi konusunda yaşanacak en iyi ülke kendileri. Ülkede 1815’ten beri uluslararası bir savaş yok ama 8 milyonluk nüfusun yaklaşık 3 milyonunda bireysel silahlanma var. Buna rağmen dünyanın en düşük suç oranına sahip ülkelerinden birisi konumunda .
BM üyeliğine 2002’den itibaren katılıyor. Halen Avrupa birliğinin ve Avrupa Ekonomik Alanının bir üyesi değil. Kişi Başına Düşen Gayrısafi Yurtiçi Hasıla konusunda dünyanın en zengin ülkeleri arasında yer alıyor.
En çok ihraç edilen ürünü çikolata, çok bilinen ürünü Toblerone Bern’de yılda 7 milyon kutu üretiliyor.
İsviçre’yi kısaca tanıdığımıza göre gelelim İsviçre bankalarına. İsviçre’de yaklaşık 390 adet banka bulunuyor ama faaliyetlerin %50‘den fazlası iki bankanın (UBS AG ,Credit Suisse) kontrolü altındadır. İsviçre, bankalarındaki 2 trilyon dolarlık mevduat ile en büyük offshore (deniz aşırı finans merkezi) merkezi durumunda.
İsviçre, son yıllarda, banka hesaplarındaki gizlilik prensibi yüzünden, Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri tarafından yoğun baskı altına alındı .
II. Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanyası savaş sırasında özellikle zengin Yahudilerin mallarını yağmalıyor. Yağmalanan bu mallar arasında para, mücevher, altın gibi çok önemli sermayeler bulunmaktaydı. Yağma edilen birçok ürün, savaş sırasında İsviçre’ye gönderilmiş ve İsviçre bankaları aracılığı ile koruma altına alınıyor. Fakat İsviçre ganimetleri bankalarında gizli bir sistem kullanarak muhafaza ediyor. Yani, kişiler kendi gerçek kimliklerini kullanmaksızın İsviçre bankalarına diledikleri kadar para, mücevher teslim edebiliyorlar. Ancak II. Dünya Savaşı sonrasında Yahudi dernekleri, İsviçre bankaları aleyhine dava açmış ve Yahudilere ait ganimetlerin tazminatını istemiştir. Uzun uzadıya süren dava sürecini kaybeden İsviçre bankaları 500 milyon dolara yakın tazminat ödemiştir.
Bu süreç her ne kadar İsviçre bankalarının şöhretini sarsacak bir durum olsa da İsviçre bankaları dünya genelinde halen en çok tercih edilen bankalar olarak kabul edilmektedir. Şuan mevcutta bir İsviçre bankası size gizlilik imkanı ve sınırsız güvence sunabiliyor. Yani kişi takma ad kullanarak dahi hesap açabiliyor ve bu durum problem yaratmıyor. Bu yüzden ülkesinden vergi kaçırmak isteyen, gidişattan memnun olmayan, güvensizlik veren ülkelerin vatandaşlarından sürekli bir para akışı söz konusu. Hatta ABD bu konu ile ilgili İsviçre bankalarından yaklaşık 4000 kişinin fonunun bilgisi istemişti ve bankalar nazi altınları olayı gibi yüksek miktarda tazminat ödemek zorunda kaldı.
Yani halen popülerliğini koruyor bu bankalar çünkü paranın nereden geldiğini sorgulamıyor; hesap bilgilerini yabancı devletlere dağıtmıyor. İlerleyen süreçlerde ABD gibi ülkelerin baskılarına dayanamayabilir, o süreçte tüm bu vergi kaçakçılığı, kara para aklama olayları ise Cayman Adalarında bulunan bankalara göç eder tabii ki.
