Gidiyorum bu şehirden bir zamanlar benden gidenler gibi
Uzaklaştım her şeyden ve herkesten bu şehrin boğuk ve hastalıklı havasına dayanacak gücüm kalmadı. Evet , İstanbul senden bahsediyorum. Mutsuzluğun, hüzünlerin, çaresizliğin olduğu şehir, bugün senden gidiyorum. Arkamda yaşanmış güzel ve kötü anıları bırakarak gidiyorum senden.
Özlemek mi ? Çok özleyeceğim, gülerek geçtiğim sokaklarını boğazına bakarak yazdığım şiirlerimi ya da Beyoğlu’nu mesela sevdiğimle çıkmanın hayallerini kurduğum Galatayı , kızının ölmememesi için denizin ortasına kule yaptıran kralın kendi elleriyle kızının ölümüne vesile olduğu Kız Kulesini mesela
Ama affetmeyeceğim seni İstanbul sevinçlerimin yanına hep bir parça hüzün koyduğun için hep mutluluk yudumlarımı boğazıma dizdiğin için
Zamanında biri vardı bana getirdiğin için şükrettiğim götürdüğün için göz yaşları döktüğüm hatta küfürler savurduğum ‘Benimle gelir misin?’ derdi ben ise ‘Aşığıyım bu şehrin nasıl gidebilirim burdan.’ derdim ama bugün kendi rızamla senden ayrılıyorum.
İstanbul diyorum gözlerim kapalı susuyorum sevgine
Ellerim gözlerime gidiyor bu ıslaklıkta nerden geliyor?
Ağlıyorum hayır! hayır ! ağlamıyorum, ağlayamam senin aşığın da olsam
Beni yenişini kaldıramam gidiyorum çünkü gitmeliyim.
İlk yenilişim değil bu, ve son olmayacak biliyorum.
O sokağa bir daha adım atmayacağıma yemin ederek ve
O sokak lambasına
Kırgın ve yarım olarak gidiyorum.
Her şey ve gelip götürdüğün herkes için teşekkür ederim. Kokun, tadın hep aklımda olacak. Demek istediğim o ki kimi zaman huzur dinlemek için indiğim sahilin kokusu kimi zaman yaşadığım mutlulukların tadı damağımda kalacak.
Seni yenemedim İstanbul ama sevdim…