Bugün işsizlik her Türk gencinin kanayan bir yarası halini almış durumda. Hangi üniversiteden mezun olduğuna bakılmaksızın ülkemizdeki pek çok yeni mezun insan işsizliğin pençesi altında ezilmektedir. Eğer bir de öğretmen olmak için bir yola çıktıysanız.
Bugün, öğretmen olmak hayaliyle üniversite kazanıp dirsek çürüten hangi genç hemen atanarak hayalini kurduğu öğretmenliği hak ettiği şekilde icra edebilmekte ki? Atanmayı bekleyen öğretmen sayısı mezun olan öğretmen sayısıyla eş değer düzeylere gelmektedir. Fakat ne hikmetse devlet okullarında öğretmen açığı da bulunmaktadır. Doğu’da hala öğretmen bekleyen okullar bir hayli fazladır.
Atanamayan bu mağdur öğretmenler ise işsizlikten kurtulmak, para kazanmak ve hayaller kurdukları öğretmenlikleri icra etmek amacıyla şu an bir hayli popüler olan eğitim kurslarında işe başlamaktalar. Peki, bu eğitim kurumları yeterli öğretmenliği onlara sağlıyor mu yoksa sadece modern köleler olarak bir sömürü altında mı kalıyorlar?
Yakın zamanda Milli Eğitim Bakanlığı bu kurumlar hakkında bir karar aldıklarını açıklamışlardı. Yapılan açıklamaya göre, okul açma standartlarına çok ağır kurallar getirilecek. Bu özel eğitim kurslarından, okul olma yani bir eğitim yuvası olma özelliğine çok uzak olan özel eğitim kurslar 2019-2020 döneminde ceza alarak kapatılacaklarını belirttiler.
Kaçak Sömürü Yuvaları
Bu özel eğitim kursları furyası aslında dershanelerin kapanması sürecinden hemen sonra ortaya çıkmaya başladı. Bu kurslar dershanelerden dönüşen ve sadece birkaç ders verilmesine izin verilen bu kursların belki yüzde 70’inden fazlasının kapısına kilitleri vurulacak, denilmektedir.
Tabi ki bu kararın verilen en doğru ve en geciken karar olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu özel eğitim kursları denilen yerlerin geldikleri yeri kimse parlak görmemektedir. Bu kursların pek çoğu kaçak göçek açılmışlardır ve kimin ne şekilde çalıştığı kesinlikle belli değildir. Tabi ki eğer devlet okullarımızda yeterince kaliteli ve düzgün eğitim verilmiş olsaydı ve buna göre bir sınav sistemimiz olsaydı bu gibi kurslara hiç ihtiyaç duyulmayacaktı. Bu kurslar, yeni mezun olmuş öğretmen olmak isteyen genç öğretmeleri en azını vererek en fazla kazanmayı amaçlayan vampirlerin tekelindedir. Hem bu genç yürekleri hem bir yerlere gelmek isteyen öğrencileri hem de paralarını alarak velileri sömüren bir sömürü sistemi olarak çalışmaktadır.
Bu kursların patronlarının pek çoğu kesinlikle eğitimci değildir ve amaçları da genç insanlara eğitim vermek değil tamamen onların üzerlerinden ticaret yapmaktır. Buralarda yapılan rehberlik de sadece reklam yapmaktır. Öğrencileri okumak istedikleri, hayalleri olan üniversitelere ulaştırmak değil asıl amaçları en yüksek ve en karizmatik puanlı bölüme sokmaya çalışırlar. Çünkü ancak bu süslü puan ve yerleşme sayesinde kendi reklamını bu öğrenciler üzerinden en iyi şekilde yapmaktadırlar. Bu kursların en başarılı öğrenciler mühendis, mimar vs. bölümlere girmiş öğrencilerdir. Birinci olup da sanat tarihçisi olan yoktur.
Bu Kurslara Zemin Hazırlayan Hastalıklı Sınav Sistemi
Eğitim sistemimizin ezberci politikası yüzünden çocuklarımızı yarış atları gibi psikopatça sınavlara hazırlamaya zorluyor ve bu kursların kapanlarına düşüyoruz. Bu kurslar da insanların ümitsizlikleri ve eğitim sisteminin bozukluklarından yararlanmaktadırlar. Üstüne bir de eşit oldukları yalanını atmaktadır. İşlerine gelmeyen öğrenciyle asla ilgilenmeyen, beğenmezse kapıyı gösteren kurumlardır bunlar.
Bu kursların hem öğrenciler hem öğretmenleri hem de velileri sömürmeleri artık o kadar aleni ki hiç utanma duymuyorlar. Fakat bu kurslar başımıza nasıl geldi? Bu özel eğitim kursları nerden geldi de anne ve babaları, çocukları kendilerine bağladılar? Eğitim nasıl bu kadar sadece sınav yoluyla bir ölçme aracına dönüştü? Resmen sınav adı verilen bir şey yaratıldı ve bütün ülkenin üzerine bir canavar gibi salındı. Biz de bu acizlikle apartman köşelerine tünemiş eğitim kurslarına tonla para verir olduk.